Zaten bıçak sırtında yol alan ekonomide, endüstriyel tesislerin yangın afetine kurban gitmesine kimsenin tahammülü yok. Securitas Türkiye'nin Yangından Korunma Haftası kapsamında Sait Halim Paşa Yalısı'nda gerçekleştirdiği panelin konusu buydu: "Endüstriyel tesislerde yangına ilk müdahale"
Panel yöneticisi Doç. Dr. Nermin Yazıcı, yangın kültürümüzdeki değişimi Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "yangın seyrine çıkanlar" döneminden günümüze getiriyor; "Şimdiki yangınlar ne yazık ki bu kadar naif değil. Sayıları azalsa dahi yıkımları arttı. Bu yüzden ilk müdahale mucize sağlar."
Ford Otosan'dan Ahmet Sertkan'ın örneği birçok şeyi özetliyor aslında. "ilk 1 dakikada 1 bardak su yeter. İlk 10 dakikada 10 ton su gerekir. İlk 100 dakikada ise fabrikanız artık yerinde yoktur" diyen Sertkan'ın özetle söylemek istediği şu: Yangının başı küçükken ezilmeli. Endüstriyel tesisin sigortayla yerine konulması mümkün olsa da insan kaybının telafisi yok.
Alman uzman Axel Leyendrecker'ın, yangına müdahale ve itfaiye hizmetleri konusunda sunduğu örneklerden de anlıyoruz ki ateşle savaş söz konusu olduğunda, yalnızca itfaiyecilerin değil her personelin savaşçı gibi eğitilip rol dağılımının yapılması gerekiyor.
Securitas Ülke Müdürü Murat Kösereisoğlu'nun dikkati çektiği konu ise iş kazalarında dünya lideri olan ülkemizin karar vericilerine açık mesaj gibi: "Riski yönetmek ve işi sürekli kılmak şart." Bu amaçla kurdukları bilgi platformu da, bir yandan yangına karşı farkındalığı patrondan işçi ve yurttaş düzeyine taşımayı, bir yandan da çoklu role sahip personel yetiştirmeyi hedefliyor.
Polat Tower yangınında "akıllı bina yaptık" diye övüneduralım, aklın binada değil, onu yönetecek insanda olduğu gerçeğini hep ıskalıyoruz. Akıl da bize; "ilk müdahalenin hayati rolünü" haykırıyor zaten.