Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YUNUS ŞAHBAZ

Muhalefetin Adaylık Bilmecesi

2023 seçimlerine bir yıldan az bir süre kaldı ancak muhalefet kanadında henüz çok az şey netleşmiş durumda. Yapılan 6'lı masa toplantılarında somut olarak sadece güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş vaat edilmektedir. Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisinin öne çıkarılmasının temelde iki sebebinden söz edilebilir. Bunlardan birincisi bu önerinin muhalefeti bir araya getiren partilerin nerdeyse tek müşterek noktası olmasıdır. İktisadî, kültürel sorunlara bakış açıları ve kimlik siyaseti karşısındaki konumları gibi hassas meselelerde bu partilerin hemen hepsinin farklı bir gündemi ve ajandası var. Güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisinin bir diğer kullanışlı yanı da aday tartışmasını ötelemeye imkân sunmasıdır. Zira aday belirleme sürecinin muhalefetin en çetrefilli gündemi olduğu dolaylı yollardan ama kıyasıya devam eden adaylık mücadelesinden de anlaşılmaktadır. Bu yüzden muhalefet bileşenleri adaylık tartışmasını son ana kadar erteleme stratejisiyle hareket etmektedir.

Oyalama Stratejisi

Muhalefetin bu öteleme ve bir anlamda güçlendirilmiş parlamenter sistem vaadiyle oyalama stratejisinin temel bir handikabından söz edilebilir. Zira halk kitlelerinin sorunları ve beklentileri arasında hükümet şekli ya da iktidarın mahiyetinin öncelikli bir yer işgal ettiğini söylemek mümkün değildir. Kaldı ki, muhalefet kanadının adaylık tartışmasını da çok fazla ertelediği söylenemez. Mevcut sistemde her şeyden önce icracı bir Cumhurbaşkanının işbaşına geleceği gerçeğinden hareketle aslında bütün gündemin aday üzerinde yoğunlaştığını görüyoruz. Açıktan bir tartışma ve belirlenmiş bir isim olmasa da özellikle muhtelif potansiyel adayların dolaylı ama çetin bir mücadele içine girdikleri söylenebilir. Şüphesiz bunların mevcut durumda en fazla öne çıkan ismi Kemal Kılıçdaroğlu.

Kemal Bey aday olmak istediğini her fırsatta deklare ettiği gibi kendisine rakip olabilecek potansiyel adayların da geriye gitmesine vesile olmaktadır. Zira Ekrem İmamoğlu'nun yapmış olduğu hatalarda ve sonrasında durumu kurtarmaya dönük çabalarında parti merkezinden hemen hiç destek al(a)madığı artık bir vakıa haline gelmiştir. Hatta bu kapsamda CHP içinde de 2023 seçimleri sonrasına dönük hesapların yapıldığına dair iddialar mevcut. Partinin önde gelen isimleri, Kemal Bey dışında hemen hiçbir isme en küçük bir açık kapı bırakmamaktadır. CHP sözcüsü Faik Öztrak'ın Ekrem İmamoğlu'nun yabancı basına verdiği Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2023'te tekrar seçilmesi halinde görevden alınabileceği şeklindeki beyanına verdiği cevap parti merkezinin bu tutumunun en açık ifadesi olmuştur.

Öte yandan İYİ Parti'nin de dolaylı yollardan adaylık mücadelesine atıldığını söyleyebiliriz. Genel Başkan Meral Akşener her ne kadar "Ben Başbakan olacağım" dese de, İmamoğlu gibi sağ seçmenden oy alabilecek adayların gözden düşmesi ve fakat Kemal Kılıçdaroğlu gibi olası adayların da seçileceğine dair kanaatlerin oluşmamasıyla birlikte Akşener ismi Cumhurbaşkanlığı için gündeme getirilmektedir. Son dönemlerdeki anketlerde İYİ Parti'nin oylarının yüzde 20'lerde gösterilmesinin altında da böyle bir niyetin olduğu iddia edilmektedir. Şayet Kemal Bey'in 'kazanacak aday' profiline uygun olacağına dair kuvvetli emareler olmazsa başta Meral Akşener olmak üzere sağdan ve milliyetçi tabandan oy alabilecek isimlerin her zaman devrede kalacağını söylemek mümkün.

Selahattin Demirtaş'ın Çabaları

Son dönemlerde muhalefet açısından adaylık tartışmasının yönünü değiştirmeye dönük bir girişim de Selahattin Demirtaş'tan gelmektedir. Demirtaş'ın son günlerde sıklaşan beyan ve yazılarında HDP'nin Türkiyelileşmesini ve "Türkiye açılımı" yapmasını istediği, hatta ama'lı, fakat'lı cümlelerle da olsa "PKK'nın silah bırakmasını isterim" deme noktasına geldiği görülmektedir. Demirtaş'ın bu çıkışlarının amacı HDP'yi cumhurbaşkanlığı adaylığı denklemine sokmaya çalışmaktır. Ancak bu şekilde, doğrudan Türkiye toplumuna ve muhalefet partilerine seslenme gereği duyması, Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu gibi HDP'nin nispeten daha kolay destek vereceği isimlerin şansının azaldığını düşünmesinden kaynaklıyor olabilir. Zira sağ ve milliyetçi tabandan gelen bir ismin Cumhurbaşkanı adayı olması onun HDP'yle hassas bir ilişki geliştirmesini icbar edecektir. Demirtaş bu türden söylemleriyle hem böyle bir adaya HDP'yle de oturup pazarlık yapabileceğini ima etmekte hem de aksi durumda, kat'i bir tutumla HDP'nin yok sayılması durumunda kendisi başta olmak üzere HDP'nin kendi adayını çıkarabileceği mesajını vermektedir. Dolayısıyla HDP ile zıtlaşmak yerine uzlaşma kanalları ve uzlaşma dili geliştirmek misyonunu Demirtaş son dönemde üzerine almış görünmektedir.

Ancak bu türden ince hesapların seçmende karşılık bulup bulamayacağının son derece kuşkulu olduğunu söylemek gerek. Selahattin Demirtaş kamuoyunun tanımadığı bir isim değil; bugüne kadar da HDP eş başkanlığı dahil birçok kritik görevde bulunmasına rağmen ne HDP'nin Türkiyelileşmesi için ne de PKK'nın boyunduruğundan kurtularak Türkiye siyasetinde aktif bir rol alması için bir gayret gösterdi. Son günlerde yaptığı açıklamalar çok büyük oranda cumhurbaşkanı adaylığı sürecine yönelik olup muhalefet partilerini etkilemeye çalışmaktadır. Ancak adaylık denkleminin içinde tutulsun ya da tutulmasın, ister doğrudan ister dolaylı olarak sürece dahil edilsin her halükarda HDP muhalefetin yüzleşmek ve müspet ya da menfi bir tutum geliştirmek zorunda kalacağı hassasiyet noktası olmaya devam edecektir.

Son olarak şunu söylemek mümkün; Cumhurbaşkanı adaylığı öncelikli olarak gündemde yokmuş ve adaylık tartışması yapılmıyormuş gibi davranılsa da muhalefet tüm bileşenleriyle hararetli bir adaylık tartışması yapmaktadır. Bunun da örtülü ve dolaylı bir şekilde yapılması açık ve aleni yapılmasından daha fazla muhalefete ve hatta Türkiye siyasetine zarar vermektedir. Dolayısıyla adeta bir bilmeceye dönüşen adaylık yarışında, kapalı kapılar ardında, siyasî ve kariyerist emeller uğruna hesapların yapıldığı izlenimi oluşmaktadır. Bu hesaplarda Türkiye'nin ve Türk halkının gündemi ve öncelikleri ise çoğunlukla ancak talî bir şekilde kendine yer bulabilmektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA