Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Rusya'dan sevgilerle

Her yurtdışı gezimizi duyurduğumuz "Klasik" girişle başlayalım: Siz bu satırları okurken biz Moskova'da olacağız. Başbakan Erdoğan'la birlikte.
Bu, Erdoğan'ın yeni yıldaki ilk önemli dış hamlesi olacak. En azından Kremlin'deki Dimitri Medvedev-Vladimir Putin ikilisi için. Çünkü yıl sonu veya yılbaşı tatilini uzun, çok uzun (15 gün) tutan Rusya'da 2010 mesaisi yeni başladı.
Moskova randevusu Erdoğan ile Putin'i yanlış saymadıysak, onuncu kez bir araya getirecek. Erdoğan'ın bu kadar çok görüştüğü başka bir lider bulmak doğrusu zor.
Eh, neredeyse yılda iki kez buluşan iki ülke liderinin birbirlerini vücut dillerini ezberleyecek kadar iyi tanıdıklarını söylemek de, sanırız pek abartılı olmaz. (Putin'in geçen Ağustos'taki Ankara ziyareti sırasında "Rossiyskaya Gazeta" daha anlamlı bir benzetme yaptı: "Putin ile Erdoğan'ın kimyaları uyuşuyor.")
Ayrıca görüşlerinin, dünyaya bakışlarının, vizyonlarının epeyce ortak yönleri bulunduğunu veya birçok yerde kesiştiğini belirtmek de iddia sahibini pek açığa düşürmez veya mahcup etmez.
Dilerseniz, Erdoğan ve Putin'in en azından önemli jeostratejik konulardaki görüşlerinin ilginç paralelliğine bir örnek ama Avrasya coğrafyasındaki en güncel, en sıcak ve en tehlikeli krizle ilgili olduğu için pir örnek verelim:
Putin: "Birçok ülke enerji özgürlüğünün temelini oluşturmak için birçok geçerli nedene dayanarak kendi nükleer enerjisini üretmek istiyor. Ama bu teknolojilerin nükleer silahlara dönüştürülebildiğini de biliyoruz. Bu durum ciddi uluslararası gerginliklere neden olur. İran'ın nükleer programı da bu duruma somut bir örnektir. Ve uluslararası toplum bu duruma geçerli bir çözüm bulamazsa, dünya buna benzer istikrarsızlaştırıcı krizlerin acısını çekmeye devam eder. Çünkü İran'dan daha önde ülkeler var. Bugün pek çok ülke nükleer füzelere sahip: Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Hindistan, Pakistan, İsrail..."(10 Şubat 2007'de 43'üncü Münih Güvenlik Konferansı'nda yaptığı tarihi konuşma.)
Erdoğan: "Ne bölgemizde, ne farklı bir yerde nükleer silah istiyoruz. Nükleer silahları ülkelerimizden atalım, temizleyelim. Bir başkasına 'Nükleer silah yapma' derken, sende varsa, söylediğinin tesiri olur mu? 'Bal' demekle ağız tatlanmaz. Önce kendi ülkenizde uygulayacaksınız. Biz İran'ın da nükleer silah elde etmesine karşıyız ama çevre ülkelerde de karşıyız. İsrail'de nükleer silah var." (8 Aralık 2009'da ABD'de, John Hopkins Üniversitesi'nde yaptığı konuşma.)

Davos kahramanları

Ah, unutmadan; ikisinin de biyografisine "Davos kahramanı" sıfatı eklendi. Hem de aynı yıl; 2009'da. Erdoğan'ın malum; "Arap Sokağı"nda bugün bile efsane gibi anlatılan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'e o ünlü "One minute" parlaması.
Putin'in çıkışının da ondan pek aşağı kalır yanı yoktu: Erdoğan-Peres panelinin bir benzerinde, bilişim sektörünün küresel devlerinden "Dell" grubunun patronu Michael Dell ona "Rusya'ya ne gibi yardımımız dokunabilir" diye sorma gafletinde bulundu. Putin sorup soracağına pişman etti: "Efendi, efendi, kendinize gelin; biz sakat değiliz, yardıma ihtiyacımız yok..."
Biraz da bu öfkeleri, batılıların sözde nezaket ambalajına sarıp sarmaladıkları ironilerine, küçümsemeleri karşısında parlamaları, isyanları değil mi Erdoğan ile Putin'i birbirlerine yaklaştıran?
Elbette ulusal çıkarlar da. Çünkü Türkiye ile Rusya'nın çıkarları tarihin hiçbir döneminde bu kadar örtüşmedi, kaygıları tarihin hiçbir döneminde böylesine ortak kaynaklardan beslenmedi. Sadece hükümetler değil, -deriniyle, şeffafıyla- devletler düzeyinde de.
Rusya'dan iyi ve de ilginç gözlemlerle döneceğimizden eminiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA