Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HAKAN ÇOPUR

22 Ağustos'ta internete sansür mü geliyor?

Özgürlük ile güvenlik arasındaki gerilim, siyaset biliminin temel sorun alanlarından biri olagelmiştir. Hangisine daha fazla alan açtığına bağılı olarak bir devlet, bazen özgürlük ya da güvenlik devleti olarak kodlanabilmektedir. Demokrasi çağında yaşıyoruz ama modern ulusdevletin temel sorun alanlarının çoğunda hala ciddi yarılmalar ve ayrışmalar var. Örneğin özgürlüklerin nerede başlayıp nerede bittiği, devletin vatandaşının her türlü güvenliğini sağlamak için nereye kadar eylemde bulunabileceği, bireyin temel hak ve özgürlükleri ile toplumun korunması karşı karşıya geldiğinde ne yapılacağı gibi birçok aslî konuda birbirine oldukça uzak fikirler çarpışmaya devam etmektedir. Özgürlükler hayatın esası olsa da toplumun güvenliği (devletin güvenliği değil) açısından önemli olan tedbirleri almak da devletin görevleri arasındadır. Bu bakımdan sınırsız bir özgürlük anlayışının anlamsız oluşu gibi güvenliğe feda edilmiş bir özgürlük yaklaşımı da sorunludur. Herhalde aslolan bu ikisi arasındaki "denge" noktasını bulabilmektir. Türk modernleşmesi bu denge arayışına hala devam etmektedir.

İnternete sansür tartışması
Türkiye'de yaşadığımız özgürlük-güvenlik geriliminin son örneği, 22 Ağustos'tan itibaren uygulanmaya başlayacak "internet filtreleme" sistemi üzerinden başlatılan "internete sansür" tartışmaları oldu. Bir kesim, bu haber duyulur duyulmaz, internete sansür geleceği ve bunun engellenmesi gerektiği düşüncesiyle aceleci bir mücadeleye girişti. Bazıları bunu seçim öncesinde hükümete yüklenme malzemesi yaparken bazıları da özgürlük alanının daraltılmaması konusundaki hassasiyetlerini dillendirdiler. Tepkiler ortaya konulurken internet filtreleme sisteminin ne olduğu, neden ihtiyaç duyulduğu pek tartışılmadı. Tartışmaların sınırlı bir alanda yapılması, devletin (daha doğrusu hükümetin), "toplumun güvenliği" şemsiyesi altında internet üzerinden kontrol mekanizmaları kurarak "bireysel özgürlükleri" daralttığı gibi bir algıya yol açtı.

BTK aslında ne yapmaktadır?
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığı'nın (BTK) açıklamalarına bakıldığında ana hatlarıyla şu hususlar karşımıza çıkmaktadır. Yapılan işin adı "Güvenli İnternet Hizmeti" olarak belirtilmektedir ve bu hizmeti sadece isteyen sunucular alacaktır. Güvenli İnternet Hizmeti, hâlihazırda birçok işletmeci tarafından ücret karşılığı sunulan filtreleme hizmetlerine veya ücretli filtreleme programlarına alternatif olarak sunulacak seçenekli, abonelerin istedikleri takdirde kullanabilecekleri ücretsiz bir filtreleme hizmetidir. Güvenli İnternet Hizmeti bir zorunluluk olmayıp talep eden aboneler alabilecek, talep etmeyenlerin internet erişimlerinde mevcut duruma göre herhangi bir değişiklik olmayacaktır. BTK açıkça şu cümleyi kullanıyor: "Bu hizmeti alıp almama, seçip seçmeme konusunda kullanıcıların rızası esas olup tam bir özgürlük mevcuttur." Ayrıca bu uygulamayla sayfalara erişimin kısıtlanmadığı, kullanıcıların sınıflandırılmadığı ifade edilmektedir. Ve son olarak birçok kişinin anlamadığı veya yanlış anladığı bir husus var: "Güvenli İnternet Hizmeti'ni tercih etmeyen kullanıcının internet erişiminde mevcut duruma göre hiçbir farklılık olmayacaktır. Güvenli İnternet Hizmeti'ni seçmeyen kullanıcı zaten kullandığı internet hizmetini aynen kullanmaya devam edecektir." Bu uzun sayılabilecek açıklamaların kısa özeti, evinde çocukları için "güvenli internet" isteyen ebeveynlerin bugüne kadar para vererek satın aldıkları filtre programlarını "talep etmeleri durumunda" ücretsiz olarak kullanabilecek olmalarıdır. Bunun ötesinde, mevcut internet kullanıcılarının bugüne kadarki internet kullanım "alışkanlıklarını ya da davranışlarını" sınırlayacak herhangi bir düzenleme içermemektedir. Bugüne kadarki tüm internet kullanım işlemlerini "standart" olarak tanımlayan BTK, bundan sonra standarda ilaveten (zaten standart profil filtresiz internet demek) "çocuk profili", "aile profili" ve "yurtiçi profili" şeklinde üç yeni profil tanımlamaktadır. Bu profiller arasında geçiş de yapılabilmektedir; örneğin bilgisayarın başına ortaöğretime giden çocuğu oturduğunda çocuk profilini seçen bir kullanıcı, kendisi oturduğunda standart profile geçiş yapabilmektedir. Hal böyle iken "internetime dokunma!" diye sokaklara dökülen insanların bildiği başka bir şey mi var acaba?

Bu tartışmalar neyi işaret ediyor?
Esasen internete sansür ile alakası olmayan ve İngiltere, İspanya, Japonya ve Avustralya gibi ülkelerin de kullandığı ve AB'nin tavsiye kararı olan bu uygulamanın neden ve nasıl birkaç gün içinde bir kampanyaya dönüştüğü ve seçim öncesinde hükümete yüklenme aracı haline geldiği üzerinde durulmalıdır. BTK'nın iletişim yönetimi eleştirilebilir; bu yeni uygulamanın topluma artı ve eksileri de tartışılabilir. Ancak meselenin içeriğini dahi tam olarak bilmeden/anlamadan "internetime dokunma!" sloganları eşliğinde sokağa dökülen insanların (ve medyanın) gerçekte neyi amaçladığını anlamak için sanırım seçim öncesinde yükselen siyasi tansiyonun toplumdaki uzantılarına bakmak gerekir. Sonuç olarak, son günlerde yaşadığımız hadise, demokratik zeminde gerçekten bir özgürlükgüvenlik gerilimi değil, ideolojik/politik zeminde gerçekleşen bir "rövanş alanı açma" çabasıdır. Tüm bu açıklamalar bağlamında yazının başlığına verilecek cevap nettir: 22 Ağustos'ta internete yasak ya da sansür gelmiyor, merak etmeyin!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA