Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

-26 derecede Kars

Eksi 26'yı bulan soğuk bir günde Kars'a iniyoruz. Hava güneşli ve pırıl pırıl... Beyaza bürünmüş doğayı ve bu havayı görünce, insan dolaşmak için havaya giriyor ama ne mümkün.
Beş dakika bile yetiyor, titremeye... Soğuk, insanın iliklerine kadar işliyor.
Havaalanından, kalacağımız Kale Otel'e giderken, geziye katılanların ruh hali bana Orhan Pamuk'un Kar romanını ve kahramanı Ka'yı hatırlatıyor.
O da bu geziye katılanların büyük çoğunluğu gibi İstanbul'da yaşıyor ve yıllar sonra çocukluğunun Kars'ına gidiyor.
Neredeyse romanın ilk başlarında Ka'nın gözlemleriyle bizimki örtüşüyor:
"Kar şehrin kirinin çamurunun ve karanlığının örtülerek unutulduğu bir saflık duygusu uyandırırdı hep onda ama Ka Kars'ta geçirdiği ilk gün kar ile ilgili bu masumiyet duygusunu kaybetti. Burada kar yorucu, bıktırıcı, yıldırıcı bir şeydi."
O güzelim Kars caddelerinin bakımsız haliyle, tarihi taş binaların yıkık döküklüğü insanı yoruyor, içini acıtıyor ve doğa karşısındaki çaresizliğimizi hatırlatıyor...
Bu kara kış günü Kars'a gelişimizin bir nedeni de bu makûs talihi değiştirme umudu. Yüz yıl önce Kafkasya'nın önemli merkezi olan bu bölge, şimdi yeni bir fırsatın eşiğinde...
Yeniden o günlerdeki gibi Kafkasya'nın Batı'yla ilişkisinin merkezi olabilir.
Orhan Pamuk, Kar romanında bu gerçeğin altını bakın nasıl çiziyor.
"Bir zamanlar Kars'ta, Ka'ya uzaktan da olsa kendi çocukluk yıllarını hatırlatan konaklarda balolar veren, günler süren davetler düzenleyen zengin bir orta sınıf yaşamıştı.
Bu insanlar güçlerini Kars'ın bir zamanlar Gürcistan, Tebriz, Kafkaslar ve Tiflis yolu üzerinde olmasından, ticaretten, şehrin son yüzyılda yıkılan iki büyük imparatorluğun Osmanlı Devleti'nin ve Çarlık Rusya'sının önemli bir uç noktası olmasından ve dağlar arasındaki bu yeri korusunlar diye imparatorlukların yerleştirdiği büyük ordulardan alıyorlardı."
Peki ya şimdi?
Sorunun cevabını Ardahan'da Vali Yardımcısı Sedat Yıldırım ve Ardahan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ramazan Korkmaz'la yaptığımız mini sohbette alıyoruz. Rektör Korkmaz şöyle diyor:
"Bu bölgenin gelişmemişliği şimdi iki nedenle artıya dönüyor.
Organik tarım ve çevre ülkelerle kurulan yeni ilişkiler. Özellikle Kars-Tiflis-Bakü demiryolu hattının hayata geçirilmesi burayı merkez yapacak."
Bölgenin etkin işadamlarından İlhan Koçulu, bu tespiti bölgesel bir tezle tamamlıyor:
"Bazıları eleştiriyor ama gerçek şu ki, bölge ülkeleri bize, Türkiye'ye ağabey gözüyle bakıyor. Biz de ağabeyliğin gereğini yapmalıyız.
Devlet ve üniversitelerimiz bu bakış açısına sahip olursa iş dünyası da elini taşın altına sokar."
Kars Kafkas Üniversitesi ve Ardahan Üniversitesi'ne Gürcistan, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi bölge ülkelerinden çok sayıda öğrencinin gelmek istemesi bu sürecin ilk işareti gibi... Ama bu ilgiyi sürekli kılacak bir altyapı yok.
Bu öğretim yılında 40 yabancı öğrencinin sadece kalacak ev ve yurt olmadığı için ülkelerine geri gitmeleri de bunu gösteriyor.
Devletin, iki yıldır söz verdiği öğrenci yurdunu yapmaması anlaşılır gibi değil ama bu potansiyeli işadamlarının görmemesi de bir garip.
Belki son yılların en soğuk kışında çok sayıda işadamını Kars-Ardahan gezisine götürmeyi başaran KASİAD Başkan Süreyya Çinik'in girişimleri bölge için yeni bir dönemin başlangıcı olur.
Ve Kars yüz yıl önceki konumuna yeniden kavuşur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA