Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Mustafa Kemal’den Gazze’ye

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Cumhuriyetin 100. yılı Gazze'deki soykırım dehşetine, ülkemizi de kapsama alanına alan emperyalist tehdide rağmen coşku ve kararlılıkla kutlandı.
Ama hâlâ birileri Atatürk ve Cumhuriyet üzerinden ayrıştırma siyaseti izliyor, kutuplaşmayı körüklüyor. Oysa tıpkı Milli Mücadele günlerinde olduğu gibi çok kritik ve tarihi bir sürecin eşiğindeyiz. Gazze'de yaşananlar sadece Filistinlileri, Arapları değil, bizi de bölgemizi de hatta dünyayı da yakından ilgilendiriyor.
Bu nedenle Başkan Erdoğan, 29 Ekim akşamı "Türkiye Yüzyılı"nı başlatırken şöyle diyordu:
"Tarih şuuru olmayan, Gazi Mustafa Kemal'in mücadelesini bilmeyen, Cumhuriyet'in niçin kurulduğunu anlamayan birileri farklı niyetler arasa da biz dün sadece Filistin ile dayanışmamızı göstermekle kalmadık. Bu mitingde gönül coğrafyamızın tamamına teşmil ettiğimiz istiklalimizi ve istikbalimizi koruma kararlılığımızı bir kez daha tüm dünyaya duyurduk."
Bu tespitler bölgemizde ciddi bir küresel tehdit olduğunu gösteriyor. Batı Bloku'nun topyekûn Siyonistlerin soykırımına destek vermesi, ABD Başkanı Biden'ın "Türkiye, güvenliğimizi tehdit ediyor" sözleri ve uçak gemilerini Akdeniz'e yığmaları tesadüf değil.
İlginçtir bu tablo ne CHP'nin, ne İyi Parti'nin ne de aydınlarının gündeminde. Hatta bazıları açık açık tıpkı Libya ve Karabağ'da olduğu gibi, "Gazze'den bize ne?" diyor.
Herhalde Başkan Erdoğan, bu nedenle en önemli günde, "tarih şuuru" hatırlatması yaptı. Çünkü tarih şuuru olsa bugün Filistin'de veya Libya'da olup bitenlere sırtını dönen, "Ortadoğu bataklıktır" diyen siyasetçiler varlıklarını sürdüremezdi.
Daha vahimi, o tarih şuuru olsaydı, Milli Mücadele günlerinde Mustafa Kemal'in şu sözlerinin bir benzerini bugün de duyardık:
"Milli sınırlarımız içerisinde özgür ve bağımsız yaşamak istiyoruz. Bu yasal emelimize ulaşmak için uğraşıyoruz. Şu kutsal savaşımlarda ulusumuz, İslam'ın kurtuluşuna, dünya mazlumlarının refahını artırmaya hizmet etmekle gururludur..."
Ya da 23 Temmuz 1921'de Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nde yer alan şu tespiti bugünün gazetelerinde de görürdük:
"Aynı emperyalist devletler aynı derecede şiddetle Türk'ün de Arap'ın da Anadolu'nun da Suriye'nin de düşmanlarıdır."
O gün Anadolu'da ve İslam coğrafyasındaki mazlum milletleri boğmaya çalışan emperyalistler, 100 yıl sonra bugün de aynı şekilde Irak'ı, Afganistan'ı, Libya'yı ve en son Gazze'yi işgal edip kan döküyor. ABD'si, İngiltere'si, Fransa'sı yine birlikteler.
Ama acı olan şu ki bu işgale karşı hem Türkiye'deki hem de İslam ülkelerindeki siyasi elitlerden ortak bir ses çıkmıyor. Bunun nedeni de hiç kuşkusuz emperyalizmin bu coğrafyayı içeriden kuşatması, zihinleri işgal etmesi... Bu zihin işgali öyle etkili ki, bazı siyasiler pervasızca emperyalistlerden "demokrasi" beklediğini bile söyleyebiliyor.
Onlara sadece Mustafa Kemal'in şu sözünü hatırlatmakla yetinelim:
"Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerine milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı geçecekti."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA