Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERGÜN YILDIRIM

Darbelerle yüzleşme, milletin muhasaradan kurtuluşudur

İki gün önce eşzamanlı olarak 31 noktada başlatılan ve 28 kişinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan operasyonlarla, uzun süredir gerçekleşmesi beklenen 28 Şubat darbesinin soruşturulmasına başlandı. Önümüzdeki günlerde başka operasyon ve tutuklamalarla derinleşmesi beklenen yargılama süreci, Türkiye'nin demokratikleşme sürecine ilişkin önemli anlamlar taşımaktadır.
Türkiye, yeni bir Türkiye olmaya ve eski Türkiye'yi tasfiye etmeye doğru sonuna kadar kararlı bir siyasal tutum içindedir. Demokratikleşme perspektifi, bu yeni Türkiye siyasal iradesinin ana eksenini oluşturmaktadır. 2008'de başlayan Ergenekon soruşturması, ardından gerçekleşen referandum (12 Eylül 2010), faili meçhul cinayetleri ortaya çıkarma, 12 Eylül ile ilgili soruşturma ve son olarak 28 Şubat darbesiyle yüzleşme... Bütün bu girişimler siyasal bir mücadelenin demokratik iradesini ve Türkiye'nin yenilenmesini anlatmaktadır.
Her on yılda bir gerçekleştirdikleri darbelerle, Türkiye'nin değişim dinamiğini törpüleyen elitler, son birkaç yıldır, yargı önünde hesap veriyor. Darbeci geleneğin, "rejim", "düşmanlar", "hainler" gibi bir siyasal dil ile ürettikleri söylemler, bu söylemin oluşturduğu bürokratik oligarşi ve bunlara yaslanarak oluşan derin devlet aygıtı, Türkiye toplumunu hep bir muhasara altında tutmuştur. Kapalı toplum tarzını üreten ve süreklileştiren bu darbeci siyasal düzen, insanları, grupları, ideolojileri ve dinsel görüşleri dar bir cendere içinde tutmuştur. Bu nedenle toplum açılarak serpilememiş, üretkenliği körleşmiş, özgürlük talepleri bastırılmıştır.
AK Parti, ikinci dönem iktidarından sonra yeni Türkiye'nin demokrasi ve refah taleplerini siyasal düzenin içine taşıyarak darbecilerle yüzleşme cesaretini ortaya koymaktadır. Darbelerle yüzleşme süreci derinleştikçe, toplumsal barış ve siyasi istikrar da güçlenmektedir. 28 Şubat darbesine yönelik soruşturma süreci de bu bağlam içinde anlamlandırılmalıdır.

28 Şubat'ın karnesi
Bugünlerde süren operasyonların anlam dünyasını çözmek için bellekleri tazelemekte yarar var. 28 Şubat Darbesi, post-modern şartların medya, kültür ve akademik imkânlarından yararlanarak hareket ettiği için, önceki darbeler gibi şiddeti fiziksel anlamda kullanma ihtiyacını duymamıştır. Bu nedenle sadece tankların yürütülmesiyle yetinilmiştir. Öte yandan büyük bir medya ordusu, akademisyenler çevresi, yargı mensupları bu darbeci girişimin yanında yer alarak onu desteklemek zorunda ya da gönüllülüğünde olmuştur. Son darbe, yine hükümeti zorla yerinden etmiş, başbakanın istifa etmesi için baskı kurmuş ve yerine demokratik usullere uygun yeni başbakan olarak Çiller'in atanmaması için her çeşit şantaj ve baskı yoluna başvurmuştur.
Batı Çalışma Grubu kurularak, toplumsal kurumları, kesimleri ve çevreleri fişleme yoluna gidilmiştir. Binlerce akademisyen, bürokrat, iş adamı, öğrenci vs. tehdit olarak algılanarak fişlenmiştir. Toplum kriminalize bir algı dünyası içine yerleştirilerek, darbeciler açısından üzerinde savaş yapılabilecek bir nesneye çevrilmiştir. Başka bir ifadeyle, insanlar, meslekler, ideolojiler, fikirler, mezhepler, inanışlar vs. "tehlikeli" olarak damgalanarak dışlanma, tutuklanma, gözdağı verme vs. operasyonlarına açık hale getirilmiştir.
28 Şubat darbesi dindarları hedef almıştır. İmam Hatipliler, başörtülüler, milli görüşlüler, nurcular, vs. gibi onlarca toplumsal kesim büyük bir baskı ve yıldırma kampanyası ile yüz yüze kalmıştır. Başörtüsü, hiçbir yasal gerekçesi yok iken yasaklanmış; İmam Hatip Liselerinin orta kısmı kapanmış, mezunlarının üniversiteye girişleri zorlaştırılmış; eşi başörtülü olan akademisyenler hem fişlenmiş hem de kariyerleri zedelenmiştir. Dindarlara yönelen bu baskı aygıtlarının dalgası gittikçe genişlemiştir. Hatta sadece oruç tutanlar ve başka bir dinsel görünürlük ve ibadet içinde olmayanlar bile üniversitelerde fişlenmiştir.
İki gün önce başlayan soruşturmalarla bu süreç yargıya intikal ettiriliyor. Darbeye ortam oluşturmaya yönelik faaliyetlerin yargılanmasından sonra, Türkiye, iki hafta önce başlayan 12 Eylül davası ve iki gün önce başlayan 28 Şubat soruşturmasıyla demokrasisini tahkim ediyor. Yeni Türkiye, cesaretli adımlarla geleceğe koşuyor. Baskı aygıtlarını üretenler ve bunlarla Türkiye insanlarını muhasara altına alanlar, mahkemelerde hesap vermekle, aslında millete hesap veriyorlar. Darbecilerle yüzleştikçe, toplumsal kalkınma ve özgürlük bir birini tetikleyen yapılar olarak yeni Türkiye'nin büyümesini sağlıyor. Yeni Türkiye'yi bloke eden yapılar, örgütler, çeteler ve kumpaslar bir bir yıkılıyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA