Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖNERİ-YORUM ŞEREF OĞUZ

Üretmeyen kuluçkaları beslemeyelim

Teknokent 10 yıldır popüler olan bir kavram. Teknoloji yoğun işlerin bir araya getirildiği yerleri tanımlıyor. Halen 49 teknokent faaliyete ve bu sayı toplamda 63'ü bulacak.
Bunun yanı sıra çok sayıda girişimcilik ve kuluçka merkezimiz bulunuyor. Buralarda öğrenciler ve akademisyenler teknolojiye dayalı proje geliştiriyor, ticarileştiriyor, teşvik ve desteklerden faydalanıyor.
Teoride, teknokent ve kuluçka merkezleri harika görünüyor. Ancak hayat pratik üzerinden yürüdüğünden yıllardır bıkmadan usanmadan desteklediğimiz bu kurumların verimi, varlık amacını gerçekten karşılıyor mu?
İşini özenle yapan, verimli olanları bir yana bırakırsak, bu soruya cevabım, ne yazık ki karşılamadığı yönündedir. Karşılamıyor diye vazgeçecek değiliz fakat başarılı küresel örneklerinden neden geri kaldıklarını sorgulamamız da şart.
Ülkemiz savaşta, başta savunma sanayimiz olmak üzere endüstrinin, tarımın hatta hizmetlerin, bu merkezlerin çıktılarına ihtiyacı var. Teknoloji yoğun üretime geçmek, ihracatımızın da dar boğazı...
İhracat kilogram fiyatını 1.5 $'dan 4 $'a çıkarabilmenin yolu, buralardan geçiyorsa bu yollardaki taşları ayıklamak, dökülen taraflarını toparlamak ve bir an önce daha nitelikli yapıya kavuşturmak önceliğimiz olmalıdır.
Katma değeri yüksek üretim ve Ar-Ge için kurduk ama cari açığa çare olmadıkları gibi başka şeye dönüştüler. Açık iyi bir şey değildir. Aç ve açıkta olmayı çağrıştırır ki öyledir. Benim tanımım şu: Açık, ihtiyacı karşılamama hali... Ayağa yetmeyen yorgan... Ya derin kuyu veyahut kısa ip...
Bu yüzdendir ki ben cari açığı da bütçe açığını da "akıl açığıyla" özdeş tutarım ve daha fazla aklın, sürdürülebilir çare olduğuna inanırım.
Devletin üretim ekonomisine sağladığı yığınca destek vardır ve yatırımcıya altyapısı hazır arazi sunmak, bunların içinde ilk sıralarda gelir. Beklenti, yatırım yapacak olanın önünü açmak, ona destek sunmak...
Çoğu teknokent bugün "emlak ofisine" dönüşmüş durumda. İçeride "amaca uygun yenilikçi üretim" yerine, organize sanayi gibi şirketler türemiştir. Kısaca buralar ne kent olabildi ne de teknoloji barındırıyor.
Üstelik burada yer almak isteyen ve hedefi inovasyon olan şirketler, hava parasından astronomik emlak bedeline dek yığınca maliyete katlanmak zorundadır. Ben, teknokentlere aktarılan kaynakların kısılması taraftarı değilim. Fakat üretmeyen kuluçkaların da artık sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA