Haber Ajansı Müdürü Cuma Ulus ile İstihbarat Şefi Ertuğrul Erbaş geçen hafta içinde bir akşam, gazeteyi bağladıktan sonra odama geldiler. Ellerinde kalın bir dosya.
"Ağabey" dediler, "Onu bulduk..."
Ve dosyalarını açtılar. Açıklamalar, yazışmalar... Sayfalar dolusu...
"Gerçekten o mu" diye sordum, "Bir de Meliha Okur'a danışın" diye üsteledim. "Danıştık" dediler, "O da doğruladı..."
Paketi bağlamak için son bir işlemin kaldığını söylediler: Güneyde bir kasabaya gidip, onunla görüşmek.
Randevuyu aldıklarını da belirttiler.
Gittiler, görüştüler, döndüler. Ve ortaya bugünkü manşet çıktı. Gerisini haberin sahibi Ertuğrul Erbaş anlatsın:
"Gazetecilik mesleğinin olmazsa olmazlarından biri fikri takip... Bir satır arasının, bir açıklamanın peşine takılmayınca haber çıkmıyor.
Varlık Barışı'nda 7.1 milyar lira beyanda bulunan 'Müthiş Türk'ün kimliği doğal olarak tüm meslektaşlarımızın iştahını kabarttı. Ekonomi dünyasında fısıltıları en çabuk duyan Meliha Okur da bu gizemli milyarderi köşesine taşıyınca herkes bu 'Müthiş Türk'ün peşine düştü. Ama sadece biri ona ulaşabildi: Bendeniz.
Bulup konuştuğum Namık Kemal Engin 'O müthiş Türk benim' diyor. Tabii bu onun iddiası. İşin ilginç yanı bu iddiayı doğrulatmaya çalıştığım tüm adreslerde derin bir sessizlikle karşılaşmam oldu. Ama dolaylı yollardan bu ismi teyit ettirdim.
Peki ulaştığım 'Müthiş Türk' beyanının gereğini yerini getiremezse, yani parayı masaya koyamazsa ne olacak? Bu hikâyenin bir boyutu.
Bir başka boyutu daha var ki, değme casusluk romanlarına taş çıkartacak cinsten! Onu da yarın okuyacaksınız..."
Gelelim bugün başladığımız "Mülteci olmak" dizimize... Geçen ay içinde, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Ofisi'nin başındaki Metin Çorabatır aradı. Çorabatır, 25 yıllık dostum.
"Ağabey" dedi, "Dünya Mülteciler Günü etkinlikleri için bize destek verir misin?"
Ne istediğini sordum. Projesini anlattı: "Türkiye'nin seçkin yazarlarına mülteciler üstüne öyküler yazdıracağım O öyküleri SABAH'ta yayınlar mısın?"
Muhteşem bir öneri. Hemen kabul ettim.
Biraz gecikmeli de olsa (Çünkü 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü'ne yetiştiremedi) öyküler önüme geldi: Buket Uzuner, Elif Şafak, Ayşe Kulin, Yılmaz Karakoyunlu... Okuyun. Burnunuzun direği sızlayacak.
Sağlıklı ve mutlu bir hafta dileğimle...
