31 Mart 2024 yerel seçimlerine kısa bir süre kaldı. Partiler seçim kampanyalarını büyük bir hızla yürütüyor. AK Parti'nin kurulduğu dönemden beri süregelen bir kampanya modeli var. Aslında AK Parti'nin tüm seçim kampanyalarının merkezinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bulunuyor. Erdoğan, geçmişten bu yana tüm seçimlerde pek çok yerde yaptığı miting aracılığıyla kampanyanın yükünü büyük ölçüde kendi omzuna alıyor. Bunun yanında, sürecin her aşamasında profesyonel çalışmalar yürütülüyor. Genel merkez tarafından belirlenen konsepte tüm teşkilatların ve adayların uyması sağlanıyor. Ancak bu durum, elbette adayların yerel dokuya göre farklı ve özgün kampanyalar yürütmesini de engellemiyor. Bu bakımdan belirli bölgelerde bazı konuların öne çıkarılması veya farklı hassasiyetlerin göz önünde bulundurulması gayet doğal.
Partinin geçmişten itibaren kazandığı yerlerde denenmiş ve başarılı olmuş modeller var. Bunların güncellenmiş versiyonlarını uygulamaya almak bile seçimlerde başarılı sonuç elde etmek için yeterli görülebilir. Ancak bu seçimlerde AK Parti'nin daha önce kazanamadığı yerlere özel bir ilgi gösterdiği fark ediliyor. Sahil şeridindeki bölgeler başta olmak üzere daha önce AK Parti tarafından yönetilmeyen yerlerde kazanılan zaferlerin ayrı bir anlamının olacağı muhakkak. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu bölgelerden umudunu asla kesmediği ve hatta tam tersine AK Parti'nin kazanamadığı yerlerin üstünde daha fazla durduğu görülüyor. Bazı yerlerde yürütülen seçim kampanyaları ise ayrı bir ilgi çekiyor.
AK Parti adına en renkli kampanyalardan birini Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ yürütüyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Dağ, özellikle AK Parti'ye daha önce hiç oy vermeyen seçmenlere ulaşmak amacında. Bu hedefin aslında gayet mantıklı bir dayanağı var. Dağ'a seçimleri kazanmak için yalnızca Cumhur İttifakı oylarını alması yetmiyor. Bunlara CHP'den gelecekler de dahil olmak üzere yeni oylar eklemesi gerekiyor. Bu nedenle Dağ, gençler başta olmak üzere tüm toplumsal kesimlere ulaşmayı hedefliyor. Dağ'ın kampanyasında kullanılan dilin kuşatıcılığı kadar teknolojinin imkanlarından geniş şekilde yararlanılması dikkat çekiyor. İzmir'de ortaya çıkacak seçim sonucunun, söz konusu kampanya süreci nedeniyle, Türk siyasetinde Dağ'ın kazanıp kazanmamasının üzerinde bir etki doğuracağı kolayca tahmin edilebilir.
Bir diğer farklı kampanya konseptini de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Nebi Hatipoğlu izliyor. Eskişehir, AK Parti'nin daha önce büyükşehir belediyesini kazanamadığı bir il. 1999'dan beri şehri yöneten Yılmaz Büyükerşen, bu kez partisi tarafından aday gösterilmedi, ancak yerine belediyenin genel sekreteri Ayşe Ünlüce'yi aday çıkarmayı başardı. Cumhur İttifakının adayı ise İyi Parti'den milletvekili seçildikten sonra AK Parti'ye geçen Nebi Hatipoğlu oldu. Hatipoğlu, siyasî önyargıları yıkmayı ve tüm toplumsal kesimlere ulaşmayı hedefleyen bir kampanya süreci yürütüyor. Gelen soru ve eleştirileri, soğukkanlılıkla ve nezaketle karşılıyor. Hatipoğlu'nun iş adamlığının verdiği tecrübeyle Eskişehir'in uzunca yıllar boyunca kronikleşen sorunlarının çözümü için doğru adres olduğu düşüncesi toplumda her geçen gün daha fazla yayılıyor. Bu bakımdan Hatipoğlu'nun seçimleri kazanması hiç de sürpriz olmayacak.
Sıra dışı kampanyaların ilçe düzeyindeki bir örneğini ise AK Parti Marmaris adayı Serkan Yazıcı yürütüyor. Yazıcı'yı, kamuoyu daha çok 15 Temmuz darbe girişiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konakladığı otelin sahibi ve olay gecesi en yakınındaki kişi olması hasebiyle tanıyor. Turizmciliğinin yanı sıra Türkiye ralli şampiyonu olan ve müzikle ilgilenen Yazıcı, oldukça farklı bir kampanya süreci yürütüyor. Yazıcı'nın farklı etkinliklerle özellikle gençlere ve kadınlara ulaşmayı hedeflediği görülüyor. Marmaris'teki genel eğilim, Türkiye'nin Ege sahil şeridindeki diğer yerlerden çok farklı değil. Bu nedenle Yazıcı, bir taraftan "on iki ay turizm" gibi somut hedeflerle seçmenlerin karşısına çıkarken diğer taraftan farklı yaşam biçimlerine saygı üzerinde duruyor. Yirmi yıldan fazla süredir iktidarda bulunan bir partinin adayının hâlâ kimsenin yaşam tarzına müdahale edilmeyeceği üzerinde durması Türkiye'ye özel bir durum. Zira muhalefet, gerçeklerden çok algılarla kendi seçmen kitlesinin tercihlerini şekillendirmeyi sürdürüyor. Yazıcı ise samimi, doğal ve sıcak tavrıyla, çok kişinin kabul ettiği, kendisinin Marmaris için en doğru isim olduğu gerçeğinin oy verme tercihine dönüşmesi için gayret ediyor. AK Parti'nin Serkan Yazıcı'yla Marmaris'i kazanmaya oldukça yakın olduğu görülüyor.
AK Partili adaylarının izledikleri bu kampanya sürecinin belediye başkanlığını kazanmalarına yetip yetmeyeceğini şimdiden bilmek mümkün değil. Ancak izlenen bu yöntemin aslında yerel düzeydeki tercihlerden ibaret olmadığını anlamak gerekiyor. Farklı gibi görünen bu kampanyalar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın siyasî anlayışının göstergelerinden biri. AK Parti, kurulduğu ilk günden itibaren Türkiye'deki tüm toplumsal kesimlere, en doğru mesajlarla ulaşmayı hedefliyor. Partinin dinamizmi sağlayan en önemli unsurlardan biri, herkesi kazanmak için sürekli mücadele etmeye dayanan bu yaklaşım. CHP'nin aksine AK Parti, belirli bir kesimin kendisine her ne şart altında olursa olsun oy verme garantisinin olduğu düşüncesinden hareket etmiyor. Bu durum, siyasî söylemin toplumsal hassasiyetleri sürekli gözetmesi sonucunu doğuruyor. Ayrıca icraat konusunda da toplumun rızasına önem veriliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yerel düzeyde yaptığı mitingleri bir de bu yönüyle değerlendirmek gerekiyor. Erdoğan, tüm toplumsal kesimlere mesajlarını doğrudan vermek ve onları ikna etmek amacında. Bu durumun toplumda bir sahicilik anlayışı doğurduğu aşikâr. Einstein, "önyargıları parçalamak, atomu parçalamaktan daha zordur" demişti. Erdoğan, en baştan itibaren kendisini ve partisini doğru anlatmak için önyargıları parçalamak konusundaki amansız mücadelesini sürdürmekten asla vazgeçmiyor.
