Türkiye ile IMF arasında yılan hikâyesine dönen görüşme trafiğinde "büyüme" kavgası sürüp gidiyor. O yüzden bir türlü uzlaşma sağlanamıyor.
Sağ olsun, tam da böyle bir süreçte Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), gereğini yaptı! TÜİK sayesinde sanayi üretimi şaşırttı. Böylece IMF ile büyüme üzerinden yapılan görüşmelerde zemin kaydı...
IMF-Türkiye görüşmelerinde tablo iç açıcı değil. TÜİK; "Bir açıkla, bir yalanla" yapıyor! IMF, Türkiye'nin resmi rakamlarına niye güvensin ki?

***
TÜİK deyip geçemiyoruz.
Türkiye'nin resmi kurumu. Dün koskoca ülke ile dalga geçti! Önce yanlış yaptı, sonra düzeltti, "Yanlış yapmışım, özür dilerim" dedi. Eminiz, hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam edecek! Böyle olmaz.
TÜİK, çok kötü bir sınav veriyor! Bu yanlışın bir bedeli olmalı. TÜİK'te birileri fatura ödemeli, birileri derhal istifa etmeli!
Çünkü bol güvene ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde ortalığı karıştırmak ülkeye zarar yazıyor. İstatistikçi olmanın da bir adabı var!!! Türkiye 2008' de küçüldü!.. 2009'da daha da küçülecek. Üretim cephesinde yangın var. Derdimiz, moral bozmak değil, gerçekleri tüm çıplaklığıyla ortaya koymak. Türkiye'nin iş ve aş yaratabilmesi için her yıl en az yüzde 5 büyümesi şart! Bunun altındaki büyüme istihdam yaratamıyor.

***
İşsizlik, önümüzdeki en büyük tehlike. O yüzden işçi-işveren-sendikacı-sanayici-siyasetçi birlikte el ele vermek zorunda! Grev, ücret anlaşmazlığı bir yana bırakılmalı. Sonuçta bu ülke ürettiğinin yüzde 35'ini ihraç ediyor, yüzde 75'ini ise iç pazara satıyor. Türkiye'nin önünde 71 milyon nüfusu olan dev bir pazar var. Bu pazarı küçümsemeyelim.
Dünyada "İhracata dayalı büyüme modeli" çökmüş gibi görünüyor. Testten geçiyor. Türkiye ise krizi canlı iç pazarla atlatıp yeni ihracat pazarları yaratmalı. Türkiye'yi yüzde 50 iç, yüzde 50 ihracat pazarı küresel ligde sıçratır. Umutlu olalım. Moral bozmayalım.
Sloganı söyleyelim: "Haydi Türkiye! Üretim için el ele! Üretim seferberliğine!"