Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

EMASYA ve MGSB

Başbakan Erdoğan geçen Pazar günü, TRT'nin "Enine Boyuna" programında 6 gazetenin genel yayın yönetmeninin sorularını yanıtlarken, "EMASYA Protokolü diye bir şey olamaz" demiş ve eklemişti:
"EMASYA'yı gündemimizden çıkaracağız. Kısa zamanda bu işi bitireceğiz."
Erdoğan açıklamalarının mürekkebi kurumadan EMASYA dün yürürlükten kaldırıldı. Böylece, Başbakan'ın ifadesiyle, "Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni olumsuz etkileyen sorunlu alanlardan biri" temizlenmiş oldu. Hiç kuşkusuz bundan sonraki adım, Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesi'nin (MGSB) güncelleştirilmesi olacak. "Kırmızı Kitap" diye de bilinen ve belirli aralarla yenilenen bu belge, gizliliğinin ürettiği "Şehir efsaneleri"nin de katkısıyla kamuoyundan hak ettiğinden çok fazla ilgi ve önem çekiyor. Hatta onu "Derin devletin el kitabı" olarak görenler de var.
Belge aslında kurumların mutabakatıyla hazırlanan ve belli bir dönemde izlenmesi önerilen stratejilerin ana hatlarını belirliyor.
Sorun; stratejilerin "Tehdit algılaması" üstüne kurulu olması. Yani, Türkiye'nin dört bir yanının düşmanla ya da dış tehditle çevrili olduğu, yetmezmiş gibi içte de rejime kastetmeye hazır bir dizi tehlikenin pusuda beklediği varsayımına dayanması.
Öyle olunca, tehditlerin adını da koymak gerekiyor tabii. Örneğin iç tehditler olarak terör, bölücülük, irtica her zaman listenin başında sayılıyor. Onu aşırı sol, mafya, ırkçılık, siyasal İslam izliyor.
Dış tehditler de Yunanistan'la başlıyor, yakın ya da uzak coğrafyadaki bir dizi simetrik ve asimetrik tehlikelerle devam ediyor.

Asıl sorun hazırlanmasında

Erdoğan belge yenilenirken, "İç tehdit" kavramını çıkarmaya kararlı olduklarını açıkladı. Gerekçesi: Devlet bir kısım vatandaşını tehdit olarak göremez. Çünkü o zaman bu tehditleri izlemek için birtakım yapılanmalar ortaya çıkıyor. Yakın geçmişte kurulan Batı Çalışma Grubu gibi...
Bizim Milli Güvenlik ve Siyaset Belgesi'ne bir başka itirazımız var. Sadece bizim değil, AB'nin de itirazı bu. İki eski yazımızdan aktaralım.
11 Ocak 2007 tarihli yazıda "AB Komisyonu'nun 2006 İlerleme Raporu'nda sıralanan ve her okuyuşumuzda canımızı acıtan eleştirilerin bir bölümünü hatırlatmakta yarar görüyoruz" dedikten sonra şu örneği vermiştik: "Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin Meclis'te görüşülmemesi..."
26 Temmuz 2007 tarihli yazımızda da dönemin Meclis Başkanı Bülent Arınç'ın 23 Nisan'da yaptığı konuşmayı hatırlatıp şöyle demiştik: "Ülkenin iç ve dış siyasetine çok büyük etkisi olan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin hazırlanmasında Meclis'in devre dışı bırakılması, güçler ayrılığı ve dengesi ilkesinin paspas edilmesi anlamına gelmiyor mu? Ayrıca o belgenin yine Arınç'ın ifade ettiği gibi 'Gizli Anayasa', 'Kırmızı Kitap', 'Derin Anayasa' gibi sıfatlarla neredeyse meşrulaştırılması bile tek başına, demokratik yönetim dışında, halkın iradesine dayanmayan bir gücün varlığını işaret etmiyor mu?"
O yazılarımızın altına bugün bir kez daha imzamızı atıyoruz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA