Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Uzaktaki azizlik

Dünya ekonomisine ilişkin haberleri dikkatle izliyor musunuz?
Sanmam. Çok uzak ve çok karışık konu, değil mi?
Aslında değil. Tersine, cebiniz kadar yakın.
Kart ya da banka borcunuz mu var? Alacaklısınız da parayı tahsil mi edemiyorsunuz? İşsiz misiniz? İştesiniz de çıkarılmaktan mı korkuyorsunuz? Maaşınız yetmiyor mu? Satışları daralan bir işadamı mısınız? Hiç parasal derdiniz olmadığı halde, servetinizi erimekten koruyamama kaygısı uykunuzu mu kaçırmakta?
Dünyanın öbür ucunda yaşanan basit bir ekonomi olayı bunların hepsini doğrudan etkileyebiliyor.
Yakından!
Çoğu vurgun sınıfına giren "sorunlar" karışık da değil. Dalavereler gargaraya getirildiği için öyle görünüyorlar.
Bakın, Obama finans devlerine meydan okudu, "Kaşınıyorsanız kavgaya varım" diye. Borsalar eşekten düşmüş karpuza döndü. Wall Street sürekli panikte.
Ne oluyor?
Bilmemiz, anlamamız gerek.

***

Kâr rekorları kırdıkları halde, kendi şubeleri arasında klavye tıklamasıyla aktarma yaparken yüklü ücret almalarına ya da ATM ekranında bakiye bildirirken para istemelerine bakarak bizim bankaların açgözlülüğüne içerliyordum. Koca koca Amerikan bankalarının yediği herzeleri gördükçe bizimkilerin onlara kıyasla zemzem suyuyla yıkanmış olduğunu fark ettim.
O ülkenin orta sınıfı dahil, yüz milyonlarca insanı vahim ölçüde yoksullaştıran, bir o kadarını da işsiz bırakan krizi ne tetikledi, biliyor musunuz? Çok kaba hatlı, "kör kör parmağım gözüne" bir katakulli.
Batı ülkelerinde üst kademe banka yöneticilerinin yüksek maaşlarını devasa ikramiyelerle takviye etmeleri geleneği var. "Performans" oranında şişiyor rakamlar. Başarı kıstası da çevirdikleri işin, yani dağıttıkları kredilerin hacmi.
En büyük Amerikan bankalarından pek çoğunun yöneticileri sağlam teminat olmaksızın yıllar yılı sağa sola para saçtılar bol keseden. Adamın 200 bin dolar değerindeki evine 300 bin paha biçtirip ona göre ipotek koyarak 250 bin borç verdiler. Döndürdükleri dolap toplamını başarı gösterip kondular akla ziyan ikramiyelere.
O adam taksitleri ödeyemeyince bankanın evi satması gerekti; ama rayiç fiyat borcu karşılamadı.
Kriz patlayınca değer de düştü 150 bine. Bu rezaletin binlerce kere tekrarlanmasıyla bankaların iflası gündeme geldi. "O kadar büyükler ki, batmaları bütün ekonomiyi çökertir" gerekçesiyle devlet imdada koştu, halktan toplanmış vergilerle çoğunu kurtardı.
Öylece sıyıran ve lobicilik gücüyle Kongre'ye de koyabildikleri ipoteğe güvenen bankaların yöneticileri "Kâra geçtik" diyerek "başarı" karşılığında yine kendilerine geleneksel ikramiyeleri bağışlamaya kalkmazlar mı!
Tepesi atan ve kamuoyundan puan toplamak isteyen Obama'nın kavgaya hazırlanmasına işte bu utanmazlık yol açtı.
***

Umarım bu söylediklerimin Wall Street düzenine solcu iftirası olduğunu düşünmezsiniz.
Banka kurtarma operasyonunun başına Harvard Üniversitesi profesörlerinden Elizabeth Warren getirildi. Onun verdiği bir demeç yayımlandı Amerikan basınında. Görüşlerinden birkaçı:
"Borsadaki yükselişler aldatıcı. Krizin geçtiği yok. Aileler geçen yıldakinden daha kötü durumda. Wall Street'teki iyileşmeler devlet garantisi sonucu. Ekonomik düzelme değil bu."
"İflasına izin verilemeyecek kadar büyük olduğu söylenen finans kurumları parçalanmalı. O boydaki bankalar ortadan kaldırılmalı."
"Küçük insanlar ölümsüz değil. İriler niye ölümsüz olsun?"
"Söz konusu kurumların yıkılmasıyla ekonominin düzelmeyeceği söyleniyor. Orta sınıfın yıkılmasıyla düzelir mi?"
Sağ-sol konusu değil bu. Düpedüz soygunlarla dünyanın uçurum kenarlarına getirildiğini Harvard profesörü Amerikalı hanım görüyor.
Kriz kendilerini büsbütün teğet geçmediyse, vatandaşlarımız da bilmeli kimlerin azizliğine uğradıklarını.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA