Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Taşlar yerine oturuyor

Ergenekon dalgası bu kez dört yıldızlı esti. Ve öyle bir esti ki işin ciddiyeti belki de ilk kez bu kadar etkili bir şekilde hissedildi.
Oysa bugüne kadar yapılan bütün operasyonlar daha çok beklenen ve ismi deşifre edilmişler üzerinden gidiyordu.
Bu kez durum biraz farklı… Ana eksende darbe planları var ve o darbeleri planladıkları iddiasıyla çoğunluğu eski komutan olan subaylar gözaltına alınıyor.
İsimler ve unvanları televizyon ekranlarından veya internet sayfalarından aktıkça insanlar bir an şoke oluyor, sonra da ürperiyor.
Haklılar, çünkü kimse bu manzaraya alışkın değil.
Tam aksine 1960'tan beri sık sık darbe veya müdahale yapılmasına, sivillerin de ya şapkasını alıp gitmesine ya da sessizce kenara çekilmesine tanık olduk.
Başka türlüsünü görmedik.
İlk kez bu yüzleşmeyi yaşıyoruz. Olayı duyar duymaz CHP içinde siyaset yapan sosyal demokrat bir siyasetçiyi aradım.
Doğrusu beklemediğim bir cevap verdi:
"Taşlar şimdi yerine oturdu. Eğer bir iktidar darbe girişimi yapanlarla hesaplaşmak istiyorsa öncelikle bu adımı atmalı."
Bu cevap beni solun yükseliş dönemini yaşadığı 70'li yıllara götürdü. Türkiye 12 Mart darbesinden çıkmış, 73 seçimlerini yapmıştı. Ecevitli CHP'nin birinci parti olduğu o yıllarda Yunanistan'da da askeri cunta vardı. Ve o cuntaya karşı müthiş bir sivil mücadele başlamıştı. Ancak bu mücadele kanlı bastırılıyordu. Sonunda askeri cunta hızını alamadı 15 Temmuz 1974 tarihinde Kıbrıs'ta Enosis (Yunanistan'a bağlanmayı) isteyen bir darbe yaptı. Bunun üzerine Türkiye Kıbrıs'a müdahale etti ve Yunanistan'daki cunta da yıkıldı. Sürgündeki Konstantin Karamanlis ülkesine döndü ve seçimlere gitti. Cuntanın liderleri de tek tek tutuklanıp yargı önüne çıktı.
Bu manzara Türkiye'deki sol ve sosyal demokratları da coşturmuştu.
Ne zaman kendi aramızda askeri darbeleri tartışsak hep aynı şey söylenirdi:
"Biz de bunu yapmalıyız…"
O tarihten bugüne aradan tam 36 yıl geçti. Bu süre içinde biz, 12 Eylül Askeri diktatörlüğü gibi bir zulüm dönemini, onun kadar olmasa da onlarca acıya ve kayba yol açan 28 Şubat postmodern darbeyi ve son olarak da 27 Nisan e muhtırasını yaşadık.

Balbay içeride, Örnek dışarıdaydı

Bu arada Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz, Eldiven, Kafes, ve Balyoz Harekatı gibi plan ve darbe girişimlerini de atlattık.
Nihayet Yunanistan'dan 36 yıl sonra bizde de, darbeciler sivil yargıya hesap verecek bir noktaya geldi.
Bu sürecin ilk adımı Ergenekon Terör Örgütü iddiasıyla açılan davaydı. O davanın iddianameleri, darbeleri ve darbeler için kaos ortamı yaratanları kapsıyordu.
Bu kez hedefte direkt Balyoz Darbe Planı var.
Taraf gazetesinin gündeme getirdiği ve içeriğiyle insanı dehşete düşüren o planı yapanlar şimdi gözaltına alınıyor.
Bu durumun askerlerde derin bir şok yarattığı kesin.
Doğrusu bugüne kadar bu tür bir tepkiyle karşılaşmayan ve rahatça darbe planlayan askerlerin şoke olması şaşırtıcı değil, asıl şaşırtıcı olan "sivil askerler"in şoka girmesi…
Artık askerlerin darbe planlayamayacağı, sivillerin de onlara "Hadi darbe yapın" diyemeyeceği bir Türkiye'ye doğru gidiyoruz.
Bunu herkesin, başta da siyaset sınıfının görmesi gerekiyor.
Ayrıca yargılama açısından "haksızlık" olarak nitelenen çifte standart yaklaşımlar da son buluyor.
Günlüğünde darbecilerin anlatımlarına yer verdiğini bildiğimiz Gazeteci Mustafa Balbay'ın içeride olmasına karşın, asıl darbe günlüklerini yazıya döktüğü iddia edilen Oramiral Özden Örnek'in dışarıda gezmesi doğru bir fotoğraf değildi.
Gerçekten de sosyal demokrat siyasetçinin dediği gibi, şimdi taşlar yerine oturuyor…
Sıra 90'lara hatta 12 Eylül'lere de gelecek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA