Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ABDULLAH AYDOĞAN KALABALIK

Mısır'da yeni dönemin ayak sesleri

Demokrasiyi koruma cuması olarak isimlendirilen, 18 Kasım 2011'de 41 siyasi parti ve değişim örgütü tarafından Tahrir Meydanı'nda organize edilen mitingin ardından Mısır'da beklenmedik gelişmeler yaşandı.
Bir grup göstericinin Meydan'a çadırlar kurup oturma eylemi başlatmasının ardından, Mısır polisi Mübarek döneminden kalma sert ve acımasız metotlarla eylemcilere müdahale edince, ülkede seçim arifesinde gerginlik ve arbede tekrar başladı.
Cumartesi günü polisin eylemcileri Tahrir Meydanı'ndan çıkarma şekli, özellikle de öldürülen bir göstericinin cesedinin çöplerin içine doğru sürüklenmesi ve bir bayanın saçlarından tutulup sürüklenmesi büyük bir tepki topladı ve devrimciler tekrar Tahrir Meydanı'na akın etti.

Gösterilere yaklaşım

Hükümet tarafından yapılan açıklamada olaylar; 'Devlet ve devrim için tehlikeli gelişmeler' olarak yorumlandı. Seçimlerden zaferle çıkması beklenen Müslüman Kardeşler'in partisi 'Hürriyet ve Adalet' yöneticileri ise gelişmeleri, seçim sürecini engelleme girişimi olarak yorumlayarak, taraftarlarını eylemlere katılmamaya çağırdı.
Hürriyet ve Adalet Partisi Müsteşarı Muhammed Ebu Bereke, ülkedeki İslami Hareketlerin (İhvan ve Selefiler) katılımıyla 18 Kasım Cuma günü gerçekleştirilen 'Demokrasiyi koruma' mitingi ile sonrasında yaşanan olayları bir birinden ayırmak gerektiğine işaret ederek, yaşananların seçim sürecini engelleme girişimi olduğuna dikkat çekti.
Cemaatül İslamiye tarafından kurulan Bina ve Kalkınma Partisi resmi sözcüsü Safvet Abdulğani de aynı kanaatteydi. Abdulğani seçim öncesinde ülkede yaşananları, demokrasiye geçişi baltalamak için sahneye konulan bir 'provokasyon' olarak değerlendirdi.
Aslında Askeri Konsey, ülkede seçim öncesinde yaşanabilecek kargaşayı ortadan kaldırmak için Tahrir Meydanı'nın ivedilikle boşaltılmasını hedeflemişti. Ordu bu şekilde hem seçimleri ilan edilen tarihte gerçekleştirecek, hem de 2012 sonuna kadar yönetimi sivillere teslim etmeyecekti. Ancak sert müdahale geri tepti. Eylemler askeri vesayete karşı çıkma ve devrimin kazanımlarını garanti altına alma girişimine dönüştü.
Tahrir Meydanı'ndaki eylemciler, 25 Ocak Devrimi'ni ateşleyen '6 Nisan', 'Kifaye' ve El Baradey tarafından kurulan 'Milli Değişim Hareketi'ne bağlı liberal, milliyetçi (Nasiri), solcu ve devrimci gençlerden oluşuyordu.
Meydandaki grupların belirli bir hedefi olmadığı gibi, ciddi bir emir-komuta ve organizasyon sorunlarının da olduğu gözleniyordu. Bu grupların seçimi provoke etmek isteyenlerin maşası haline gelebileceklerinden endişe edilmekteydi. Çünkü Muhammed el Baradey, devrimden sonra en az iki yıl geçiş süreci yaşanması gerektiğini söylüyor, bu sürede devrimden sonra kurulan siyasi partilerin propaganda yapma ve kendilerini halka tanıtma imkânı bulacaklarını belirtiyordu.
Bazı uzmanlara göre, Ortadoğu'da emelleri olan dış güçler, Mısır'da hayal kırıklığına uğradı. Devrim sürecinin Libya ve Suriye'de olduğu gibi uzun sürmesi ve Arap ülkelerinin abisi durumundaki Mısır'da ciddi bir kargaşa ve anarşi ortamının yaşanması hedefleniyordu. Şimdi ise El Baradey gibi dış destekli figürler demokratik süreci engellemek için kullanılıyor.
Olaylara bu pencereden bakan gözlemcilere göre, Mısır'da demokrasiye geçiş süreci, vatanına hizmet ettiğini sanan, ancak başka güçler tarafından farklı emeller için kullanılan samimi gençlerin eliyle engellenmek istendi.
Müslüman Kardeşler, Yüksek Askeri Konsey'in ülkeyi yönettiği son dokuz ayda generaller ile ilişkilerini cemaatin çıkarları doğrultusunda belirledi. 25 Ocak Devrimi'nin ardından ülkede ortaya çıkan otorite boşluğundan beslenen kargaşa ortamında askere destek veren İhvan, devrimden sonraki ilk 5 aylık dönemde ülkede istikrar ortamının tekrar yaşanması için Yüksek Askeri Konsey'e yakın durmayı tercih etti.
Ancak, 'Kardeşler' özellikle de Dr. Ali Silmi tarafından hazırlanan, askere geniş yetkiler veren 'Anayasa üstü prensipler' konusunda generallerle anlaşmazlığa düştü. Askeri otoriteye karşı yapılan 18 Kasım 'Demokrasiyi koruma cuması'nı destekledi.
19 Kasım 2011'de başlayan son olaylara ise destek vermeyen tek siyasi hareket Müslüman Kardeşler'di. Ayrıca seçimlerden üç gün önce gerçekleştirilen 'Son fırsat cuması' milyonluk mitingine ise katılmadı.

Seçim sonrası yeni dönem
Ülkede seçim öncesinde yaşanan bütün olumsuzluklara ve çatışma ortamına rağmen, parlamento seçimlerinin ilk ayağı 28-29 Kasım 2011'de başarıyla gerçekleştirildi. Kahire, İskenderiye, Port Said, Dumyat, Kafr eş Şeyh, Feyyum, Asyot, Luksor, Kızıldeniz vilayetlerinde 17.5 milyon seçmen 3307 seçim bölgesinde oy kullandı. Mısır dışında yaşayan 355 bin seçmen ise 163 ülkede sandık başına gitti. Katılım yüzde 70 civarındaydı.
'Mısır için Demokratik ittifak' çerçevesinde 11 farklı parti ile oluşturduğu blok çerçevesinde seçimlere katılan Müslüman Kardeşler'in partisi Hürriyet ve Adalet, resmi olmayan sonuçlara göre oyların yüzde 38'ini aldı. Selefiler yüzde 30 ile ikinci sırada yer alırken, liberal, solcu ve laik 14 farklı partilerden oluşan 'Mısır Bloku'nun ise yüzde 15 oy alarak üçüncü sıraya yerleşmesi bekleniyor. İkinci sırada yer alması beklenen Vefd Partisi dördüncü sıraya yerleşmesi en dikkat çekici gelişmeydi. Vefd'in beklenen oyu alamamasının sebebinin, Mübarek yandaşı bazı şahısları aday göstermesi olduğu tahmin ediliyor.
Seçimlerin bir diğer sürprizi Selefi hareketlerin aldığı oy oranıydı. Selefiler'in ikinci sırada yer alacağına ihtimal verilmiyordu. Selefilerin oy oranını arttırmasında iki unsurun etkili olduğu tahmin ediliyor. Son olaylarda Tahrir Meydanı'ndaki göstericilere verdikleri destek ve Kilise'nin Mısır Bloku'nu açıktan desteklemesine halkın tepkisi.
Parlamento seçimlerinin birinci ayağında ilk iki sıraya İslami partiler yerleşeceğe benziyor. Seçim süreci sonunda hiçbir partinin tek başına hükümet kuracak çoğunluğu sağlayamayacağı tahmin ediliyor. Hürriyet ve Adalet Partisi ile Vefd Partisi'nin koalisyon hükümeti kurması bekleniyor. Müslüman Kardeşler'in Selefiler ile parlamento içinde iş birliğine gitme ihtimalinin ise ülke dengeleri nedeniyle zayıf olduğu söyleniyor.
Yüksek Askeri Konsey'in, yeni cumhurbaşkanının görevine başlayacağı 30 Haziran 2012'ye kadar, yeni parlamentoya hükümet kurma görevi vermeyeceği tahmin ediliyor. Eylemcilerin ise seçimlerden sonra ülkede başlayan yeni dönemde de Tahrir'i işgale devam edeceği tahmin ediliyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA