Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Yansızlık üstüne

Pazar günkü "Bağımsızlık, yansızlık" başlıklı yazımızda, "Yargının bağımsızlığı mı daha önemli, tarafsızlığı mı? Yargının bağımsızlığı, acaba tarafsızlığının da güvencesi olabilir mi?" sorularına yanıt aramaya çalıştık.
Yazıyı "Türkiye'de yargıçlar/savcılar hem 'Nesnel', hem de 'Öznel' yansızlığa sahipler mi? Kararlarında böyle 'Komple' bir yansızlık sergiliyorlar mı?" sorusuna Salı günü eğileceğimizi belirttik. Neden? Çünkü Pazartesi günleri bu köşede "SABAH'tan Mektup" yayınlanıyor.
"Nesnel" ve "Öznel" yansızlığı Yargıtay eski Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk'un tanımıyla bir kez daha hatırlatalım:
"Nesnel yansızlık", kararların Anayasa'ya, yasalara ve hukuka uygun olarak verilmesidir.
"Öznel yansızlık" ise yargıcın/savcının inançlarının, görüşlerinin, duygularının etkisinde kalmadan karar vermesidir.
Adalet kadrolarının en taze fotoğrafını "Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı" (TESEV) çekti. Geçen yıl peş peşe yayınladığı "Adalet biraz es geçiliyor... Demokratikleşme sürecinde hâkimler ve savcılar" ve "Biraz adil, biraz değil... Demokratikleşme sürecinde toplumun yargı algısı" araştırmalarıyla.
Hâkimler ve savcılarla yapılan yüz yüze görüşmelerle hazırlanan ilk araştırmadan birkaç alıntı yapalım; bakalım yargıçlarımız ve savcılarımız "Nesnel" ve "Öznel" yansızlığa ne denli özen gösteriyorlar...

Yargıçlardan çeşitlemeler
İşte bir yargıcın söyledikleri: "Bizim gibi geri kalmış toplumlarda, ideoloji okumayan bir toplumda, siz bir hâkimi tek başınıza mükemmel -zaten mükemmel olmaz, o ayrı konu da , en azından ideal diyelim veya olması gerektiği kadar- bir hâkim bulmanız mümkün değildir."
Bir başka yargıç: "Bir kere ben birçok açıdan hâkim, savcı grubunu yaşadığımız toplumdan ayrı tutmuyorum. İnanın dışarıda ne meydana geliyorsa, diyelim 50 milyonluk bir alandır Türkiye, diyelim 10 bin kişilik bir alandır hakim- savcı grubu. İnanın bütünüyle, evet bütünüyle etkileşmeleri, yani daha doğrusu gözlemlediğimiz olayları burada da gözlüyoruz."
Bir diğer yargıç: "Hâkim, savcı dediğimiz nihayetinde bir insandır. Onun da kendine uygun bir görüşü, hayat tarzı, düşüncesi, ideolojisi vardır. Bundan yüzde 100 arındıramazsınız."
Bir yargıç daha: "Çoğu zaman tarafsızlığımızı sağlayamıyoruz, onu kabul etmek lazım. Bildiğiniz düşüncelerden olur, fikirlerden olur, önceliklerimizden olur veya kişisel ilişkilerinizden olur."
"Öznel" yansızlıktan sapmanın uygulamadaki sonuçlarından da -eski politikacı ve hukukçu Tarık Ziya Ekinci'nin yardımıyla- birkaç örnek aktaralım:
Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ile Prof. Dr. Baskın Oran'ın hazırladıkları "Azınlık Raporu" nu kastederek, "Bu raporu yayınlayanlar babalarının kim olduğunu öğrenmek için analarına sorsunlar" diye hakarette bulunan kişi beraat etti.
Orhan Pamuk'un bir İsviçre gazetesine verdiği demeçle Türklüğe hakaret ettiği gerekçesiyle zarar gördüğünü öne sürerek tazminat davası açan avukat Kemal Kerinçsiz'in başvurusu haklı bulundu
12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ı otomatik silahlarla tarayıp öldüren polisler Yargıtay kararıyla aklandı.
Bolu'daki bir yerel gazetede "Her şehit için 5 DTP'li öldürülsün" diye yazan bir köşe yazarı hakkında takipsizlik kararı verildi.
Yargı reformu tartışmalarının iyice ısındığı bugünlerde önüne gelen "Yargının bağımsızlığı" ndan söz ediyor ama "Yargının tarafsızlığı" nedense pek seslendirilmiyor. Önümüzde bunca acı örnek olduğu halde.
Bize de Sami Selçuk'un "Yargının iyileştirilmesi/ düzeltilmesi" raporunda yer verdiği bir Yargıtay üyesinin sözlerini hatırlayıp iç çekmek düşüyor: "Yüzde 95 yargıç, yüzde 5 hukuk var..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA