Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Bir fotoğraf ne çok şey anlatıyor

Sesli dinlemek için tıklayınız.

CHP'nin 3 yıl önce siyaset mühendisliğiyle kazandığı İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerinde, belediye başkanlarının iş yapmadıkları çokça yazılıp çizildi, anlatıldı ama hiçbiri önceki gün Ankara'da çekilen üstteki fotoğraf kadar etkili olmadı.
O fotoğraf karesinde, sadece İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'tan oluşan iki insan yoktu. Ülkeye, zihniyete ve insana dair çok daha fazlası vardı. Sahici ve samimi siyasi aktörler ile siyaset mühendisliğiyle bir noktaya taşınmış aktörler arasındaki derin fark gibi onlarca şey sayılabilir.
Yakın geçmişte ne yazık ki bu çarpıcı gerçeği, kamera görüntüleri, haberler ve yorumlar bu kadar etkili anlatamadı.
Alın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun yaptıklarını... Tam 25 yıl sonra İstanbul gibi rol model bir şehrin belediye başkanlığını kazandı ama ne yazık ki hakkını veremedi. Daha vahimi, o başarısını ilk günlerden itibaren önü alınamayan bir kibre dönüştürdü.
İstanbul'u sel aldığında Bodrum'a gitmekte, Elazığ depreminde kayak yapmakta, kar yağdığında İngiliz Büyükelçisi'yle Kahraman'da balık ziyafeti çekmekte beis görmedi.



Bırakın ayaklarına botları geçirip halkın yanında durmayı, tam aksine "Bir belediye başkanı neden görevinin başında olmaz" diyenlere pervasızca "Giderim, yaparım" demekten çekinmedi. Öyle ki hızını alamadı, sonunda kendisini o makama seçen sosyolojiye bile "Vız gelir tırıs gider" diye meydan okudu.
Anlaşılan bu yaklaşım biçimi sadece İmamoğlu'na özgü bir şey de değil. Aynı şeyi Ankara'da da görüyoruz. Baksanıza Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, yağmurun yağacağını, sele dönüşeceğini bildiği halde hiç rahatsız olmadan Eskişehir'e gitti ve Ankara'yı umursamadı. Döndükten sonra da takım elbiseyle yağmur felaketini yöneteceğini sandı ki o fotoğraf ortaya çıktı.
Büyük ihtimalle bu siyasetçi tipi, eski deyimle sağcı veya solcu olması fark etmiyor, tektipçi, halka tepeden bakan, halkı "adam etmek" isteyen jakoben anlayışın ürünü. Tabii CHP'de buluşmaları, daha çok CHP içinden çıkıyor olmaları da tesadüf değil, bir hikmeti var.
Bu tablo aslında CHP'nin 72 yıldır neden tek başına iktidar olamadığının da bir göstergesi. Düşünsenize 25 yıl sonra İstanbul veya Ankara'yı kazanıyorsun ama o şehirlerde yaşayan insanlara en zor anında hizmet etmek yerine kayak yapmayı, yata binmeyi, İngiliz büyükelçiyle balık yemeyi ya da bir CHP toplantısına gitmeyi tercih ediyorsun. Akıl alır gibi değil.
Bu zihniyeti anlamakta insan zorlanıyor. Milletin verdiği şansı böyle kötü kullanırsan tabii ki 72 yıl değil, 772 yıl bile geçse iktidar yüzü göremezsin.

***


KAFTANCIOĞLU, KILIÇDAROĞLU'NA KIZGIN
İstanbul CHP'de şimdi de kimin il başkanı olacağı sendromu yaşanıyor. Şu sıralarda İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nun ayrılacağı ve yerine kimin geleceği konuşuluyor.
Daha önce yerine yardımcısı Hale Özcömert Coşkun'un geleceği söyleniyordu. Ancak o isim yazılınca tepkiler gelmeye başladı ve geri adım atıldı. Kaftancıoğlu yerine kendine yakın birini getiremediği için bugünlerde bir hayli sıkıntılı günler geçiriyor. Ama sadece o değil, genel başkanı Kılıçdaroğlu'na da çok kızgınmış. Nedeni de cezasının açıklandığı gün İstanbul'a gelip destek veren Kılıçdaroğlu'nun aynı gün SADAT'ın kapısına giderek onu gündemden düşürmesi... Oğuz Kaan Salıcı'yı arayıp genel başkanını şikâyet ettiği bile konuşuluyor. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, İstanbul İl Başkanlığı'na Kılıçdaroğlu'nun dayatmasıyla gelen Kaftancıoğlu'nun CHP'nin 39 ilçe başkanından çoğuyla arası iyi değil. Hatta Silivri'ye giderken yanında olmamalarına kızdığı bile söyleniyor.


Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA