Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ÖRS

Gıda fiyatlarını 'çekirgeler' artırıyor

İnsanların üzüntüsünü, sıkıntısını anlamanın en iyi yolu, kendini onun yerine koymaktır. Gelin kısa bir süre için kendinizi çok mütevazı gelire sahip bir aile reisinin yerine koyun.
Türkiye'de yaşadığınıza göre, temel gıda maddeniz ekmektir büyük olasılıkla. Ama Meksika'da da yaşayabilirdiniz.
O zaman mısıra çok önem verirdiniz; tıpkı bir Çinli için pirincin vazgeçilmez yeri olduğu gibi... Şimdi her şey yolunda gittiği halde, bir yılda gıda ürünleri fiyatlarının katlandığını varsayın.
Ailenizi doyurmak için belli sayıda ekmeği zaten zor sağlayabilirken, kısa sürede bunun ancak yarısını satın alabilecek hale geldiğinizde, yaşayacağınız umutsuzluğu düşünün.
Birleşmiş Milletler Gıda Örgütü FAO, Mart ayında, dünyada gıda maddelerinin fiyatlarının bir yıl öncesine göre yüzde 39 oranında arttığını duyurdu. Aynı sürede buğdayda ve yemeklik yağlarda artış yüzde 71'lere vardı. Gelirlerinin sadece yüzde 13'ünü yiyeceklerine harcayan çoğu Amerikalının tuzu kuru. Ama Dünya Bankası istatistiklere göre geçtiğimiz yılın Haziran ayından bu yana dünyada gelirlerinin yüzde 70'ini yiyeceğe harcayan 44 milyon kişi daha yoksulluk sınırının altına düşmüş durumda.
Somali'deki açlığın tek sorumlusu sanıldığı gibi iklim değişikliği, kuraklık, iç savaş ve kötü yönetim değil. En büyük neden, gıda ürünleri fiyatlarının satın alınamayacak düzeye fırlaması. Fiyat patlamasının gerekçeleri olarak Çin ve Hindistan gibi kalabalık ülkelerin gelir düzeyiyle birlikte, et ve tarım ürünleri tüketiminin de artması, tarım alanlarında yakıt elde edilen bitkilerinin yetiştirilmesi, iklim değişikliği gibi çeşitli bahaneler ileri sürülüyor.
Gerçek payı bulunsa da, FAO raporlarına göre, bunların fiyat patlamasındaki rolleri kayda değer değil.
Fiyatları artıranlar 'çekirgeler'. Bilirsiniz, karabulut gibi göçen çekirge sürüsü indiği yerdeki bitkileri kısa sürede yiyip bitirir. Burada söz konusu edilen çekirge, dört ayaklı olandan çok daha tehlikelisi, iki ayaklısı. Yani 'çekirge' diye tanımlanan borsadaki fon yatırımcıları.
Borsanın, niçin tarım ürünlerine göz diktiğine gelince... Spekülatörler yeni arayışlar içine girdiler. Pek hareketli olmayan emtia borsasını incelediklerinde, bu hammadde borsalarında fiyatların arz ve talebe göre belirlendiğini gördüler. Oysa ekonomik modellerde fiyatlar gerçek faktörlere göre değil, ekonominin iyiye ya da kötüye gideceği yolundaki beklentilere göre belirlenmekteydi.
Yatırımcıların temel gıdaları üzerine kumar oynamaları, Tunus'taki ekmeğin, Kenya'daki unun, Meksika'daki mısırın fiyatları üzerinde etkili olmaları, finans sektörünün mevcut sistemde birkaç küçük ayarlama yapmasıyla mümkün oldu. Eskiden çiftçi üretir, onu değerlendirecek olanlar ürünleri satın alırdı. Şimdi arada vadeli borsa sistemi var. Üreticiler eskiden de fiyat oynamalarından etkilenmemek için, önceden ürünlerini belirlenen bir fiyata satıyorlardı.
Bu, spot fiyat, genellikle gerçek fiyatın biraz altındaydı. Vadesi geldiğinde de ürün teslim ediliyordu. Fiyat, vadede belirlenenin altında kalırsa çiftçi kazanıyor, üstüne çıkarsa karşı taraf kazançlı çıkıyordu.
Bu borsanın oyuncuları çoğunlukla sektörden kişilerdi.
Uzun süre bu sistem dengeli yürüdü. 1999 yılında Amerika'nın vadeli işlemler komisyonu, hammadde kağıtlarını bankaların da alıp satmasına izin verdi. Ancak tek tek hammaddelerin spekülasyonu riskliydi.
Goldman Sachs bankası ürünleri paket halinde pazarlamayı akıl etti. Ortaya, petrolden buğdaya kadar çok sayıda farklı hammaddenin içinde yer aldığı endeks fonlar çıktı. Böylece riskler dağıtılıyor, sistem büyük yatırımcılar için de cazip hale geliyordu. Ancak bu yatırımlar, spekülatörler tarafından hiçbir zaman gerçek ürüne dönüştürülmüyordu.
Fon yatırımcıları sözleşmeleri vadesinden kısa süre önce satıyor, taze para ile yeni sözleşmeler yapıyorlardı.
Bugün yatırımcıların, satın aldıkları gerçek ürünleri hiç görmedikleri bu sistem tıkır tıkır işliyor. FAO raporlarına göre endeks fonlarında işlem gören ürünlerin sadece yüzde 2'si sözleşme sonunda alıcıya teslim ediliyor. Diğer spekülatörleri sadece kazançları ilgilendiriyor. Gerçek malı elinde bulunduranlar da borsadan geri kalmamak için ellerindeki ürünleri tutup bekletiyor, gelecek üzerine oynanan oyunlar dünyada günlük hayatı ciddi biçimde etkiliyor.
Endeks fonların 2003-2008 yılları arasındaki hacim artışı yüzde 2300 ile baş döndürücü boyuta ulaştı. Bugün dünyadaki toplam temel gıda maddeleri üretiminin kat kat fazlası sadece kağıt üzerinde alınıp satılıyor.
Endeks fonlarının değeri her yüzde 10 artışında, aslında yeteri kadar yiyecek bulunduğu halde, dünyada 10 milyon kişi daha açlar ordusuna katılıyor.
Tunus'ta, Kahire'de, Trablus'ta sokaklara dökülenler hep orta sınıftan insanlardı. Yoksulların ise gösteri yapmaktan daha önemli uğraşları var; onlar hayatta kalmaya çalışıyorlar, kamuoyunu harekete geçirecek eylemlere kalkışmadan, sessizce göçüp gidiyorlar.
Açlık üzerinden para kazanma ise sürüyor. Fonlara yatırım yapanlar içinde kiliseler, saygın emeklilik ya da yardım kurumları da var. Nereye yatırım yaptıklarını bile bilmeden, gelirleri artarken yoksullar daha da yoksullaşıyor.
Bu gidişe "Dur!" demek vakti çoktan geldi, geçti. Ama sessizce ölüp gidenlerin güçlü devletlerin parlamentolarında lobileri yok; kimsenin kılı kıpırdamıyor. Her geçen gün insanlık biraz daha ölüyor...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA