Türkiye'nin en iyi haber sitesi
FERHAT ÜNLÜ

İskandinavya’nın istihbarat karnesi

"Yunanistan'da kalmak istemeyen örgüt mensupları, ağırlıkla Almanya başta olmak üzere Belçika, Fransa ve İsveç'i tercih etmektedirler."

Pek şaşırtıcı bulmayacağınız bu cümle, Milli İstihbarat Teşkilatı'nın, (MİT) Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminden sonra hazırladığı bir bilgi notundan. Bu bilgi notunda İsveç dışında bahsi geçen dört ülke de İsveç'in dâhil olmaya çalıştığı NATO'nun üyesi.

Ancak teröre destek verdiğini ülke olarak bildiğimiz Yunanistan'ın, Almanya'nın, Belçika'nın ve Fransa'nın NATO üyesi olması ve hatta yukarıdaki alıntıda bahsi geçmeyen ABD'nin PDY (Paralel Devlet Yapılanması) ile PYD'ye destek veren 'NATO önderi' olması İsveç'in de elini kolunu sallayarak NATO'ya girmesine vize vereceğimiz anlamına gelmiyor.

Bu hafta Üç Boyutlu Portre'de kendi kişisel arşivimden derlediğim bilgilerden yola çıkarak İskandinavya'nın, daha doğrusu İsveç'in istihbarat ve terör karnesini çıkarmaya çalışacağım. Ülkenin gizli servisi ile başlayalım: Ülkenin istihbarat servisinin adı SÄPO, açılımı Säkerhetspolisen. İsveççe güvenlik ve polis kelimelerinin terkibinden oluşturulmuş bir birleşik kelime.

SÄPO, her gizli servis gibi kontr-espiyonaj, yani casusluğa karşı koyma ile kontr-terörizm, yani sözüm ona teröre karşı koyma görevlerini yürütüyor. Varlık amaçlarından biri de, Steven Spielberg'in Azınlık Raporu filmindeki gibi suçu ortaya çıkmadan önlemek. Servis, bugünkü formuna 1 Ekim 1989'da erişti. Yani öyle köklü bir tarihi yok. Yine de temellerinin Birinci Dünya Savaşı'nın başladığı yıl olan 1914'te atıldığını belirteyim. Servis, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Nazizm üzerine de epey çalışmış.

SÄPO, MİT'in yukarıda alıntıladığım yüzlerce FETÖ raporundan biri olan bilgi notunda geçen Belçika'nın gizli servisi kadar beceriksizliğiyle meşhur bir servis değil. Belçika servisi ADIV gibi sömürgelerde elmas madenciliği işinde çalıştırılan Afrikalı işçilerin makatında elmas arama gibi skandallarla anılan bir istihbarat teşkilatı değil yani.

OLOF PALME SUİKASTINI ÇÖZ(E)MEDİLER

Ancak SÄPO'nun en büyük başarısızlıklarında biri 28 Şubat 1986'da öldürülen 'kendi öz başbakanları' Olof Palme'ye yönelik suikastı aydınlat(a)mamış olması. Katilin kimliğine bile ulaşamadılar ve dosyayı kapatmak durumunda kaldılar. Bu konuda 'başarısızlığı başardıkları' söylenebilir. Kim bilir belki de katili ve cinayet sebebini bulmak istememişlerdir.

Şöyle bir önemli ayrıntı var: İsveç'te hem CIA'in, hem de FBI'ın görevlerini üstlenmiş olan SÄPO, Olof Palme suikastı öncesinde PKK'lıların telefonlarını dinlemiş. Ve suikasttan hemen önce bir 'düğün' lafının dolaşıma girdiğini tespit etmiş. Ama nihayetinde olayı çöz(e)mediler.

Olof Palme suikastının ayrıntılarını, babası MİT'te önemli görevlerde bulunmuş 'İsveç uzmanı' diyebileceğim gazeteci Mehmet Ali Yula'nın Olof Palme cinayeti adlı kitabından okuyabilirsiniz. Ben bu yazıda kısa bir alıntıyla yetineyim:

"SÄPO, bir bakıma Türk MİT'ini andıran ilginç bir kuruluştu. Adı, güvenlik polisi anlamına gelen Säkerhets Polis kelimelerinin ilk hecelerinden oluşturulmuştu. Hem iç, hem de dış güvenlik konularından sorumluydu. İyi çalıştığı da kesindi."

'Uzmanı' servisin iyi çalıştığını söylüyor, o halde Palme suikastını çözmeyi canı gönülden istemediler. Üstelik ta cinayetin işlendiği yıllardan beri ülkelerinde barınan terör örgütü PKK'nın da adının karıştığı bu suikast üzerinden henüz sosyal medyanın ortaya çıkmadığı dönemlerde tüm dünyayı trollediler de. (Bu arada trol, aynı zamanda İskandinavya mitolojisinde anlatılan mistik devlere verilen isim.)

BU PİLAV DAHA ÇOK SU KALDIRIR

İsveç, Five Eyes (Beş Göz) adı verilen Anglosakson elektronik istihbarat paktının da yedek üyelerinden biri. ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda'nın üyesi olduğu Beş Göz paktı, uzun yıllar üye ülkelerin vatandaşlarından bile gizlendi.

Beş Göz, Soğuk Savaş dönemi sonrasında UKUSA Anlaşması'yla kurulan bir istihbarat paktı. Daha önceleri ABD ve İngiltere ile Sovyetler Birliği'ne karşı istihbarat yapıyordu. Sonra üye sayısı genişledi, amaçları da büyüdü. 1950'lerin sonunda Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda da pakta katıldı. Böyle bir paktın var olduğu 2003 yılında ortaya çıktı. Pakt, 'Dokuz Göz'e çıkarıldığında Danimarka, Fransa, Hollanda ve Norveç de üye statüsünde. 14 Göz'e çıkarıldığında ise Almanya, Belçika, İtalya, İspanya ve bizim İsveç de dâhil oluyor.

İsveç, PKK'nın ve JİTEM'in eski itirafçısı Abdulkadir Aygan ile röportaj yapmak üzere iki kez gittiğim bir ülke. Orada da edindiğim izlenim, İsveç'in terörle mücadele gibi bir derdinin hiç olmadığı.

İsveç gizli servisinin; dünyanın çeşitli ülkelerinden teröristleri, o ülkelerin gizli servisleriyle işbirliği içinde Türkiye'ye getiren MİT'e verdiği tek terörist, 22 Nisan 2020'de getirilen Zibo kod adlı PKK'lı Resul Özdemir. Özdemir, PKK/KCK'nın sözde gençlik yapılanması Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi'nin (YDG-H ) Cizre Sorumlusu idi. Ve MİT'in İsveç makamlarıyla sürdürdüğü koordineli çalışmalar kapsamında Türkiye'ye getirildi.

Bu arada İsveç, yalnızca terör örgütü PKK'yla bağlantılı kişi ve çevrelerin değil, PKK'ya muhalif olan Kürt diasporasının da yoğun olarak bulunduğu bir yer.

Stockholm'de PKK'ya muhalif pek çok diaspora mensubu bulunuyor.

Bu isimlerden biri Baki Karer. Karer'in ağabeyi Haki Karer, terör örgütünün kurucularından biriydi ve 18 Mayıs 1977'de Abdullah Öcalan'ın talimatıyla öldürüldü. PKK'dan ayrılan Avrupa'daki diaspora üyelerinden Şükrü Gülmüş bu konuda şu önemli bilgiyi vermişti:

"Karer'in öldürülmesi Öcalan tarafından alınan bir infaz kararıydı. Ben 22 yıl sonra Karer'in kardeşi Baki Karer'le İsveç'te görüştüm. O bana 'Öcalan bizi oyuna getirdi. Abim Haki Karer'in ölümünden de o sorumludur. Bunu, kuracağımız yeni partiyi engellemek için yaptı' demişti."

İsveç, aynı zamanda yakın geçmişte Amerikan Merkezi İstihbarat Teşkilatı CIA'in işkence uçaklarının da indiği ülkelerden biri. İşkence uçakları ülkedeki Amerikan üslerine indiğini dünyanın bütün gizli servisleri biliyor.

Buradan bakıldığında İsveç, ABD'nin güvenlik ve istihbarat taleplerini illegal olsa bile zaman zaman karşılayan bir ülke. İsveçliler, NATO'ya katılmayı gerçekten istiyor olabilirler. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı bunlardaki kadim Rus fobisini körüklemiş olabilir. Ama istihbarat ve terörle mücadele karneleri zayıf. Zaten bu yüzden Ankara engeline takıldılar.

İsveç'in NATO üyeliği pilavı daha çok su kaldırır. Hele de karnelerini düzeltmezlerse...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA