Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

CHP neden hep kaybediyor?

Türkiye'nin birçok temel sorunu var ama en önemlilerinden biri hiç kuşkusuz muhalefet sorunudur. Siyaset üreten, umut veren, alternatif bir muhalefet partisinin olmaması sadece o partiyi veya partileri destekleyenleri değil tüm ülkeyi umutsuzluğa sürüklüyor.
Ortak bir demokrasi zemini oluşturulamadığı için ülke sürekli kavga eden, gerilim yaşayan bir ruh halinden çıkamıyor. İktidarın her yaptığına karşı çıkan bir ana muhalefet aklı, ülkede biraz olması kabul edilen siyasi kutuplaşmayı giderek toplumsal kutuplaşmaya dönüştürür. Yaşanan derin huzursuzluğun nedeni bu.
Toplumu huzursuz eden bu kötü siyasal zeminin nasıl oluştuğuna en çarpıcı örnek Suriyeliler meselesinde yaşanıyor.
Bu konuda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başından beri ibretlik bir siyasi yaklaşım izliyor. Özellikle seçim dönemlerinde...
Kılıçdaroğlu'nun geçmişte "Geri gönderelim, bizim başımıza bela olacaklar, vergi vermiyorlar" diye başlayan ve "Kusura bakma git kardeşim" diyen onlarca açıklaması var.
Önceki gün grup toplantısında Kılıçdaroğlu'nun Suriyelilere ilişkin söyledikleri ise ne vicdanla ne de demokrat bir siyasi akılla açıklanabilir. Son dönemde AB ülkelerinde gördüğümüz ötekileştirici yaklaşımın tıpatıp aynısı. Avrupa'da mültecilere karşı çıkan ve başını ırkçı partilerin çektiği çok sayıda siyasi parti var ama Türkiye'de bu işin öncülüğünü milliyetçi partiler değil, ne yazık ki kendisini "sosyal demokrat" olarak niteleyen CHP yapıyor. Daha ilginç olanı bu yaklaşıma karşı çıkan sosyal demokrat veya solcu bir siyasi aktör de yok. Şu sözlere bakın:
"Bizim gençlerimiz çocuklarımız Suriye'de Suriye için şehit oluyor. Onların gençleri Türkiye'de, nasıl oluyor bu? Üstelik iş bulup çalışıyorlar. Bizim evlatlarımız işsiz onların işi var. Sigorta yok düşük ücretle çalışıyorlar bizim çocuklarımız işsiz kalıyor. İşsiz arkadaşım artık isyan etmeyecek misin?"
İnsan inanamıyor ama bu sözleri, "sosyal demokrat" olduğunu söyleyen bir partinin başındaki kişi söylüyor. Gençlerimizin, askerlerimizin Suriye'de bu ülkenin geleceği ve güvenliği için savaşması ancak bu kadar çarpıtılır.
Kılıçdaroğlu bununla da yetinmiyor, dönüyor bu kez açık açık işsizleri isyana davet ediyor. "Niye isyan etmiyorsunuz?" diye de kızıyor. Güya millete inandığını göstermek için de "referanduma gidelim" diye meydan okuyor.
Bu açıkça başta işsizler olmak üzere toplumu Suriyelilere karşı kışkırtmaktır. Sadece insani açıdan değil siyaseten de kabul edilemez. Darbe girişimlerine karşı önce susup sonra konuşması da, çözüm süreçlerine destek veriyormuş gibi yapıp her türlü engeli çıkartması da bu anlayışın bir sonucu.
CHP'nin bu tavrı bana 70'lerde solun içindeki farklı fraksiyonların birbirine karşı suçlamalarını hatırlattı. O suçlamaların en bilineni de "sosyal faşizm"di. Daha çok Maocular, Sovyetçileri "sosyal faşist" olarak nitelerdi.
Bugün CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun yaptığı tam da bu... Aslında Kılıçdaroğlu'nun duruşunda bir terslik yok, onun mültecileri dışlayan aklı, dün dindarları, Kürtleri dışlayan aklın bir devamı. Bu durumda, "Türkiye neden kutuplaşıyor, neden geriliyor?" diye merak edenler veya "Türkiye'de sosyal demokrat bir parti neden tutmuyor?" diye soranlar, dönüp bu açıklamaların ne anlama geldiğine baksın.
Son sözü, CHP'li bir reklamcının tespitini biraz değiştirerek söyleyelim: "CHP hep kaybeder, AK Parti hep kazanır."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA