Ekonomist ve Capital dergisinin Bursa Valiliği ile bu yıl ikincisini düzenlediği Uludağ Ekonomi Zirvesi'ndeyim. İstanbul iş dünyası Uludağ'a çıkarma yapmış... Türkler, Türkleri ağırlamaya bayılıyor. Dün başlayan ve bugün devam edecek zirve aynen öyle.
Türkiye'nin Davos'unu yaratmaya aday zirvenin doğru dürüst yabancı konuğu yok. Bir tek Daniel Roubini... Türk ekonomisini öğrenemedi ama Türkiye'deki değil il, ilçe odalarında bile konuşacak durumda.
O yüzden bu zirve, ilişki ağı (Network) zirvesi gibi geldi bana. Üstelik Davos gibi her yılın nabzını tutan bir "ana teması" da yok. Büyük olasılıkla kendi temasını kendisi yaratacak. Ama altyapı olmadan üstyapıyı kurmaya çalışmak yetmiyor. İnternet çalışmayınca hayat duruyor. Sağ olsun teknoloji şirketleri, dün dağda mahsur kaldık!!!
***
Peki,
Bursa neden Davos olmaya soyundu? Çünkü Türkiye büyürken,
şehir aklı devreye girerken Bursa geri kaldı. İhracat artış oranında ikincilikten üçüncülüğe düştü.
Kocaeli ezip geçti Bursa'yı...
2.7 milyon nüfusu,
21 OSB'si, tek üniversitesiyle
11 milyar dolar ihracatı yakalayan bir başka il var mı? İki üniversiteye daha yeni kavuştu Bursa.
Zirvede Bursa konuşulmadı ama otomotiv, otomotiv yan sanayi, tekstil ve gıdayla iyi bir kümelenme modeline ihtiyaç duyduğu kesin. Sanayi
kümelenme değil,
yığılma modeli üzerine oturmuş. İşte bu zirveyle kentin ihtiyaç duyduğu vizyon ve dinamizm yakalanmaya çalışılıyor.
Ancak soru şu: İstanbul'u Bursa'ya taşımak zirve mi? Eğer o taşımanın karşılığı olan katma değer yakalanacaksa elbette zirve. Şimdilik
yetmez ama evet Uludağ'cıyım...
***
Coca-Cola'nın CEO'su ve Dünya Başkanı
Muhtar Kent'in ders dolu "
Benim Hikâyem" adlı sunumunu her dinleyişimde etkileniyorum. Dedi ki, "Marka bir söz. İyi bir marka tutulmuş sözdür..." Hâlâ markasını yaratamamış Türkiye'ye bundan iyi ders verilir mi? Tıpkı diğer şehirler gibi Bursa da kendi değerlerinin ve marka olma çabasını sürdürenlerin farkında değil.
Örneğin
Ömür Akkor... 23 Şubat'ta Fransa'da
178 ülkenin yarıştığı "
Gourmand Cook Book" yani
yemek kitapları nobelini aldı. Dört yılda yazdığı, "Selçuklu Mutfağı" kitabı dünyanın en iyi mutfak tarihi kitabı seçildi. Kısa bir süre önce Görme Engelliler için Braille alfabesiyle yazdığı yemek kitabı çıktı.
Alacahöyük Kazısı'nın mutfak şefi ve
tabletten okunan tarifleri uygulamaya çalışıyor. Kazıyı yapan Almanlar, Akkor için Almanya'da özel olarak
antik kara buğdayını üretiyor.
Bırakın Bursalıları, Türkiye farkında mı?