Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERMAN AKILLI

Diplomaside Dijital Dönüşüm ve Metaverse

"Diplomaside Dijital Dönüşüm ve Türkiye" başlıklı bir önceki yazımızda Dijital Diplomasi'nin bir dış politika yönetimi olarak öneminden ve Türkiye'deki icrasından bahsetmiştik. Bu yazımızda ise son dönemde oldukça dikkat çeken, Web 3.0 ile birlikte internetin bir sonraki aşaması olarak değerlendirilen Metaverse vizyonundan ve diplomasiye olan etkisinden bahsedeceğiz. Önceki yazımızda vurguladığımız üzere Covid-19 pandemisi, uluslararası sistem içerisinde dijital dönüşümün ivmelenmesine imkân tanımıştır. İşte bu dönüşümün mümkün kıldığı ekosistem içerisinde Metaverse bir vizyon olarak yeşerebilmiştir.

Metaverse kavramı ilk olarak 1992 yılında Neal Stephenson tarafından yazılan "Snow Crasher" isimli bilimkurgu romanında zikredilmiş, sonrasında bir konsept olarak Ernest Cline tarafından yazılan "Ready Player One" bilimkurgu romanında ve filminde işlenmiştir. Kelime anlamından yola çıkarak Meta: öte, verse: evren yani "öte-evren" olarak Türkçeleştirebileceğimiz Metaverse, son günlerde dünya gündemini meşgul eden yegâne konulardan bir tanesi haline gelmiştir. Elbette Metaverse'ün, bir anda dünya gündeminde yer edinmesinde Mark Zuckerberg'in, geçtiğimiz yıl, Facebook olan şirket adının Meta Platforms olarak değiştirileceğini ilan etmesi, ardından da Metaverse'ün potansiyelini ortaya koyan bir vizyon sunumu yapması etkili olmuştur. Dünyanın en kalabalık sosyal medya mecralarından biri olan Facebook'taki bu tarihsel dönüşümün diğer sosyal medya platformlarının geleceği açısından da bir dönüm noktası olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Metaverse Nedir?

En genel anlamda Metaverse, sanal gerçeklik ile devasa çok oyunculu çevrimiçi (Massive Multiplayer Online-MMO) oyunların birleşimi olarak ifade edilebilir. Metaverse, birden çok kullanıcının aynı anda var olabilecekleri ve etkileşime girebilecekleri sanal bir dünya olarak tanımlanabilir. Metaverse üzerinde; çeşitli oyunları oynamaktan, maaşlı-sigortalı olarak çalışmaya, şirket iş birlikleri kurmaktan market alışverişi yapmaya, canlı konserlere katılmaktan spor aktivitelerine, film ve tiyatro izlemekten müze gezilerine kadar kullanıcıların fiziksel dünyada olduğu gibi birçok etkinlikte bulunabilecekleri ifade edilmektedir.

Second Life gibi daha önceki sanal evren denemelerinin aksine Metaverse'ün basit bir sanal gerçeklik üzerine kurulmaktan ziyade simüle edilmiş bir gerçeklik temelinde inşa edileceği belirtilmektedir. Zira Metaverse'ün, fiziksel dünyanın gölgesi değil bilakis fiziksel dünya ile sürekli etkileşim halinde olduğu tamamlayıcı unsur olarak öngörülmektedir. Elbette bu sürekli etkileşimin sağlanabilmesi, ancak donanımsal altyapının mevcut olması ile mümkündür. Öyle ki, Metaverse içerisinde kullanıcıların bahse konu etkileşimi gerçekleştirebilmesi için gerekli donanım olarak şu an artırılmış gerçeklik (AR) gözlükleri ve/veya sanal gerçeklik (VR) kaskları öne çıkmaktadır. Bununla birlikte Meta Platforms (Facebook) ile ABD'nin Carnegie Mellon Üniversitesi ortaklaşa geliştirdikleri ReSkin teknolojisi ile üretilecek yapay deri marifetiyle robotlara hissetme yeteneği kazandırılacağı açıklanmıştır. Meta Platforms'un Metaverse'e dair ilgisi dikkate alındığında, bu gelişmenin bir sonraki adımı, aynı artırılmış gerçeklik gözlükleri ve sanal gerçeklik kaskları gibi bir aracın (örneğin bir eldiven veya giyilebilir teknoloji ürününün) geliştirilerek son kullanıcıya sunulması olabilir. Bu sayede kullanıcıların Metaverse içerisinde temel duyulardan görme ve işitmenin yanında dokunma duyusunu kazanacak olmaları, Metaverse ile fiziksel dünya arasındaki etkileşimi daha da güçlü kılma potansiyeline sahiptir.

Mevcut haliyle bir vizyon olan Metaverse sayesinde ilerleyen dönemlerde bireylerin zaman ve mekândan azade olacakları iddia edilmektedir. Öyle ki, kırsal kesimde yaşayan insanların büyük şehirlere göç etmek zorunda kalmadan Metaverse sayesinde sanal bir şekilde Metaverse platformuna entegre olmuş şehirlerde çalışabilecekleri vurgulanmaktadır. Bu bağlamda Metaverse'ün, iş temelli göçün sonunu getirebilecek potansiyele sahip olduğu söylenebilir. Bu noktada Seul başta olmak üzere dünyadaki önemli metropollerin Metaverse evrenine entegre edilmesi için ülkeler altyapı çalışmalarına başlamışlardır. Nitekim, Güney Kore hükümeti "Seoul Vision 2030" hedefinin tezahürü olarak başkentin Metaverse platformunda yer alması için 3.8 Milyar Euro bütçe ayırdığını ilan etmiştir. Metaverse test aşamasında olan şehirlerden bazıları: Ankara, Los Angeles, Bari, Helsinki, Tokyo, Fukuoka, Nagoya, Kyoto, Osaka, Sapporo ve Şangay'dır. Ayrıca Güney Kore hükümeti, Metaverse üzerinden Kore Dalgası popüler kültürün tüketilebileceği sanal ortamlar inşa etmek için 17 yerel bilişim teknolojisi şirketiyle iş birliği anlaşması yapmıştır. Nitekim Metaverse platformuna entegre edilen Güney Kore'nin Podo Müzesi'ni 1 ay içerisinde 80.000 kişi ziyaret etmiştir. Benzer şekilde Güney Kore'nin K-Pop gruplarından Blackpink'in Metaverse'de düzenlenen sanal imza günü etkinliğine 46 milyondan fazla kullanıcı katılmıştır.

Metaverse'ün ekonomi boyutuna bakılacak olursa araştırma firması Strategy Analytics'e göre, Covid-19 pandemisi sırasında iş ve eğlence için sanal alanlara artan ilginin de etkisiyle, küresel Metaverse pazarının geçtiğimiz yıl için 6 milyar ABD Doları olan kapasitesinin, 2026 yılına kadar yaklaşık 42 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Diğer taraftan bireysel örnekler de Metaverse'ün ekonomi boyutunu gözler önüne sermektedir. Nitekim, Singapurlu bir alıcı, bir Metaverse açık arttırmasında Mike Winkelmann'ın kripto sanat Non-Fungible Token (NFT)'ini 69 milyon ABD dolarına satın almıştır.

Metaverse Diplomasisi: Barbados Örneği

Yukarıdaki satırlarda da vurgulandığı üzere henüz bir vizyon aşamasında olan Metaverse içerisinde Barbados'un büyükelçilik açma kararı almasıyla Metaverse, diplomasinin faaliyet alanı içerisine girmiştir. Ancak Barbados örneği özelinde Metaverse diplomasisine değinmeden, kısaca önceki dönemlerdeki dijitalleşme örneklerini incelemekte fayda vardır.

22 Mayıs 2007 tarihinde Maldivler, Linden Lab isimli firma tarafından geliştirilen "Second Life" isimli devasa çok oyunculu online oyun içerisinde ilk büyükelçilik açan devlet olmuştur. Maldivler'in Second Life büyükelçiliğinde yapay zekâ ile yönetilen bir "sanal büyükelçi" ziyaretçileri karşılamış, vize başvuruları, ülkeye dair ticaret usul-esasları ve diğer kültürel konular hakkında genel bilgiler sunmuştur. Maldivler'in ardından Second Life içinde ikinci büyükelçilik açan devlet İsveç olmuş, sonrasında sırasıyla Estonya, Kolombiya, Sırbistan, Kuzey Makedonya, Filipinler, Arnavutluk ve Malta da büyükelçiliklerini açmışlardır. Genel olarak bakıldığında basit bilgisayar programları temelinde, bugün günümüzde birçok İnternet sayfasında da kullanılan soru-cevap botlarıyla, Second Life içerisinde büyükelçiliklerin yürütüldüğünü görmekteyiz. Elbette teknolojik imkanların bugüne oranla daha yetersiz olduğu ve sosyal medyanın henüz nüfusun çoğunluğu tarafından keşfedilmediği 2000'lerin ortasında, bahse konu ülkelerin bu bağlamda bir adım atmış olmalarının aslında uluslararası sistem içerisinde devletlerin kendilerini yeniden konumlandırma gayelerinin bir yansıması olduğu söylenebilir. Günümüzün teknolojik altyapısı sayesinde Metaverse ile vaat edilen bir bilgisayar programından ziyade gerçek insanlar ile iletişime geçebilme imkanıdır. İşte bu noktada Metaverse'ün kendi seleflerinden ayrıldığını söylemek yanlış olmayacaktır, sanal bir evren içerisinde fiziksel dünya ile etkileşimin korunması Metaverse'ün alameti farikasıdır.

Second Life'tan bahsetmişken şunları da eklemek gerekir ki, en popüler olduğu 2007-2008 yılları içerisinde 6 milyondan fazla tekil kullanıcıya sahip bir sanal evren olarak; kullanıcıların avatarlar aracılığıyla birbirleriyle etkileşime girebildikleri hem bireysel hem de gruplar halinde eğitim ve sosyal faaliyetlerde bulunabildikleri, birbirleriyle sanal mülk ve hizmetler ticaretinde bulunabildikleri bir platformdur. Ayrıca Second Life içerisinde birçok şirket ve medya kuruluşunun yanı sıra 60'tan fazla üniversitenin sanal kampüsleri kurulmuştur. Bunlardan bazıları Danimarka Aarhus Business College, Harvard Üniversitesi, Newcastle Üniversitesi, Sheffield Hallam Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Edinburgh Üniversitesi ve Virginia Tech Üniversitesi'dir.

Decentraland, milyon (ABD) dolara sanal arazilerin alıcı bulduğu, Gucci, Christian Dior ve Ralph Lauren gibi birçok ünlü giyim firmasının satış yerlerinin bulunduğu, ünlü sanatçıların canlı konserler verdiği, kendine ait kripto para birimi (MANA) bulunan bir Metaverse evrenidir. Barbados'un ilk Metaverse büyükelçiliğinin Decentraland'de açılmasına karar verilmiştir; ancak hali hazırda Somnium Space, SuperWorld gibi diğer Metaverse platformları ile görüşmelerin devam ettiği bildirilmiştir.

Barbados Büyükelçiliği'nin açılışıyla ilgili olarak süreçten sorumlu, Barbados'un Birleşik Arap Emirlikleri Büyükelçisi Gabriel Abed, "Barbados'un Metaverse Büyükelçiliği, küresel olarak hükümetlerle daha güçlü ikili ilişkilerin büyümesini ilerletmek için faaliyetlerin merkezinde olacak" demiştir. Ancak Barbados'un bu hedefine ulaşması ancak diğer devletlerin de Metaverse üzerinde diplomatik misyon açmasıyla mümkün olacaktır. Barbados'un dünya genelinde fiziksel 18 diplomatik misyonu bulunmaktadır ve 105 ülke ile resmi olarak diplomatik ilişkileri tesis edilmiştir. Bu bağlamda Barbados'un Metaverse Büyükelçiliği marifetiyle dünyanın geri kalanıyla iletişime geçme amacında olduğu söylenebilir. Ayrıca Büyükelçi Abed Metaverse Büyükelçiliği ile ilgili olarak; "e-konsolosluk hizmetleri (diplomatik) misyonun temel özelliklerinden olacak…, teknoloji platformları arasında diplomatik birleşmenin bir jesti olarak tüm Metaverse evrenlerini birbirine bağlayan sanal bir teleporter Barbados Metaverse Büyükelçiliği'nde kurulacak" demiştir. Bu husus aslında Metaverse'ün geleceği açısından önemli bir noktadır. Zira yukarıdaki satırlarda da değindiğimiz üzere şu anda dünya üzerinde küresel tek bir Metaverse evreni bulunmamaktadır. Bu bağlamda devletlerin her Metaverse evreni için ayrı büyükelçilik açmaları gerektiği düşünülebilir. Bu farklı Metaverse evrenlerindeki tekil kullanıcıların diğer evrenlere ziyareti de büyükelçilikler aracılığıyla (teleporterlar) olacağı öngörülebilir.

Diğer taraftan sınırlı kaynaklara sahip Barbados gibi küçük ülkeler, sanal düzlemde büyüklüklerini ve ekonomilerini ikiye katlayarak var olabileceklerdir. Nitekim Büyükelçi Abed, "Dünya çapında 197 diplomatik misyonu ekonomik olarak destekleyemeyiz; …166 mil karelik bir ada olduğumuzun farkındayız -- küçüğüz -- ama Metaverse'de Amerika veya Almanya kadar büyüğüz" demiştir. 300.000'ne yakın nüfusuyla küçük bir ada devleti olan Barbados'un Metaverse üzerinde Büyükelçilik açarak dünya ile diplomatik ilişkiler geliştirme hamlesini önemli bir adım olarak değerlendirebiliriz. Zira bu akıma hassaten küçük ülkeler (Malta, Bahamalar, Bermuda, Kamboçya gibi) ve kripto para, NFT sürecine aşina devletlerin, Bitcoin'in resmi para birimi olarak kabul edildiği El Salvador gibi, katılması da olasıdır.

Metaverse Diplomasisi: Fırsatlar ve Riskler

Metaverse platformunda açılacak diplomatik misyonlar sayesinde Metaverse'ün diplomasi alanında olumlu etkiler oluşturabileceğine dair birtakım öngörüler mevcuttur. Bunların ilki Metaverse'ün, bilhassa Covid-19 pandemisi sürecinde, ülkeler arasındaki müzakereleri kolaylaştıracağı yönündedir. Nitekim dünyanın dört bir yanından diplomatlar yüz yüze dijital olarak bir araya gelebilecek ve daha etkin şekilde müzakere edebileceklerdir. İkincisi ise Metaverse'ün, kriz diplomasisinde hızlı bir yöntem olarak kullanılabileceği üzerinedir. Öyle ki, krizlerin tırmanmasını önlemek için diplomatlar bir an önce bir araya gelebilecekleri platform sayesinde hızlı ve etkin bir kriz yönetimi mümkün olabilecektir. Son olarak, Metaverse'ün diplomatların gönderilecekleri ülkelerin gelenek ve göreneklerini inceleme ve öğrenme fırsatı sunacak bir oryantasyon programı olarak kullanılabilme potansiyelidir. Tüm bunlarla birlikte fiziksel büyükelçiliğin gerektirdiği masraflar da artık ülke bütçelerinin gider kalemlerinden biri olmayacaktır.

Metaverse ülkelerin kültürel diplomasilerini işletmeleri için muazzam bir alan sunmaktadır. Yukarıdaki satırda da vurgulandığı üzere nasıl bir diplomat görevli olarak gideceği ülkeyi önce Metaverse üzerinden kültürel değerlerini öğrenme fırsatına sahip olabiliyorsa, herhangi bir kişi de aynı imkanlara sahip olabilecektir. İşte bu bağlamda ülkeler uluslararası sistem içerisinde kendilerini yeniden konumlandırabilme şansına sahiptirler. Yukarıdaki satırlarda değinilen Barbados örneğinde olduğu gibi, fiziksel dünyada küçük bir ülke, Metaverse evreninde en az diğer ülkeler kadar büyük olabilir. Bu olumlu algıyı da devletler kültürel değerleri üzerinden inşa edecekleri cazibe etkisiyle sağlayabilirler. İşte bu çerçevede Metaverse içerisinde inşa edilecek etkileşim araçlarıyla devletlerin ulus-markalaması gerçekleştirilebilir. Diğer taraftan ülkelerin kendi tarih ve başarılarını birinci elden uluslararası kamuoyuna sunma imkanları da olacaktır. Örneğin, Decentraland evreninde ülkelerin tarihlerine dair "tarih safarileri" gerçekleştirilmektedir. Katılımcılar adeta zaman makinasına binmiş gibi geçmişe giderek, tarihsel olayları birinci elden izleyebilmekte tecrübe edebilmektedirler. Bu bağlamda devletlerin kontrolünde oluşturulacak tarih safarileri ile ülkelerin geçmişleri, başarıları ve zaferleri yabancı kamuoyları ile paylaşılabilir. Benzer şekilde ülkelere dair iftira ve karalama kampanyalarının da bu sayede önüne geçilmesi imkân dahilindedir. Ancak devletlerin yer almadığı bir Metaverse içerisinde herhangi bir şahsın oluşturacağı bu tarz tarih safarileri hedef olacak ülkeye dair yanlış bilgi ve önyargıları doğurabilecektir.

Başka risklerden bahsedilecek olursa Metaverse'ün geleceğine dair birtakım belirsizlikler de mevcuttur. Öyle ki, ilerleyen yıllarda Metaverse platformunun tamamen özel sektör tekelinde mi kalacağı, devletlerin bu sürece dahil olup olmayacağı sorusu henüz cevap bulmamıştır. Eğer özel sektör tekelinde kalacak olursa, ciddi bir tekelleşme yaşanabilir. Diğer taraftan devletlerin içerik, düzenleme, ticaret ve kullanıcıların gözetimi açısından kontrol edebilecekleri kendi Metaverse'lerini inşa etmeleri durumu da başka sıkıntıları beraberinde getirebilecektir. Eğer devlet tekelinde kalacak olursa Splinternet tarzında, dünyadan izole internet yapılarının bir tezahürü olacak olan Splinterverseler oluşabilir. Bu bağlamda da Metaverse'ün amentüsü olan küresel anlamda sanal ve fiziksel dünyanın etkileşimi amacı boşa düşmüş olacaktır.

Bir diğer önemli nokta ise Metaverse'deki yaşamı düzenleyecek gerekli hukuk norm ve kurallarının belirsizliğidir. Nitekim, Metaverse içinde sanal suçların gerçekleştiği bir senaryoda yargılama ve ceza sadece sanal düzlemde mi kalacaktır? Fiziksel evrende bir sonucu olacak mıdır? Bir diğer önemli husus ise fiziksel evrende imza edilen hukuki anlaşmaların sanal evrende geçerliliği ve tam tersi bir durumda sanal evrende imza edilen anlaşmaların fiziksel evrendeki geçerliliği olacak mıdır? Fiziksel dünyada bir ülkeye ait tarihi bölgelerin, anıtların veya devlet kurumlarının yer aldığı arsaların Metaverse üzerinde ülke vatandaşı olmayan kişiler tarafından NFT marifetiyle alım-satımı gerçekleşecek olursa o ülke hukuki olarak nasıl bir duruş sergileyecektir? Metaverse üzerinde kullanıcılara ait fikri mülkiyet hakları hangi hukuki müeyyideler esasına göre ve nasıl korunacaktır? Görüleceği üzere, Metaverse'ün hukuki altyapısı bugün için henüz bir netliğe kavuşmamıştır. Hukukun olmadığı bir düzende, dünya geneline şamil olacak bir yapılanma uluslararası sistemdeki çatışma ve çözümsüzlükleri körükleyebilir.

Bir diğer belirsizlik ise Metaverse içerisinde devletlerin egemenlik haklarını nasıl uygulayacakları üzerinedir. Devletler yabancı ülkelerde büyükelçilikler kurduklarında, uluslararası anlaşmalar, ev sahibi ülkenin hükümetinin müdahalesine karşı onlara belirli korumalar verilmesini sağlamaktadır. Bu anlaşmalar, ulusal hükümetlerin kendi topraklarına erişim üzerinde meşru olarak uyguladıkları denetime dayanır. Ev sahibi devlet, bu yetkiyi keyfi olarak kullanmamayı taahhüt eder. Diğer bir deyişle, diplomasi sisteminin temelinde; devletlerin kendi toprakları üzerinde bireylerin ve kuruluşların nasıl davranıp davranamayacaklarını düzenleyen yasalar üzerinde egemenlik ilkesi esastır. Bu egemenlik, devletlere, kendilerinin ve vatandaşlarının hangi kişi ve kuruluşlarla işlem yapabileceğine, etkileşimde bulunabileceğine ve diplomatik ilişkiler kurabileceğine karar verme yetkisi vermektedir.

Bu yasal çerçevenin Metaverse ile ilişkisi, NFT'lerin yeni bir dijital mülkiyet modeli olduğu temel görüşüne dayanmaktadır. Yani aynı bir ulus-devletin kendi toprakları üzerindeki erişimi denetlemesi gibi blok zinciri adresi içindeki NFT'lerin yer aldığı özel anahtar üzerindeki kontrol yetkisi olarak değerlendirilmektedir. Bir NFT bir satıcıdan bir alıcıya aktarıldığında, alıcı satın almış olduğu dijital mülkiyeti kendi özel anahtarına dahil ederek erişim sağlar. Bu yaklaşımı Metaverse üzerinde dijital mülkiyetlere erişimi kontrol etmek için özel anahtar kullanan bir devlete uygulayalım. Bu durum, bir devletin düşman bir devlete karşı fiziksel güç kullanma konusundaki mutlak gücüyle aynı şey değildir. Ancak ev sahibi devletin, yabancı bir elçiliğin diplomatik mülkiyet hakları ve anlaşmalar yoluyla edindiği devredilmiş, bağımlı yetkilerini denetleme gücünden farklı bir durumu arz etmemektedir.

Metaverse'ün belirsiz geleceğine dair devletlerin alması gereken önlemler birkaç adımda sıralanabilir. Öncelikle Singapur'un gerçekleştirdiği gibi Cumhurbaşkanlığına bağlı "Stratejik Gelecek(ler) Merkezi (Centre of Strategic Futures)" adında birimlerin kurulması elzemdir. Bu sayede devletler, Metaverse gibi teknolojik gelişmelerin yakın, orta ve uzun vadede doğurabileceği riskleri ve fırsatları sistematik olarak izleyebilme imkanına kavuşacakları gibi gerekli stratejiler geliştirerek risk ve fırsatları göğüsleyebileceklerdir. Ayrıca Üniversite ve özel sektörden uzmanların yer aldığı, Metaverse ve teknolojik gelişimleri öngörme hedefi olan ufuk çalıştayları düzenlenebilir. Ancak en önemlisi devletlerin bir araya gelerek önleyici ve kural koyucu düzenlemeler geliştirmesidir. Zira Metaverse'de ilerleyen dönemlerde ortaya çıkması muhtemel sorunların çözümü ancak önceden koyulacak düzenleyici kararlar ile mümkün olacaktır.

Devletlerin Metaverse'ü meşru bir zemin olarak kabul edip bu platform üzerinde yer alarak birbirlerini diplomatik olarak tanımaları dijital bir "Vestfalya Antlaşması" olarak kabul edilebilir. 1648 yılında imza edilen Vestfalya Antlaşması ile günümüz uluslararası sisteminin temelini oluşturan ulus-devlet anlayışı doğmuştur. Nihayetinde Vestfalya Antlaşması'yla hayat bulan bahse konu anlayış, bir devletlerin kendi topraklarında egemen yetkisine sahip olduğunun karşılıklı olarak tanınması ilkesine dayanmaktadır. Bu bağlamda da Metaverse içerisinde satılan sanal arsalar zemininde devletlerin kendi coğrafi sınırlarını belirlemesi ve bu çerçevede egemenliklerini tesis etmeleri mevzu bahis olacaktır.

Yukarıdaki satırlarda da vurgulandığı üzere şu an dünya genelinde tek bir Metaverse evreni bulunmamaktadır. Öyle ki, Decentraland, Sandbox, Somnium Space ve SuperWorld gibi Metaverse evrenleri üzerinden sanal arsalar, NFT'ler alıcı bulmaktadır. Zira şu an Metaverse evrenleri arasında öne çıkmış olan Decentraland'de Kanadalı bir firma 2.5 Milyon ABD Doları karşılığında arsa satın almış ve genel müdürlüğünü bahse konu sanal arsa üzerine inşa edeceğini ilan etmiştir. Tüm bu Metaverse'lerin tek bir küresel Metaverse'de birleştirilmesi, birçok teknoloji şirketi, içerik üreticisi ve ülke arasında iş birlikleri ve anlaşmalar gerektirecek uzun ve zorlu bir süreci kapsayacaktır. Eğer bu durum tamamen şirketler veya 1-2 ülke özelinde kalacak olursa tekelleşme kaçınılmaz olacaktır. Bu bağlamda Metaverse'ün ilk emekle dönemlerinde devlet başkanlarının ve uluslararası örgütlerin sürece dahil olması büyük önem arz etmektedir. Nitekim bölgesel entegrasyonlar (Avrupa Birliği ve ASEAN gibi), uluslararası örgütlerin (NATO, BM gibi) kendi bütünleşmeleri temelinde Metaverse'lerini inşa etmeleri önemli bir adım olacaktır.

Metaverse Diplomasisi ve Türkiye

Geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Metaverse için hazırlığa başlanması talimatı önemli bir adımdır. Bu bağlamda Türkiye, büyük devlet olmanın gereği olarak dijital evrende de dış politika stratejileri geliştirecektir. Yukarıdaki satırlarda vurgulandığı üzere Metaverse'ün sağlıklı işletilebilmesinde, tekelleşmeden ziyade bölgesel entegrasyonlar zemininde inşa edilecek Metaverse evrenleri ilerleyen dönemde değer kazanacaktır. Geçtiğimiz yıl Sayın Cumhurbaşkanımızın girişimleriyle uluslararası örgüt yapısına kavuşan Türk Devletleri Teşkilatı, Türk Dünyası 2040 Vizyonuna eş değer şekilde uluslararası sistem içerisinde her geçen gün etkinliği artan bir yapı arz etmektedir.

İşte bu bağlamda, Türkiye'nin liderliğinde Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin yer alacağı "Turkicverse" inşa edilebilir. İlk etapta bu yapı içerisine üye devletlerin başkentlerinin entegre edilmesiyle coğrafya kaynaklı uzaklık ortadan kaldırılacağı gibi iş gücü ve sermayenin serbest dolaşımı da Turkicverse üzerinden mümkün hale gelecektir. Ayrıca Turkicverse içerisinde açılacak Üniversite kampüsleriyle geçtiğimiz yıllarda temellenen, Orhun Öğrenci Değişim Programı daha etkin bir şekilde yürütülebilir. Turkicverse üzerinden üye ülkeler arasında ortak ar-ge çalışmaları, sanayi iş birlikleri, akademik etkinlikler ve teknolojik ufuk çalıştayları fiziksel uzaklığın olmadığı bir sanal düzlemde kolaylıkla gerçekleşebilir. Başta Türkiye olmak üzere diğer Türk Devletleri Teşkilatı üyesi devletler, tarihten gelen kültürel zenginliğe sahiptirler. Türk Dünyasına ait kültürel diplomasi faaliyetleri TÜRKSOY başta olmak üzere Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı ve TÜRKPA kurumları marifetiyle başarılı bir şekilde yürütülmektedir. Bu bağlamda, diğer Metaverse evrenlerine açılacak ortak büyükelçilikler ile Teşkilatın kültürel diplomasinin ve olumlu imajın ihracı sayesinde Turkicverse, diğer Metaverse evrenleri içerisinde çekim merkezi haline gelebilir. Nihayetinde bu adım Metaverse'ün geleceğine dair belirsizliklerden ülkemizi ve diğer Türk devletlerini koruyacağı gibi ilerleyen yıllarda dijital uluslararası sistemde söz sahibi olmak için de önemli bir hamle olacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA