Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Kayıtdışı; hayat dışı...

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin bu kadar yaygın kullanıldığı ülkede; kayıtdışı ekonominin hala yüksek bir orana sahip olması; anlaşılır değil.
Yalnızca paranın değil aynı zamanda bütün yazışmaların, işe alımların, vergiler hatta ilan ve reklamların "elektron" haline geldiği ortamda; kayıtdışılığın azalmasını beklerdik.
Oysa bugün tartıştığımız; kayıtdışı ile oluşan haksız rekabet, kamunun kayıpları gibi konular oluyor.
Bundan çeyrek asır önce de kayıtdışından yakınıyorduk. Rahmetli Adnan Kahveci'ye maliye bakanıyken sorulan soruydu bu; "ekonominin ne kadarı kayıt dışında?" Kahveci'nin esprili cevabı; "ben sallayana dek siz sallayın, zira kayıtdışını ölçebiliyorsam zaten onu kayda almışım demektir" olurdu.
Bugün şükür ki teknolojinin yardımı ve bilinçlerin gelişmesiyle; tamamen önleyemesek bile "kayıtdışını ölçebiliyor", hatta haritalayabiliyoruz. Şimdi sıra ölçebildiğini; "bilmek" ve bir sonraki adımda "yönetebilmek."
Kayıtdışını yönetmek, bu yolu seçenleri çalışma hayatı dışına ötelemekten geçiyor. Vergisini kuruşuna dek ödeyen ile maliyeyi kayda dahi almayan ortamda, eşit rekabet koşullarından söz edemiyoruz demektir. Herhangi bir ihaleye teklif verirken; tüm sorumluluklarını yerine getiren şirket ile kayıtdışında ne vergi ne de prim derdi taşına firmanın teklifleri "hakkaniyet" ölçütlerinde eşit olur mu?
Kayıp yıllar olan 90'larda, kayıtdışı lobisinin tezi şuydu; "vergiyi ödeyip devletin çar çur etmesi yerine, onu özsermaye olarak daha verimli kullanıyoruz."
Şimdi bunu savunan hâlâ var mıdır bilinmez ama kayıtdışını yönetecek bilinç ve teknoloji var elimizde.
Gerisi; niyete kalıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA