Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Bosna notları

Bosna-Hersek bir-iki yazıyı daha hak ediyor. Çünkü istenildiği kadar "Bir daha asla" denilsin, "Barış yürüyüşleri" düzenlensin; Srebrenitsa'nın toplumsal vicdanda açtığı derin yaralar en az birkaç kuşak boyunca kapanacak gibi değil.
Daha vahimi; Bosna-Hersek Başkanlık Konseyi Başkanı Haris Sladziç'in soykırımın 15'inci yıldönümündeki anma törenlerinde yaptığı konuşmada hatırlattığı gibi, Batı'nın uzun, çok uzun süre Srebrenitsa'da yaşananları görmezlikten gelmesi, vicdanları sızlatmaya devam ediyor. Sladziç, ABD eski Başkanı Bill Clinton'un "My Life" adıyla yayınladığı anılarından bir örnek verdi. Clinton orada, "Srebrenitsa trajedisinin bir perdeyle örtüldüğünü" itiraf ediyor.
Ondan da vahimi var: Boşnak-Sırp iç savaşına son veren Dayton Planı, barışı kuran bir anlaşma değildi, sadece ateşkes uzlaşmasıydı. Ve de etnik kıyımı meşrulaştırmıştı. Düşünebiliyor musunuz; Bosna-Hersek Anayasası bile Dayton Anlaşması'nın bir eki olarak hazırlandı. Dünyanın kendi dilinde veya dillerinde olmayan (İngilizce kaleme alındı) bu tek anayasası hâlâ yürürlükte. Bu anlaşma nüfusun yüzde 33'ünü oluşturan Sırplar'a Bosna-Hersek Federasyonu topraklarının yüzde 49'unu veriyor.
Ve imzalandığı yıl (1996) "Geçici" olduğu ilan edilen Dayton Anlaşması neredeyse kalıcılaştı. Hiç kimse dokunmaya, düzeltmeye, gerçekten barış getirecek bir anayasayla değiştirmeye cesaret edemediği için. En küçük bir girişimin tekrar silahlı çatışmaları başlatmasından korkulduğu için.
Zaten Bosna'nın her yerinde korku hüküm sürüyor. Hele Srebrenitsa'daki hava anlatılacak gibi değil. İç savaş öncesi bölge nüfusunun yarısından fazlasını Müslüman Boşnaklar oluşturuyordu. Soykırım sonrası bu oran yüzde 12'ye indi. Slobodan Miloseviç- Radovan Karadziç-Ratko Mladiç yönetimindeki Çetnikler'in (Sırp milisler) vahşetinden canlarını kurtarabilenler Srebrenitsa'yı terk ettiler. Sadece Srebrenitsa'yı değil, önemli bir bölümü Bosna'yı da. Bugün ABD'de, Kanada'da, Avrupa ülkelerinde önemli bir Boşnak diyaspora yaşıyor ve onca "Dönün" çağrılarını duymazlıktan geliyorlar.
Türkiye de Boşnaklar'ın Srebrenitsa'ya dönüşlerine katkı için epey çaba harcıyor. Örneğin, TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı) topraklarına dönecek Boşnaklar'a üç yıl boyunca aylık gelir, ayrıca iki inek, bahçesini ekip-biçmesini sağlayacak tohum ve gübre yardımı vaat ediyor. Sonuç? Hemen hiç geri gelen yok.
Bir not daha: Bosna-Hersek'te önümüzdeki ekim ayında seçime gidilecek. Boşnak partileri her şeyi bir yana bırakmış, birbirleriyle didişiyorlar. Bu iç çekişmeler orta yaş ve üstü Boşnaklar'ı hem canlarından bezdirdi, hem de siyasetten soğuttu. Genç kuşağı ise öfkelendirdi. Gençler yeni bir başlangıç için bir sivil toplum hareketi başlattılar. Amaçları partileşmek. Kuracakları partinin bu seçime yetişmeyeceği ama bir sonraki seçimde ülke yönetimine el koymalarının kesin olduğu belirtiliyor. Umarız.
Son bir not: Bosna-Hersek'te gerçek barışı da, geleceği biçimlendirecek umudu da ancak AB üyeliği geri getirebilir. AB bir an önce Bosna'ya üyelik perspektifi vermezse, o güzelim ülke, uçsuz bucaksız ormanları kadar ıssızlaşacak, yalnızlaşacak. Ya da Sırplar'a kalacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA