Türkiye'nin en iyi haber sitesi
METİN SEVER

Mevsimsiz bir hayat onlarınki

"Mavi şimşekler çakan koyu karanlıklara sicim gibi bir yağmur yağıyor. Irgat yüklü tren, aydınlık pencereleriyle, bozkırda Çukurova'ya doğru akıyordu. Pehlivan Ali tekerleklerin raylarda çıkardığı 'tiktak'ları dinliyordu. Bir ara, 'İnsan dediğin bir kanatsız kuşmuş,' dedi. Köse Hasan baktı, gülümsedi: 'Doğru.' Iflahsızın Yusuf da böyle düşünüyordu ama, soğuktan bomboz kesilmişti..." İflahsızın Yusuf, Köse Hasan, Pehlivan Ali... Orhan Kemal'in Bereketli Topraklar Üstünde romanının üç kahramanı. Modernleşmenin ilk dönemini yaşayan bir toplumda daha iyi bir hayat umuduyla Çukurova'ya gelen üç topraksız köylünün hazin hikayesidir anlatılan. İflahsızın Yusuf iflah olmaz. Köse Hasan da, Pehlivan Ali de. Kapitalizmin çarkları yer bitirir onları. Çünkü yoksullar 'kanatsız kuştur', 'göçmen kuştur' ve büyük bir kısmı, 'menzile varmadan' düşer.

***

Hafta için Beypazarı'nda havuç toplamaya giderken TIR altıda kalan minibüsteki 11 'mevsimlik işçi' gibi. 15 yaşındaki Evin Çakar, 17 yaşındaki Memdun Ekinci, 15 yaşındaki Yahya Eyebe ve diğerleri birer 'kanatsız kuş' oldular. Bundan önce balık istifi dolduruldukları kamyonetlerden yollara saçılan mevsimlik işçiler gibi. Topraksızdılar, göçmen kuş oldular ve 'göçtüler!' Geriye minibüsten yola taşan ekmekler kaldı. Ve solgun, küçük vesikalık fotoğraflar. Gazetelerin fazla itibar etmediği. Çünkü 'mevsimlik işçi' onlar. Oysa mevsimsiz bir hayat onlarınki. İşçi de değiller, köylü de. Modern köleler. "Yoksulların en yoksulları." Çoğunluğu Kürt. Ölmeselerdi günde 20-25 lira kazanacaklardı. Üstelik dere kenarlarında kurdukları derme çatma çadırlarda yaşayarak. Etnik ayrımcılığa uğrayarak, 'potansiyel terörist' muamelesi görerek. Manisa'da tarım işçilerinin yaşantısına tanık olan sosyolog Deniz Duruiz, Mevsimlik Tarım İşçiliği Paneli'nde anlatıyor: "Göbekli Köyü'nde Mardin'den gelen Kürt işçiler, üzüm bağlarında çalışır. Ramazan ayıdır. Bir Kürt işçi iftar için bağdan yemeklik yaprak toplamak ister. Kürtleri komşusunun tarlasında gören bir köylü, muhtarı arar; 'Kürtler bağa girmiş, hırsızlık yapıyorlar!' der. Mevzu Kürtler olunca muhtar ne yapar? Jandarmaya haber verir. Jandarma, bağ sahibi ve muhtar Kürtlerin çadırlarına gider. Bağ sahibi bağırıp çağırırken jandarma kimlik kontrolü yapar. Kürt işçi mahcup olur: 'Bizim orada herkes herkesin bahçesinden ihtiyacını alır. Biz öyle insanlar değiliz. Bizi yanlış anladılar' der." Ordu ve Ankara Polatlı'da çalışmalar yapan sosyolog Deniz Pelek'in verdiği rakamlara göre ise Kürt ve Gürcü işçilerin yüzde 81.2'si topraksız. Yerli işçilerin neredeyse hepsinin toprağı var. Kürt işçi aynı iş için 22 lira alırken, Gürcü işçiler 30 lira, yerli işçiler ise 35 lira alıyor. En yoksul olan Kürtler çadırda, Gürcüler terk edilmiş binalarda, yerliler ise işverenlerin evlerinde kalıyor. Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin. Günde 25 lira için çalışır mısınız? Üstelik 12- 13 saat. Kim 25 lira için kim ölür? Üstelik sayıları beş-on değil. 100 binlerce. Kayıtlara göre 200 bin civarında. Ama tarım sektöründe kayıt dışılığı hesaba katanlar, bu rakamın 1 milyon olduğunu söylüyor.
***

Bereketli Topraklar Üstünde romanının üzerinden yıllar geçti. Türkiye kapitalistleri serpilip gelişti, maaşallah koç gibi oldu! 'Küreselleşen kapitalizm filmi'nde artık figüranlığa değil, 'yardımcı karakter oyuncu' rolüne talibiz. Lakin yoksullar için hayatın mevsimleri hep aynı. Yoksullar değişiyor, yoksulluk baki kalıyor.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA