Gerilim pankartla başladı!.. Yavru vatan Kıbrıs, bir anda şimşekleri üzerine çekti. Sert demeçler birbirini kovaladı. Başbakan Erdoğan'ın "Beslemeler" vurgusu ise ekranlarda hararetli tartışmalara konu oldu. "Kol kırılır yen içinde kalır" denir ama bu kez öyle olmadı. Yerli yabancı, dost düşman pür dikkat izliyor ve "İşin ucu nereye gider" sorusuna yanıt arıyor.
Doğru ve tarafsız insanlarla konuşmak, objektif davranmak için önemli.
Bundan hareketle Türkiye ile KKTC arasındaki ekonomik ilişkiyi irdeleyelim.
***
Türkiye, geliri düşük, limanları kapalı, dünyadan izole KKTC'ye hep destek veriyor.
Geçen yıl, üç dönemlik bir plan yaptı.
Net tavır koydu.
"Artık denk bütçeyi öğrenin" dedi. Bu yıl kamu çalışanları ve altyapıya toplam
490 milyon lira verecek.
Ayda
30 ile 40 milyon lira ödeyecek.
Parasının nereye gideceğini sormayan bir patron var mı? Üstelik, dünya kemer sıkarken verilen paranın ayrıntısını da herkes sorar.
KKTC'de de olan bu...
***
Ekranlarda kavga edenlerden, birbirinden farklı olmayan cümleler duyuyoruz. Biri ötekine,
"Türkiye'den nemalanıyorsun" diyor. Diğeri de,
"Sen de Güney Rumlardan nemalanıyorsun" diye bağırıyor.
Kavganın sebebi yine para...
Ancak kavga edenlere bakıp aldanmayalım.
Çünkü KKTC'de de büyük bir kitle, sükûnet içinde olan biteni izliyor ve o kitle parasını bile harcamaya korkuyor.
O yüzden bir yılda KKTC'deki bankalarda 1 milyon lira mevduat birikmiş.
Tüketici harcamıyor, yatırımcı para talep etmiyor.
Son gerilim KKTC'deki işadamı kuruluşlarının oluşturduğu
Ekonomik Örgütler Platformu'nu harekete geçirmiş.
"Gerilimin kimseye faydası yok" diyen platform üyeleri, gönül almaya gelecek. Başbakan Erdoğan'dan randevu talep ettiler.
Diyorlar ki: KKTC'deki sorun Türkiye'de iç siyaset malzemesi olmasın!..