Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK ERDURAN

Minderlere serinlik

Ordu deyince ne gelir sizin gözünüzün önüne? Top, tüfek, tank mank mı?
Savaşçılık uğraşının aletleridir öyle şeyler. Önemli olan onları kullanacak insandır.
O insan deyince de benim gözümün önüne apayrı iki tip gelir. Biri mert, dürüst, müşfik, özverili, görevde gerekirse ölmeye gerçekten hazır, ama bunu gösteriş konusu yapmayan, karşılığında bir şey de beklemeyen bir yiğit. Modern şövalye diyebilirsiniz.
Öylelerini kendi geçmişimde tanıdım.
Öteki bambaşka. Hoyrat, acımasız, gösterişçi. Eline verilmiş gücü başkalarını aşağılayıp ezmekten hoşlanan bir mini-despot.
Unutamadığım bir gazete fotoğrafı var:
Yassıada komutanı azametle kurulmuş bir koltuğa. Karşısında, ayakta, halkın büyük çoğunlukla seçmiş olduğu başbakan. Süklüm püklüm. Gözleri yerde, bitkin, perişan. Gerisinde ailesinin fertleri. Onlar da ayakta. Hepsi korku içinde. Hepsinin boynu bükük.
Bu utanç tablosunu ne zaman hatırlasam kendimi tokatlanmış hissederim.

***

Halkımızın askere bakışında da "ifrat tefrit" vardır.
Sever onu. Gerçekten sever. Beğenir. Özverisini görür. Yiğitliğine güvenir. Tarihteki zaferleriyle övünür.
İçte yetkisini aştığı durumlarda bile karşı çıkmadı ona. Aileler oy verdikleri iktidar kaba güçle yıkıldığı zaman gık demediler, balkona bayrak astılar, sokaktan asker geçerken pencereden alkışladılar.
Baş tacı ettikleri başbakan gaddarca asılınca da çıt çıkmadı. Öylesine itibarı ve dokunulmazlığı vardı askerin.
Çok daha yakın geçmişe bakın. Postmodern diye "höt" darbesi yapıldığında itiraz eden oldu mu? Olmadı.
Şimdi gelelim günümüze. Görüntü tam tersi.
Geçmişle hesaplaşılıyor, varsa suçluların cezalandırılması gündeme geliyor, darbe kapıları kapanıyor. Bunlar sağlıklı gelişmeler.
Ama orada kalıyor mu iş? Silahlı kuvvetlerimiz sanki toplum düşmanı bir yeniçeri ocağına dönüşmüş de yeni Vakai Hayriye gerekiyormuş gibi topyekun saldırılara hedef olmakta. Sürekli ve sistemli bir hakaret furyasıyla ulusun gözünden düşürülmesine çalışılıyor. "Orduyu kaldıralım da yenisini kuralım" önerisi bile sürüldü piyasaya.
Bu sağlıklı bir gelişme değil. Günümüz dünyasında askerin kolunu kanadını kırmak çakaralmaz silahla ormanda dolaşmaktır.

***

Evet, her aklı başında vatandaşımız TSK onurunun genelde zedelenmemesine özen göstermeli. Ama madalyonun öteki yüzü var: Kamuoyu izlenimlerinde askerin olumlu tipinin olumsuza ağır basması için silahlı kuvvetler yönetim kademesinin de duyarlı davranması gerek.
Örneğin, "Hiçbir mantıklı neden yokken asker yasağıyla en güzel ve değerli yerler halka kapalı tutuluyor" yakınması eskiden beri yaygındır; hayli de gerçek içerir.
Gençliğimde yelkenliyle Fenerbahçe burnunu dönerken çok açıktan dolaşmak zorundaydım. "Cephanelik" diye bilinirdi orası. Yaklaşana ateş açılırdı.
Bugün de anlamsız işgallerin sürmekte olduğu izlenimini gidermeye başlamak için büyük bir fırsat var ortada. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay bakın ne diyor:
"Topkapı Sarayı'nı Marmara yönünde barakalar örtüyor. Talan dönemi yaşanmış. Askeriye oradaki tescilli binaları battaniye, bot, çamaşır depoları olarak kullanıyor. Briket, çelik barakalar yapmışlar. Kimse ısıttığı minderden kalkmak istemiyor. Koruma Kurulu'nun binaların boşaltılması kararına karşı TSK'nın mahkemeye gittiğini duydum. Çok ayıptır. Acil olarak bu binaların Kültür Bakanlığı'na devredilmesi gerekiyor."
Günümüzdeki kurmayların en kültürlü, en geniş görüşlü, en ince beğeni sahibi Türk aydınları arasında bulunduğuna inanılır. O gerçeğin sonuçlarının yalnız Topkapı Sarayı'nı perdeleyen postal depoları sorununda değil, her konuda görüleceğine güveniyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA