Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

FETÖ’nün yeni Balkanlar stratejisi

FETÖ'ye karşı içeride yürütülen çok yönlü mücadelede önemli adımlar atıldı ama henüz istenen noktaya gelinmiş değil. Çünkü devletin neresine dokunulsa, oradan devasa bir kirli yapı çıkıyor.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu karşılaşılan bu dehşet tablosunu şöyle özetliyor:
"FETÖ ile ilgili bizim bildiğimizi bilseniz uyuyamazsınız."
İçeride karşılaşılan bu vahim tablonun bir benzeri FETÖ'nün okullar üzerinden örgütlendiği yabancı ülkelerde de var. O ülkelerde (küresel istihbarat desteği bir yana) FETÖ örgütlenmesini hâlâ TC vatandaşları, soydaş topluluklar ve Müslüman sosyoloji üzerinden yürütüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun zamandır bu örgütlenmenin nasıl tehlikeli olduğunu o devletlere anlatmaya çalışıyor ama bu mücadelenin artık tabana yayılması gerekiyor. Bu açıdan doğru yönetilmesi koşuluyla Maarif Vakfı önemli bir adım oldu. Ancak yetmez.
Sivil toplumun ve özel eğitim kurumlarının da devreye girmesi gerekiyor. Bazı ülkelerde okullar kapatılsa da gittiğimiz ve izlemeye çalıştığımız çok sayıda ülkede, Güney Afrika'dan Belçika'ya Kırgızistan'dan Bosna Hersek'e, her yerde FETÖ hâlâ varlığını sürdürüyor ve bunu da Türk vatandaşları ve Müslüman sosyoloji üzerinden yapıyor.
Ve sanki Türkiye'de kanlı bir darbe girişimine kalkışmamışlar gibi çalışmalarını sürdürüyor.
Peki, bu gidişe nasıl dur denilecek?
Hadi uzak coğrafyalarda ya da Türkiye ile hesabı olan ülkelerde etkili olunmayabilir ama en azından Türkiye'nin kapsama alanına giren ve yakın kültürel bağları olan Balkanlar ve Kafkaslar'da neden daha etkili bir mücadele yürütülmüyor?
İşte bunu başarmak için artık sadece devletler düzeyinde girişimlerde bulunmak yetmez, o ülkelerin siyasi partileri ve sivil toplum örgütleriyle de ilişkiler kuracak, sivil yapılar devreye girmeli. Öncelikle de Balkanlar gündeme alınmalı. Çünkü FETÖ başta Bosna Hersek ve Makedonya olmak üzere Balkanlar'ı yeni üssü yapmış durumda.
Bir süre önce Makedonya'nın başkenti Üsküp'teydim. Bu ülkeyle hem tarihsel hem de derin kültürel bağlarımız olmasına rağmen, ne yazık ki FETÖ'nün varlığına ilişkin hiçbir adım atılmış değil. Hâlâ FETÖ'nün okulları açık ve ele geçirdiği sivil toplum örgütleriyle çalışmalarını sürdürüyor.
Döndüğümden beri oralardan FETÖ'nün faaliyetlerine ilişkin sürekli mail ve telefon geliyor. Hepsi de FETÖ'ye karşı bir şey yapılmadığından şikâyetçi.
Bunun da birkaç nedeni var. En önemlisi de ciddi Türk ve Müslüman nüfus olmasına rağmen Türk partilerinin üçe bölünmesi. Şu anda Makedonya'da üç Türk partisi var ve üçü bir araya gelemediği için etkin değiller.
İkinci neden ise fahri konsolosların halkla ilişkilerinin yok denecek kadar az olması.
FETÖ bu zeminden yararlanarak yeni bir strateji izliyor. Türk partileri yerine Arnavut partisi BESA içinde örgütleniyor.
Anlayacağınız sadece Türkiye'de CHP ve MHP'yi ele geçirmeye çalışmıyor, aynı şeyi diğer ülkelerde de yapıyor. Üsküp'te konuştuğum bir siyasetçi şöyle diyordu:
"FETÖ'cüler büyük oranda BESA içinde yuvalandı. Hâlâ 'Türkiye arkamızdadır' diyerek mütedeyyin Müslümanları Arnavut Partisi BESA'nın içine çekmeye çalışıyorlar. Bu süreci başta Makedonya'daki Türkiye Büyükelçiliği olmak üzere burayla ticaret yapan iş örgütleri, sosyal dayanışma gösteren sivil toplum örgütleri dikkatle izlemeli ve Müslüman kesimi uyarmalı..."
Aslında zor gibi görünen bu küresel mücadele Türkiye toplumuna yeni bir küresel fırsat da sunuyor. Bu fırsatı iyi değerlendirmek gerekiyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA