Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Yerli ve milli saldırı zamanı

Şu FETÖ ve PKK musibetlerinin bize en büyük kazancı, ülkeyi savunmada unuttuğumuz becerilerimizi hatırlamamız ve söz konusu Türkiye olunca, topyekûn karşı koyabilme pratiğimizdir. 15 Temmuz'da ülkeyi işgale kalkanları tepelerken gösterdiğimiz refleksi şimdi kurumsallaştırmak ve devam ettirmek zorundayız.
Başkanlık düzenlemesinin Meclis'e doğru yola çıktığı saatlerde "dolar intikam tugayı" saldırısıyla çıldırtılan dövize karşı, "yerli ve milli duruş" çağrısı yaptık. Bazıları, tereddüt tadında açıklama yapsa da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "net tavrı", toplumu bu alçakça saldırıya karşı yeniden kenetlemeyi sağladı.
Batı'nın ekonomik soykırım uyguladığı ülkelerde sahneye koyduğu senaryoların Türkiye'de işe yaramamasının bir sebebi de liderin iradesi etrafında toplanma becerimizdir. Nitekim yurdun dört yanından dolarda oynanan oyuna karşı duruş, direniş söz konusu...
Biliyoruz ki bu gerekliydi ve "yine teğet geçecek" çağrısıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan bu direnişe karşı toplumu harekete geçirdi. Ancak yeter şart, bu işgalci haydutlara karşı başlatılacak "yerli ve milli" saldırıdır. Burada kast ettiğim, Okan Müderrisoğlu'nun bu sayfadaki "küresel operasyona karşı hamle" haberinde detaylandırılıyor.
Benim dikkat çekmek istediğim nokta, dışarıdaki FETÖ militanları ve PKK teröristlerinin tehdidi karşısında bir yandan ordusu savaşta olan Türkiye'nin diğer yandan "saldırıya geçme" zamanının çoktan geldiğidir.
Bugün Mehmetçik cephede savaşırken iş dünyası yerli üretimi artırmak ve milli ekonomiyi şaha kaldırmak gibi bir misyona sahip olması gerekirken hâlâ "huzur gelsin, teşvik gelsin" söylemiyle var olamayacaktır. Yetmiyormuş gibi TÜSİAD örneğindeki gibi Türkiye'nin elini zayıflatacak taleplerle, AB, ABD söylemlerinin seslendiricisi olmamalıdır.
360 odamız, 1 milyon 200 bin üyesinden topladığı milyarları restoran, okul, gazino açmak için değil, KOBİ'lerin yatırım sürecine daha aktif katılımı, yabancı sermayeyi ülkeye getirmek için kullanmalıdır. Oysa pek çok oda yöneticisi, Türkiye'nin bir saldırı altında olduğundan habersiz gibi davranıp, Ankara'da ikbal, toplumda itibar arama derdine düşmüştür.
Bankaların o çok övündükleri bilançoları bugünler için var olmalı, girişimcinin ucuz ve bol krediye ulaşmasında finans sektörü olarak bu küresel saldırıya karşı hamlemizin parçası haline gelmelidirler.
Vatandaşa yani bizlere gelince... Yerli ve milli cevabın en belirgin cümlesi bizlerin varlığıdır zaten...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA