Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MAHMUT ÖVÜR

Alev Alatlı: Safları sıklaştırmamız lazım...

Sesli dinlemek için tıklayınız.

Televizyon ekranına son dakika, "Yazar Alev Alatlı'yı kaybettik" haberi düştüğünde, "Keşke arasaydım" dedim ama geç kalmıştım. Meğer dünyayı anlama rehberim hastanedeymiş. Bunu şunun için söylüyorum: Tevafuk mu bilmiyorum ama önceki gece birden elim başucumda tuttuğum, "Kadere Karşı Koy A.Ş." kitabına gitti, aldım ve yeniden okumaya başladım, sonra durdum ilk sayfasına döndüm ve Alev Alatlı külliyatına baktım. İlk göz ağrım, "Yaseminler Tüter mi?"den "Aydın Despotizmi"ne, "Viva La Muerta"dan "Hafazanallah Nasihatname"ye, "Beyaz Türkler Küstü"den "Bize Yön Veren Metinler"e, bizi biz yapan ve bize bizi hatırlatan onlarca eser...
O an, "İyi ki böyle değerli bir entelektüeli tanıdım" diye düşündüm. Geçmişte farklı baksam da son 20 yılda bendeki yeri farklıydı. Hep izlemeye, okumaya ve tanımaya çalıştım. Kısa da olsa ara ara sohbet ettik.
Sık sık da hem kitaplarını hem de değerli tespitlerini bu köşeye taşımaya çalıştım. Altı çizilmesi gereken o kadar şey söylemiş ki sadece birkaçını buraya aktarmak istiyorum:

İYİ Kİ BİR ALATLI'MIZ VAR
Tarih 2014 yılı, Alatlı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülü'nü alırken Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek şöyle diyordu:
"Dünya 5'ten büyüktür. Beynelmilel medya kartellerinin, muhtelif strateji uzmanlarının dünyalarından büyüktür. Bugün George Orwell olsa sizi ayakta alkışlardı. O yetmez Daniel Defoe da kalkar o da alkışlardı. Sizin sahici dostlarınız, sanatçılar ve edebiyatçılar arasındadır."
Tarih 2018... Bir söyleşide söyledikleri hepimize uyarı niteliğindeydi:
"Günbegün dağılan, lider krizi geçiren, paçozlaşan Batı dünyasını görüyorum. Biz buhran ithal etmediğimiz sürece bu kaosta sağlam durur, hatta fırsata çevirebiliriz. Safları sıklaştırmamız lazım."
Sonra Türkiye'nin önemine dikkat çekiyordu:
"Türkiye'yi ille de bir şeye benzetecekseniz, her budağından sürgün atan salkım saçak bir asmaya benzeteceksiniz. (...) Tıpkı bir asma gibi, düz akılla anlaşılmaz, pergele, cetvele gelmez, kendisine has bir kimliği vardır Türkiye'nin, batmaz. Batarsa, okyanuslar taşar, onu da kimse göze alamaz."
Çok değil iki ay önce de Siyonist İsrail'in Gazze'ye saldırısı nedeniyle bu köşenin onur konuğuydu. Onun ilk kez Filistin Kurtuluş Örgütü'nün efsanevi lideri Yaser Arafat'tan ödül aldığını yazmıştım. O ödülü nasıl aldığını şöyle anlatmıştı:
"Ödülü bana gizli gönderdi. Tunus'ta sürgün hükümetindeydi. Bir elçi yolladı bana, Ebu Firas. Gecenin bir saatinde geldi. Açtım kapıyı korkarak, elinde madalya. Bir de Filistin elbisesi göndermişler. (...)"
"Dünyayı bilmeyen dünyanın maskarası olur" yazısı da güncel tartışmalara bir cevap niteliğindeydi:
"Temkinli entelektüeller, İsrail'in teknolojik başarılarıyla gözleri kamaşan neoliberalist gerçekçiler, hayata bir kez gelindiğinin bilincinde olan pragmatikler, 'Ne yani Filistinlileri tutmak zorunda mıyız?' diyen 'bağımsız' kafalar. Sonra art arda sıralanan gerekçeler: Araplar bizi zamanında sırtımızdan bıçakladılar, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımadılar, MOSSAD olmasaydı Apo'yu yakalayamazdık, IMF paramızı keser, vs. vs."

ALEV HOCA'NIN SİTEMİ
Kasım ayı ortasıydı, yazının çıktığı gün telefonum çaldı, arayan Alev Hoca'ydı. Meğer son kez konuşuyormuşuz. Çok memnun olmuştu. Ama Filistin meselesine ilgisinin ve Arafat'tan ödül aldığının görmezden gelinmesine de sitem etmişti.
Birileri görmezden gelse de Alev Hoca büyük çoğunluğun gözünde, Türkiye'nin düşünce, tarih ve edebiyat dünyasını zenginleştiren, iz bırakan, yazdıklarıyla gelecek nesillere umut ve özgüven aşılayan değerli bir entelektüeldi.
Allah'tan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA