Yıllardır Irak'la ilgili yazılar yazıyorum. Bu yazılara çok olumlu tepkiler aldım. Somut, sahaya dair ne varsa merak ettim. Başta enerji, birçok konuyu araştırdım. Sonra da okuyucularımıza naklettim. Şimdi rotayı İran'a çevirdim. Bol bol yazacağım. Sakın ola, "Bu İran neyin nesi?" demeyin!
Nüfusu, Irak'ın dört katı. Coğrafyası, 5-6 kat büyük.
Bürokrasisi, kooperatifleri, iktisadi vakıfları, 3.5 milyon esnafı, işportası ve kaçakçılık ağlarıyla örülmüş bir ekonomiye sahip. Dünyanın gözü, kulağı burada. Bizim de öyle... Batı, "İran'da siyasi çekişme ve eksenleşme var" diyor.
Anladığım kadarıyla bunun İran'da rejimin temel değerleri ve işleyişiyle ilgisi yok.
***
İran'da ekonomik yapı değişiyor. Müthiş bir dönüşüm geçiriyor. Bizde, 1980'lerin başında rahmetli
Turgut Özal'ın başlattığı ve
1990'lara kadar süren dönüşümün benzeri şu an İran'da yaşanıyor.
Diyeceksiniz ki, "İran'da ne oluyor?"
Olan şu:
Liberal, rekabetçi, sübvansiyonları kaldıran, özelleştirmeci,
yabancı bankaların gelmesine izin veren, döviz bazlı yatırım fonlarını halka arz eden, yatırım danışmanlıklarıyla finansal liberalizasyon yapan, kendi petrol piyasasını uluslararası elektronik erişime açan bir İran var artık.
Sosyetik Kiş Adası'nda çoktan özel seans salonları kurulmuş!.. Tıpkı İMKB'deki aracı kurumların eski işlem salonları gibi.
Kiş Adası'nı ve borsayı yakından izleyen bir haber kaynağım aktardı. İranlı borsacılar son 3 ayda
350 bin blackbarry satın almış...
***
Türk ekonomisi dünyanın
en büyük 17'nci ekonomisi. İran, sıralamada
28'inci olarak yer alıyor. Satınalma paritesine göre,
Türkiye 16'ncı, İran ise 17'nci.
Bunun anlamı şu:
İran kayıtdışı ile mücadele ediyor.
Kamu ekonomisini küçültüyor.
Ekmekten akaryakıta, sübvansiyonu kaldırıyor. A sınıfı enerji tüketen beyaz eşya yatırımı için
4 milyar dolar karşılıksız kredi veriyor. Dolayısıyla,
"Dünyanın sayılı ekonomi çevrelerinden biri olmaya aday bir ülke" olarak karşımızda.
***
Türkiye, İran'ın ekonomisini ve potansiyelini gayet iyi algılıyor. İran'ın dünya sistemiyle bütünleşmesi için ekonomik bir dil kullanmasını öne çekiyor. ABD'de etkinleşen siyasi irade ise İsrail'le birlikte İran'a karşı
askeri dili kullanmak istiyor. Bize her fırsatta müzakereci dil kullanmayı öneren Batı, şimdi askeri dili dikte ediyor.
Ortada ters bir dalga var!
Detayları İran mektuplarında vereceğiz.
Ama Tahran'daki sokak işportacılarını atlamıyoruz. Çok şikâyetçiler. Çünkü 3 ayda 290 bin esnaf denetimden geçmiş.
İran,
katma değer vergisiyle tanışmış.
Az şey mi?