Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Bankalara da açılım şart!

İki büyük krizi hatırlıyorum. 1996 ve 2001'deki yıkımın dinamikleri ayrı olsa da bir noktada benzerlikleri vardı; yerel ekonomideki tedbirsizlikler ve fonların üretim yerine rant ekonomisine yönlendirilmesi...
Kayıp yıllar olan 1990'larda başlayan banka kurma furyası, tedbirsizliklerle harmanlanınca elimizde sayıda çok ama külfeti de fazla yığınca batık bırakmıştı.
2001'den çıkarılan derslerin finansal tedbirlere dönüşmesiyle bugün Küresel Kriz ortamında dahi gıpta edilecek bir bankacılık sistemimiz var.
Bazen Hollanda'sından Yunanistan'a dek sattığımız bankalarımıza "acaba satış için acele mi ettik?" sorusunu sorarım.
Şimdi "paramparça dünyada" kendine "sağlam bir merkez" edinen Türkiye'nin, finans kurumlarının da cazibe merkezi olma eğilimini gözlemliyoruz.
İstanbul'un Finans Merkezi olması da zaten sadece "rant kokusu ile gelen" sıcak para ile başarılamayacaktır. Tıpkı 5 yıl önce marka bankalarımıza yabancıların gösterdiği ilgi gibi bugün de aynı cazibenin önerilerine tanık oluyoruz. Hatta politik gerilim yaşadığımız İsrail ile bile...
Bugün gelinen noktada küresel sermayenin hareketliliği şayet Türkiye'ye doğru bir eğilim yarattıysa, aynı dinamizm bizdeki girişimcilerin ve finans sektörü aktörlerinin başka ülkelerdeki bankalara da talip olması beklenebilir.
Uluslararası düzlemde sermaye, sadece sıcak para ile gelmez. Doğrudan yatırım, yabancı sermayenin daha sağlıklı olanıdır.
Bu durum, yabancı banka alabilecek güce erişen girişimcimiz için de geçerlidir.
Başkası için yabancı sermayesi olsak bile...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA