Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Başkanlık sistemi ve CHP’nin 2007 hali

Türkiye daha yönetilebilir ve güçlü sistem arayışını nihayet sonlandırıyor. Bu tarihi bir adım. Geçmişi darbeler ve müdahalelerle dolu bir demokraside bunu gerçekleştirmek "demokratik devrim"dir. Bu değişim siyaseti de diğer kurumları da kökten etkileyecek.
Türkiye'nin demokrasisini derinleştirmek ve toplumu zenginleştirmek için buna ihtiyacı var. Şu andaki ucube sistemi bir yana bırakalım, çok partili sisteme geçtiğimiz 1950'den beri Türkiye inişli çıkışlı bir yol izlediği için ne demokrasisini kurumlaştırabildi ne de ekonomisini güçlendirdi.
Aslında ister İngiltere gibi parlamenter sistem olsun, isterse ABD'deki başkanlık sistemi olsun hiçbiri bizde tartışıldığı gibi sorunsuz ve "mükemmel" değil. Ortak demokrasi tecrübesi denge ve denetleme sistemini öngörürken, asıl arayış "güçlü yürütme" oluşturma ekseninde sürüyor.
İtalya boşuna yüzde 40 sınırı getirmedi. Son 69 yılda 66 hükümet kurulduğu ve muhalefet sürekli her şeye "hayır" dediği için Başbakan Renzi, seçimlerde yüzde 40 oy alma sınırı getirdiklerini söylüyor. İlk oylamada yüzde 40 geçilmediği takdirde de en çok oy alan iki parti yarışacak.
Türkiye'nin bu arayışı 70'lerin başında başladı. Rahmetli Özal'dan Demirel'e Erbakan'dan Türkeş'e iktidar deneyimi yaşayan hepsi de aynı sonuca vardı; Türkiye'nin ihtiyacı başkanlık sistemi...
Demokratik sayılan (başkanlık, yarı başkanlık ve parlamenter) her sistemin pozitif ve negatif yanları var. Türkiye'nin parlamenter sistem tecrübesi özellikle de vesayetçi kurumlar nedeniyle sürekli sorun ürettiği hatta üretmesi istendiği için düzeltilmesi de işi yaramayacak.
Ayrıca toplumun hafızasında 70'lerde ve 90'larda yaşanan ve her yıla neredeyse bir hükümetin düştüğü o kaotik yılların derin izleri var. Bu yüzden de Andy-AR'ın son anketinde "Başkanlık sistemi ülkeyi ileri götürür mü?" sorusuna yüzde 49.5 "evet" çıkıyor.
Meclis'ten de AK Parti ve MHP oylarıyla geçecek görünüyor. Çok fire vereceklerini sanmıyorum. Ancak hâlâ birileri tıpkı geçmişteki gibi "411 el kaosa kalktı" demek için bekliyor ama o beklenti hayal.
Şu gerçeği artık görmek gerekiyor, bu sistem değişikliği küresel dayatmalara itiraz eden, içeride ve dışarıda "yeni normal" oluşturmak isteyen "Yeni Türkiye" için gerekli, er veya geç olacaktı. Ama bu gün Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi güçlü bir lider varken tam zamanı.
Bu siyaseti de yeniden şekillendirecek. Hatta mevcut muhalefet partilerine bugünkünden daha çok iktidar olma şansı sunacak. CHP neredeyse 66 yıldır tek başına iktidar olmuş değil. Önümüzdeki yıllarda toplumu "kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz" söylemi veya "bölünmeyle" korkutan CHP'nin, siyaset üretmese dahi iktidar olma şansı, düne göre çok daha fazla olacak.
Bugün yürütülen kampanyaları, içi boş karşı çıkışları -doğru eleştirileri değilbir yönüyle 2007'deki cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yaşananlara benzetiyorum. "Çankaya Köşkü'ne eşi başörtülü Cumhurbaşkanı çıkamaz" diye yeri göğü inletenler acaba şimdi ne düşünüyor? Sisteme alternatif önerileri tartışmak veya olası risklere dikkat çekmek yerine kalkıp "rejim değişiyor" korkusuna sığınırsanız sonuç 2007'den farklı olmayacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA