Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AHMET ALEMDAR

Akıncı İHA Suudi Arabistan’a uçarken: Körfez’de yeni dönem

Türkiye Cumhuriyeti'nin Körfez ülkeleri ile diplomatik ilişkilerinde "yeni dönem" çıkışı savunma ve güvenlik konularında kendini göstermeye devam ediyor. Suudi Arabistan ile Baykar Teknoloji arasında imzalanan anlaşma Cumhuriyet tarihimizin tek kalemdeki en büyük ihracatı olarak kayıtlara geçerken birçok sektör temsilcimiz süreçte rol alabilecek.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki uluslararası sistemde devletlerin gerçekleştirdikleri savunma harcamaları çok boyutludur. Devletlerin ikili ilişkileri bu noktada ön plana çıkmakla birlikte uzun dönemli iyi ikili ilişkilerin olması önemlidir. Alınan sistemlerinin uzun yıllara sari işletilmesi hedeflendiğinden tedarik eden ülke için "idamenin güvenliği" temel bir gereksinim olmaktadır. Bahse konu güven ortamının tesisinde birden gelişen ikili ilişkilerden ziyade stratejik düzeyli iş birlikleri belirleyici olmaktadır.

Sektör Zaten Körfez'i Tanıyor

Türk savunma sanayiinin Körfez ülkeleriyle savunma ve güvenlik konularındaki ilişkileri henüz başlamış değil. Suudi Arabistan'dan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)'ne ve Katar'a uzun yıllardır sektör tarafından bölgeye çeşitli sistemler tedarik ediliyordu. Bu bağlamda Suudi Arabistan'ın FNSS'den zırhlı araç modernizasyon hizmeti ile BAE'nin Otokar'dan zırhlı araç ve Katar'ın Baykar'dan İHA tedariki birkaç örnektir. Bahse konu tedarik projelerinin yıllara yayılması sektörün bölgedeki varlığını güçlendirmiştir.

Sektörün bölge ülkelerine yönelik faaliyetleri devam ederken ve ikili ilişkilerimiz iyiyken birçok potansiyel fırsata da söz konusuydu. Ancak özellikle BAE ve Suudi Arabistan ile daha sonra bazı kırılımlarla (Kaşıkçı cinayeti, Libya vd.) süreçte olumsuz bir seyre geçildi. Son dönemde atılan normalleşme adımlarını takiben gelişen ilişkiler ise günümüzde "stratejik iş birliği" düzeyinde anlaşmalara imza atılmasına kadar geldi. İlişkilerinin gelişmesiyle Türk savunma sanayiinin bölgede tekrar ilgi odağı haline geldiğini görüyoruz. 2023 yılı Şubat ayında BAE'de düzenlene IDEX/NAVDEX savunma fuarına 50'den fazla Türk firmanın katılması başlı başına bölgenin sektöre, sektörün ise bölgeye olan ilgisinin göstergesidir. Doğrudan özel davet ile fuara katılan sektör firmalarımız dahi vardı.

Milyar Dolarlık İHA Tedariki

Suudi Arabistan'ın İHA tedariki ihalesini ABD ve Çin'den rakiplerini geride bırak kazanan Baykar Teknoloji, geçtiğimiz günlerde SAMI ile Bayraktar AKINCI için "Teknoloji Yerlileştirme Mutabakatı" imzaladı. Bu bağlamda AKINCI İHA sistemlerinin Suudi Arabistan'da üretilmesine yönelik kabiliyet aktarımının yapılması ve İHA'ların yerel üretimi planlanıyor. ASELSAN ve ROKETSAN firmalarımız ise Suudi Arabistan'daki yerel partnerleri NCMS ile iş birliği yapacak.

ASELSAN'ın geliştirdiği alt sistemler ile ROKETSAN'ın mühimmatları halihazırda Türk güvenlik güçlerinin yanı sıra dost ve müttefik ülkelerin SİHA sistemlerinde başarıyla görev yapıyor. Yeni anlaşma ile SİHA'larda kullanılan ASELSAN'ın; kamera sistemi, güdüm kitleri ve güdümlü mühimmatları Suudi Arabistan'a ihraç edilecek. Ayrıca bu çözümlerin Suudi Arabistan'da yerel üretimine yönelik NCMS ile birlikte hareket edilecek. ROKETSAN ise imzaladığı niyet anlaşması kapsamında NCMS ile birlikte çalışacak. ROKETSAN'ın geliştirdiği çeşitli çözümlerin ortak üretimine yönelik Suudi Arabistan'ın yerel üretim kabiliyetinin geliştirilmesi planlanıyor.

Baykar halihazırda ihracatla büyüyen bir firma iken beraberinde sektör aktörlerinin de ihracatla büyümesini sağlıyor. Bilindiği kadarıyla 30'dan fazla ülkeye İHA ihracatı yapan Baykar en büyük ihracatını Suudi Arabistan'a yapmış oldu. Tüm bu İHA ihracatları ile ROKETSAN geliştirdiği mühimmatlarını, ASELSAN ise kamera sistemlerini ihraç ediyor. Baykar'ın açtığı yolda, ileride TÜBİTAK SAGE gibi İHA alt sistemi üreten sektör firmalarımızın da ihracatlarını görebileceğiz. Günün sonunda "birlikte ve ihracatla" büyümekten bahsedebiliyoruz.

Alabildiğince 'Teknoloji Transferi': FNSS Modernizasyon Örneği

Burada bir diğer önemli konu ise Suudi Arabistan'a yapılacak teknoloji transferidir. Anlaşma sadece sistem ihracatı değil aynı zamanda teknoloji transferini de içermesiyle önemlidir. Yerel olarak üretiminin gerçekleştirilmesi için gerekli olan teknolojinin transferi ile Suudi Arabistan belli düzeyde bir üretim alt yapısına sahip olacak. Bahse konu teknoloji transferi çok kritik kabiliyetlerin aktarımı ve ulusal güvenliğimizi tehdit edecek bir yapıda olmaz. Yapılacak teknoloji transferi ile Suudi Arabistan çeşitli üretim alt yapılarına sahip olacaktır.

Bu noktada önemli bir husus var. Sizin yapabileceğiniz teknoloji transferi esasında karşı tarafın alabileceği ve idame edebileceği kadar oluyor. Yani siz gerekli teknoloji transferini yaparsınız. Örneğin üretim özelinde bakarsak, üretim kabiliyeti / hattı kazandırırsınız ancak karşı tarafın insan kaynağı vd. bu hattı işletmeye ve geliştirmeye yeterli olmayabiliyor. 2000'li yılların başında Suudi Arabistan'daki askeri tesislerde FNSS tarafından zırhlı araç modernizasyonu için alt yapı oluşturulmuştu. Hatta FNSS yerel üretime yönelik girişimleri dahi hayata geçirmişti. Tabi sonra ikili ülke ilişkilerin bozulması ile sözleşme feshedilmiş ve FNSS personeli tesisten ayrılmak durumunda kalmıştı. Çeşitli kabiliyetlerin kazandırıldığı askeri tesisteki alt tapı ise yetersiz insan kaynağında dolayı atıl duruma düştü. Kısaca biz çeşitli altyapılar kazandırdık ancak günün sonunda Suudi Arabistan bu altyapıları işletemedi. Daha genel bakışla Körfez ülkeleri maddi kaynakları ile ülkelerine çeşitli alt yapı kabiliyetleri kazandırmak istese dahi günün sonunda bu yapıları çeşitli nedenlerle işletemiyorlar ve atıl kalıyor.

Sonuç Yerine: Vizyon 2030

Yapılan anlaşmaların bir diğer tarafında Suudi Arabistan'ın "Vizyon 2030" hedefi önemli yere sahip. Malum, Veliaht Prens Muhammed bin Selman'ın prestij meselesi olarak gördüğü Vizyon 2030'un savunma sanayii boyutu da iddialı bir hedefe sahip. Vizyon 2030 kapsamında Suudi Arabistan güvenlik güçlerinin ekipman ihtiyaçlarının yüzde 50'den fazlasının yerel olarak karşılanması yönünde bir hedef konulmuş durumda. Teknoloji transferine & yerel üretime yönelik mutabakatların bu yönüyle de değerlendirilmesi gerekmektedir.

Körfez ülkeleri ile gelişen ilişkilerimize baktığımızda ise özellikle savunma ve güvenlik konularında arzu edilen ivmenin yavaş yavaş yakalandığını söyleyebiliriz. Yıllar önce yazdığım "Çok Yönlü ve Sürdürülebilir Savunma İhracatı" yazımda da bugüne projeksiyon çizmiştim aslında… Bölge ülkeleri, ABD ve Avrupa ülkeleri ile savunma ve güvenlik konularında sıkı iş birliklerine sahip. Ancak değişen konjonktür ile birlikte alternatif olarak düşünebilecekleri yeni tedarikçi arayışları ortaya çıktı. Bu bağlamda bölge ülkeleri özellikle Çin ve Kore Cumhuriyeti ile olumlu yönde ilişkiler yürütmektedir. Bu bağlamda gelişen ilişkilerimiz ve çözümlerimizin etkinliği sayesinde bölgede Türk firmalar tekrardan etkili tedarikçi konumuna gelmektedir. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez ülkelerine yaptığı resmi ziyaretlerde SSB Başkanı Prof. Dr. Haluk Görgün'ün heyetlerde yer alması, savunma sanayiinin anlaşmalar kapsamına alınması önemli bir etkinlik göstergesiydi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA