Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Dershaneleri kapatalım sınavları kaldıralım

Başbakan Erdoğan üniversite sınavının kaldırılacağını söyledi, dershanelerin kapatılabileceğine işaret etti ve kıyamet koptu. Belli çevreler bunların olamayacağı üstüne politika yapmaya başladılar. Varsın devam etsinler. Bana göre önümüzdeki dönemde YÖK yeniden düzenlenecek, tamamen bürokratik işlere tahsis edilen bir kuruma dönüşecek. 1.5 milyondan fazla insanın girdiği merkezi sınav yapısı değişecek. Dershaneler bambaşka bir yapıya bürünecek. Size nedenlerini anlatayım. ? Her ilde bir üniversitenin bulunduğu Türkiye'de, YÖK benzeri bir kuruma gene ihtiyaç olacaktır. Ama bu sadece yönetimsel ilişkiler bakımından olacaktır. Yoksa ideolojik ve doktriner bir kurum olarak değil. Türkiye demokratikleştikçe merkez dışı yönetim anlayışına daha fazla alan açacak, YÖK de bundan etkilenecektir. Asıl mesele üniversite eğitimi, dolayısıyla da üniversite sınavları. ? Biz neden bu kadar öğrenciyi merkezden yönetilen bir sınava tabi tutuyoruz? Mukayeseli bir rekabet sıralaması oluşturmak için. Niye? Her üniversite bölümü kendisi için en iyi diyelim 25 öğrenciyi almak istiyor. Bölümlerin birbirine yönelik hiyerarşisini de öğrencilerin talepleri oluşturuyor. X üniversitenin Y bölümü diğer bir okulun aynı bölümünden daha fazla talep görüyor. O bölümün giriş puanı ona göre yükseliyor. İyi ama şuna ne diyeceksiniz? Bir üniversitenin, mesela psikoloji bölümü 25 öğrenci alıyor. Biz 1.5 milyon öğrenciyi o 25 öğrenciyi bulmak için sınava tabi tutuyoruz. Sonra aynı öğrencileri bir başka okulun bir başka bölümü için imtihan etmiş oluyoruz ve bu böyle gidiyor. Akılla izah edilecek yanı var mı bunun? Yok, olamaz da. Oysa hangi aklı evvelin icat ettiğini bilmediğimiz bu sistemi bir yana itmenin, aşmanın çok basit bir yolu var: her üniversitenin kendi sınavını yapmasını sağlamak. Eninde sonunda bu olacak. ? Üstelik bunu yapmaya başladığında başka bir olanağa da kavuşacaktır okullar. Öğrencisini lise bilgisi ve başarısına bakarak seçecektir. O alandaki becerisini değerlendirerek bulacaktır öğrencisini. Üniversiteye hazırlama dershanesi de o noktada da devre dışı kalacaktır. Liseler bugün eğitimli öğrenci mezun etmiyor. 'Tip problem' çözmeyi öğretiyoruz liselerde çocuklara. Dershane eğitimi derhal kaldırılmalıdır. OECD ülkelerinde kişi başına yapılan eğitim harcaması Türkiye'nin üç katıdır. Ama dershane eğitimi için yapılan harcamayı kattığımızda o ülkelerdeki kişi başı harcamanın iki katını yapıyoruz. Bir tek nedenden ötürü: Tip problem çözme cambazlığını öğrenerek üniversiteye girsin. Bu açıkça Türkiye'nin geleceğini yakması, yok etmesi demektir. Yıllar yılıdır kulak arkası ettiğimiz bir gerçek var. Eğitim harcaması orta vadede kişi başına düşen milli gelir olarak geriye dönüyor. 12 yıla çıkarmadan bu gelirin iddia edildiği gibi 20-25 bin dolar mertebesine gelmesi olanaksız. ? Eğitim analitik düşüncenin verildiği bir alandır. Ezbere ve el alışkanlığına (mümareseye) dayalı yetenek geliştirmekle eğitimli insan olunamaz. Üniversitelerin birinci sınıflarında karşımıza gelen öğrencilere bakınız. Zekaları bıçak kadar keskin bu çocuklar okuma-yazma bilmiyor. Kemal Tahir'in bir romanında bir köylünün söylediği gibi, 'harfleri birbirine çarpmak' okumak değildir. Harfleri bitiştirerek de yazı yazamazsınız. ? Türkiye eğitim konusunu tartışmaya başladı. Bu toplumsal, ekonomik şartların zorlamasıyla ortaya çıkan bir durumdur. O alanlardaki gereksinim, beklenti bu tartışmayı doğurdu. Dönüşen Türkiye eğitimini de ele alacak ve dönüştürecektir. 2023 iddialarını yerine getirmenin, doğrulamanın başka bir yolu da yoktur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA