Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Öyle bir geçer ki hafta

Yine pazar, geriye sarmak istesen kaç yazar.
Günler patır patır geçiyor işte.
Pişman ol istersen, sen bilirsin ama olmasan iyi edersin.
Takvim beklemiyor çünkü. Kaptırıp gidiyor. Durup bakınca şaşırıp kalıyorsun.
Kaç ay önceymiş... vay vay vay...
Hatta kaç yıl önceymiş...
Onu ilk gördüğünden beri kaç mevsim geçmiş.
Şu eve taşınalı yıllar olmuş.
Say parmaklarınla, bir, iki, üç, beş, altı... sekiz aydır... neyse.
Kısacık zamanlara neler, neler sığmış.
Şakır şakır geçiyor günler, seneler... Oysa sen iki saat bile dayanamayacağını zannederdin değil mi?
Bir gün bile beklemek işkenceydi... Neyse... Geçiyor işte.
Şimdi bu "hay Allah şu zamanın bize ettiğine bak" tonundaki insanın çaresizliği temalı girişten sonra inanmazsınız ama kafadan magazine dalıyorum.
Bakalım bu hafta magazin gündeminden su gibi geçen konulara. İki laf patlatalım. Diğer köşecilerden neyimiz eksik.
Taze baba Cem Yılmaz'ın Twitter'da takipçi satın aldığı iddia edilmiş. Birçok yumurta varmış Cem Yılmaz'ı takip eden. Birileri de coşmuş; "Biz demedik mi Cem bastı parayı, aldı takipçiyi" diye.
Yorumum şudur: Cem Yılmaz takipçi satın almak için 1 TL bile vermez. O frekansta değildir. Benim de Twitter takipçilerimin arasında bir sürü yumurta var, satın mı aldım? Yooo. Bazılarından mesaj bile geliyor. İşi gücü bırakıp yumurta kovalayacak halim yok. Çok saçma.
Hakan Ural'ın kızı Melissa ile asansörde çektirdiği baba-kız dudak dudağa fotoğrafı gündeme oturdu. Gören gördü, herkes bir şey söyledi.
Yorumum şudur:
Hakan Ural ve kızının birbirlerine sevgilerini gösterdikleri ve iyi bir ilişkileri olduğu net. Çocuğu üzmenin de anlamı yok.
Ancak o yaşta genç bir kızın babasıyla dudak dudağa öpüşmesi ne kadar doğru, işte onu bilemiyorum. Psikologlara göre yanlış. Açık söyleyeyim mi; bana göre de yanlış. Artık erkek arkadaşıyla öpüşecek yaşta Melissa, babasıyla değil.
Nazım Durak adındaki estetikçi Süper Star Ajda Pekkan için çok çirkin cümleler kurmuş, tekrar burada yazacak tahammülüm yok.
Ancak dün aldığımız bir habere göre pişmanmış Nazım Durak ve İzzet Çapa'ya şöyle demiş; "Eşeklik ettim Ajda Hanım'ın elini öpmek isterim." Gördüğünüz gibi özür dilerken bile eşeklik etmek mümkün. Bu nasıl özürdür?
Bir kulüp başkanıyla teknede kucaklanmış halde fotoğrafları çıkan kızımız sonunda patlamış; "Aşkımdan kime ne?" Halbuki biz kendisini başkanın arkadaşının yeğeni zannediyorduk.
Başkan öyle açıklamış, eşi de onaylamıştı. Cansiperane biçimde kocasını korumuştu.
Sonra ne oldu da yeğen delirdi ve başkanı yalancı duruma düşürmeye karar verdi bilemiyorum. Ancak şunu bir kere daha anlıyorum; karınızı susturabilirsiniz ama sevgilinizi asla.
Neden mi? Karınız eşittir aile demek, koruyan demek, anne demek, geçmiş demek, gelecek demek ama sevgilinin istediği beklediği tek şey; tutku ve bir numara olmaktır.
Neyse... İddialar ormanı işte.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA