Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Goya ve insanın karanlık yüzü

"Goya, Batı sanatının en önemli isimlerinden biri. Avrupa tarihinin en kritik dönemlerinde yaşamış bir sanatçı. 1746-1828 yılları arasında geçiriyor ömrünü. Sanatçının gravürleri İstanbul Pera Müzesi'nde sergileniyor"

Bana göre iki mucize üst üste çakışıyor; hem Batı sanatında bir dönüm noktası olan ve bize hiç farkında olmadığımız 'insanlık alemi'nin en derin, en karanlıkta kalmış, koyu, siyah duygularını gösteren Goya'nın gravürleri, hem de onların şimdi İstanbul'da Pera Müzesi'nde sergilenmesi. Ne yalan söyleyeyim, her şey aklıma gelirdi de böyle bir başarının gerçekleştirileceği, Goya'nın bu eşsiz çalışmalarının İstanbul'da, insanların işten çıktıktan sonra uğrayabilecekleri bir müzenin duvarlarında duracağını düşünemezdim, tıpkı Rembrandt'ın, Vermeer'in yapıtlarını şimdi dileyenin gidip Sabancı Müzesi'nde görebileceğini düşünemediğim gibi.

***

Goya, Batı sanatının en önemli isimlerinden biri. Avrupa tarihinin en kritik dönemlerinde yaşamış bir sanatçı. 1746-1828 yılları arasında geçiriyor ömrünü. Karmaşık ve zor bir hayat sürdürüyor. O da Beethoven gibi sağırlaşıyor. Beethoven'in sağırlığından farklı olarak çok uzun yıllar bu halde yaşıyor. Ama sadece sağırlık değil sorunu. Denge sorunları var. Onun üstüne de çok ağır ruhsal bunalımlar geliyor. Ne yazık ki, yaşlılığı tükenmişlik, delilik, çaresizlik içinde geçiyor. Karısı ölüyor. Hizmetçisiyle süren uzun ilişkisi ayrıca sorunlu. Nihayet İspanya'yı terk ediyor. Bordeaux'ya (Bordo) gidiyor ve orada ölüyor. Oraya defnediliyor. Kemikleri sonradan taşınıyor İspanya'ya.
***

İspanyol resmi, Fransız resmiyle mukayese edilmeyecek derecede zengindir ve bir o kadar da 'karanlık'tır. Velasquez, Greco, Zurbaran'ın paleti karakteristik bir dünya kurar. Hem Tanrısal hem de gündelik olan tuvallerde geniş ve zengin bir dünya örer. Goya bunun üstüne gelen bir ressamdır. 19. Yüzyılın tam başında 1800 yılında yaptığı Çıplak Maja tablosu hiçbir yan anlam içermeden Batı sanatında gerçekleştirilmiş ilk 'nü'dür ve bir kadını olanca erotisizmiyle ifade eder. Bir çığır açar. Ama Goya'nın meselesi bunun çok ötesindedir. Goya Batı sanatının o güne kadar aklından bile geçirmediği konuları ele alır ve bunları aynı zamanda siyasal olaylarla, iklimle bütünleştirir. Gençlik dönemi bir yana bırakılırsa, Goya'nın yapıtları üç ayrı dönemde, üç ayrı 'kabine'de gelişir. Bunların ilki Kaprislerdir (Caprichos). 1797-98'de sağlık ve ruh yapısının sorunlarıyla boğuştuğu bir dönemde gerçekleştirdiği bu gravürler aslında modern dünyanın hem bir özeti hem de bir sunuşu şeklindedir. Hala Engizisyon ve koyu bir dinsellik etkisi altında yaşayan İspanya'daki günlük hayata ve onun örgütlenişine dönük yoğun eleştiriler, hicivler, hatta tepkilerdir bu resimlerdir. Hayatı meydana getiren her unsur onun karanlık ve çoğu zaman da metaforik yaklaşımından nasibini alır. Goya resimlerini satmakta zorlanır, bir bölümünü de Engizisyondan çekindiği için ortaya çıkarmaz. Kabinenin en çok bilinen yapıtının Aklın Uykusu Canavarlar Doğurur isimli gravürdür. İkinci büyük ve çığır açıcı, Goya'yı güncellerinden koparıp çağdaş sanatın en önemli kurucu isimlerinden biri konumuna yerleştiren çalışması çok etkilendiği ve Fransa'nın İspanya'yı işgal ettiği savaşın içinden biçimlendirdiği, Savaşın Felaketleri genel başlığı altında toplanmış resimleridir. Bunlar adından anlaşılacağı üzere 'felaket' görüntüleridir. Öyle bakılırsa şaşılacak bir şey yok. Sonuç olarak her savaş binlerce felaket sahnesi üretir. Goya'nın özgünlüğü bu felaketi insan ruhunda yer alan o karanlık, meşum, 'kötülük' duygusuyla, anlayışıyla birleştirmesidir. Tasarlayarak hemcinsini öldüren, ona işkence etmekten ayrıca zevk alan tek canlı insandır. Goya bunu fark edip neredeyse gündelik bir zemin üstünde görselleştirmiştir ilk sanatçıdır. Üçüncü büyük kabine, benim için, Carlos Saura'nın etkileyici filmi Goya, Bordeuax'da isimli filminde ortaya koyduğu son yıllarında yaptığı ve Karanlık Resimler başlığı altında toplanan çalışmalarıdır. Bunlar Batı sanatının o güne kadar görmediği, daha sonraki dönemlerde Bacon gibi ressamlar tarafından imrenilerek izlenmiş yapıtlardır. En tanınmışı elbette Satürn Çocuklarını Yiyor isimlisidir. Ama ben diğerlerini, Çorba İçen İki Yaşlı Adam'ı, Kaderler'i, hatta hatta kanımca çağdaş resmin hala daha ilerisine geçemediği Köpek'i çok daha fazla sever ve önemserim.
***

Bunlar bir anlamda ansiklopedik bilgiler. Önemli ama daha önemlisi Goya'yı Batı sanatının, ondan da ötesi, düşüncesinin belkemiklerinden biri yapan temel sorunsallar. Onun üstüne muazzam bir kitap yazmış Andre Malraux, Goya'yı irdelerken çok önemli bir noktaya değinir. Ona göre 18. Yüzyılda, Batı düşüncesi kutsal kitaptan kopuyordu ve bu kopuş kutsallığın bir temel özelliğini dönüştürülerek sağlanıyordu. Kutsal kitaplarda Tanrısal bir hak olan 'adalet hakkı'nı, 18. Yüzyıl, insana ait bir değer haline getiriyordu. Goya'nın resimlerinin arka planında yer alan ana unsur buydu: kutsallığın seküler olanla değiştirilmesi. Kötülüğün o kadar vurgulanması biraz da bundandı. Seküler dünya kötülüğün kol gezdiği dünyadır. İkincisi, Goya'nın resimlerinde sık görülen, hatta o dünyayı boydan boya ören ölüm düşüncesinin Rönesans'ın biçimlendirdiği ölüm düşüncesinden farklılaşması. Rönesans ölümden insana gelen bir çizgi çekerken Goya onu dönüştürüp insandan ölüme giden bir çizgi oluşturuyordu. Rönesans insanın kötülükle, delilikle, felaketle, yaşlılıkla, kısacası dünyada var olmasından kaynaklanan sorunsallarla ilgilenmezken Goya tüm bu sorunları çok insani bir çerçeve içinde sorguluyordu. Bu nedenle Goya'yı, neredeyse ondan bir yüzyıl sonra doğmuş Dostoyevski'yle, onunla çağdaş Baudelaire'le, onlardan çok sonrasının insanı Beckett'le birlikte düşünmek ama onların atası olarak görmek gerek. İnsanlığın en zor, en zorlayıcı, hazmı en güç sanatçılarından biridir Goya. Malraux'nun kitabının sonunda, Goya'nın çığlığı sustuğunda modern sanatınki başlıyordu demesi boşuna değildi.

'

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA