Avrupa'nın Türkiye'ye vize uygulaması, vatandaşımızın konsolosluk kapılarında aşağılanması boyutunu da geçti; ülkenin ekonomik çıkarlarını zedeleyecek seviyeye ulaştı. 30 yıl önce bizzat kendi gayretiyle Avrupa'nın vize uygulamasını sağlamış bu ulus bugün, bu zulme karşı yaptırım geliştirecek güce erişmiş bulunuyor.
Vize zulmü eğer "malların, turistin gelsin ama sen kal" diyecek edepsizliğe erişmişse, "misilleme" yapmak şart! Krizde kıvranan İspanya dahi, AB üyesi olmanın şımarıklığıyla, ülkesindeki fuara gidecek işadamının pasaportunu aylarca konsolosluğunda tutma cüreti gösterebiliyor. Peki bu sorunu kim, nasıl çözecek?
Dışişleri'nin bu konuda çalışması var ve bir dizi ortak görüşme söz konusu. Ne kadar sürer ve ne yol alabiliriz, bilmiyoruz.
Bizdeki anlı şanlı STK'lar mı? Gülerim buna. Zira TÜSİAD, TİM, İSO, İTO, TOBB'unun cebinde fiyakalı "yönetici vizesi" var ve üyeleri konsolosluklarda telef oluyormuş, ne gam!..
Avrupa'ya üyeliği bekleyelim diyenimize bir hatırlatma; artık, Avrupa'ya "hayır" diyebilen bir Türkiye'de yaşıyoruz.
Dün Başbakan'ın ilk yerli savaş gemimiz Heybeliada'nın denize indirilme töreninde söylediği şu: "Türkiye artık 'Üç tarafımız denizlerle, dört tarafımız da düşmanlarla çevrili' deyip kendi içine kapanan bir ülke değildir."
Bizim denizlerdeki ülke çıkarımız, çevre denizlerinden Süveyş Kanalı'na, oradan da Hint Okyanusu'na kadar uzanıyorsa, Avrupa'nın Schengen zulmü, bana göre resmen "ekonomik savaş ilanı"dır.
Önceleri "Ortak Pazar"dı. Ancak Avrupa bizi "ortak" olarak görmedi, "pazar" olarak gördü. Ardından "Gümrük Birliği" geldi. Uygulamada gördük ki "gümrük" bize, "birlik" onlara kalmış.
Şimdi AB var ve yaşlanan, yavaşlayan haliyle, bizimle iş yapmaya pek hevesliler. Zira Türkiye'nin dinamizmi ve etrafındaki doymamış pazarlara giriş pasaportu bizde.
Peki o halde neden bizler, Avrupalı işadamlarına vize koymuyoruz?
Vize misillemesi yapmıyoruz?
Eğer bunu yapamaz isek, Başbakan'ın dün söylediği "evrensel değerlerle yerel zenginliği buluşturamadığınız takdirde, uluslararası rekabetin gerisinde kalmaya mahkûm oluyorsunuz" cümlesi hayat bulacak.
