Türkiye'nin 70 bin ihracatçısı var. Ben bunlara "cari açık savaşçıları" diyorum. Ülkeye döviz kazandıran bu insanlar, son 10 yıldır büyümenin dinamosu. Üstelik başlarına gelmeyen de kalmadı.
Misal 2008 Eylül'ünde ABD'de başlayıp 2009'da Avrupa'yı durduran küresel kriz yüzünden ihracatçımız yeni yollar aradı. O dönemin YASED'i "ekonomik irtica mı geliyor?" aymazlığında iken ihracatımızın ekseni kaydı ve Afrika, Ortadoğu'yu keşfettik.
Derken Arap Baharı geldi, güneyimizdeki coğrafya ateşe döndü, ihracatçımız yine yılmadı, bu gerilim kuşağını aşmak için 300'e yakın gümrük noktasına ulaşıldı. 2011'de yüzde 8.8'lik büyümenin dinamosuydular.
Şimdi de büyümeye en fazla net katkı veren yine ihracatçılarımız...
Güney sınırımızda yaşanan gerilimler ve IŞİD eylemleri net fazla verdiğimiz Irak ihracatını vurdu. Bunu aşabilmek adına çare arayaduralım, başımıza şimdi de sigortacı terörü çıktı. Terör diyorum zira risksiz bankacılıkla şımarmış finansal sektörün bu kurnaz sigortacıları, ihracatın yeni sabotajcıları haline geldi.
Sektörel sorumluluklarını bilenleri özenle ayrı tutarak... Kurnaz sigortacı, riski yüksek diye ahşap, plastik, ayakkabı, palet, kibrit, boya hatta ambalaj üretenleri sigortalamıyor. Burası Muz Cumhuriyeti mi ve sigortacılar, finansal tiran mı?
Sebep; üretimlerinde yanıcı madde var. Peki, daha önce sigortalıyordun şimdi ne oldu? Hiçbir risk almadan kolay kazanç peşindekiler, sektörün düzenleyicilerinin zaaflarından hareketle ihracatçımızın yeni sabotajcıları haline geldiler.
Bir yandan büyümenin dinamosu olacak diğer yandan IŞİD'den beter sigortacı misali kepazeliklerle savaşacaksın... Küresel kriz, kur riski, faiz saldırıları ve Arap Baharı'yla dahi başa çıkabilen ihracatçılarımızı bu sabotajcı sigortacıların şerrinden korumak için biran önce tedbir geliştirmek zorundayız.