Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Yeşil Meydan Yeşil Bölge

Libya'nın başkenti Trablus'ta bir tarafında Osmanlı Kalesi'nin, öbür tarafında da İtalyan kolonyalizminden kalma binaların yükseldiği Yeşil Meydan'da toplanan halkın sevinç gösterilerini izlerken Bağdat'taki Yeşil Bölge'yi hatırladım.
2003 Nisan'ın ilk haftasında hemen her gece Saddam Hüseyin çifte kılıçlı zafer anıtının süslediği Yeşil Bölge'de -ki Trablus'taki Yeşil Meydan'dan kat kat büyüktü- gövde gösterisi yapmıştı. Bağdatlılar'ın "Kanımızla canımızla seninleyiz Saddam" sloganları eşliğinde.
Sonra 9 Nisan 2003'te ABD güçleri Bağdat'a girdi ve...
Trablus'ta da daha bir-iki hafta öncesine kadar Kaddafi, Osmanlı Kalesi'nin burçlarına çıkıp, Yeşil Meydan'ı dolduran Libyalılar'a haykırıyordu: "O farelerin (Not: Muhalif güçleri kastediyor) kökünü kazıyacağız..."
Meydandakiler de sloganlarla yanıt veriyorlardı: "Bir Allah, bir Muammer... Başkasını tanımayız!"
Sonra dün sabaha karşı muhalif güçler Trablus'a girdi ve...
Daha iki-üç gün öncesine kadar Kaddafi'ye bağlılıklarını bildirenler, aynı Yeşil Meydan'da şimdi Kaddafi'den kurtuluşlarını kutluyorlar!
Diktatörlükle yönetilen ülkelerde hayat böyle bir şey işte...

***

Tunus, Mısır, Libya...
Etti üç! 8 ayda diktatörlerin alaşağı edildiği bu üç ülkenin ortak yönleri üçünün de Magrip'te yer almasıyla, üçünün de Arap ve Müslüman olmalarıyla sınırlı değil.
Üçünde de halkı isyana, başkaldırıya ya da "Denetimli devrim"e götüren bir önemli ortak payda daha var: Üç diktatörlük de "Hanedan yönetimi"ne dönüşmek üzereydi.
Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali yerine oğlu Muhammed Bin Ali'yi hazırlıyordu. Ama yaşı küçüktü Muhammed'in; 2005'te tüp bebek yöntemiyle dünyaya gelmişti. 18 yaşına basıp babasından bayrağı devralacaktı. O tarihten önce Zeynel Abidin Bin Ali'ye bir şey olursa, Muhammed Ali'nin annesi, diktatörün ikinci eşi, eski kuaför Leyla Trabelsi vekaleten tahta, pardon devlet başkanlığı koltuğuna oturacaktı!
Mısır'da Hüsnü Mübarek'in halefi oğlu Cemal'di. Zaten Mısır halkının "Hanedana hayır" diyerek Tahrir Meydanı'na dökülmesine de o neden oldu. Gerçi, Mübarek'i halk değil, Cemal'den nefret eden askeri hiyerarşi devirdi ama orasını -şu sıralar- fazla kurcalamayalım. Cemal Mübarek şimdi babasıyla aynı kafeste yargılanıyor.
Libya'da ise Muammer Kaddafi'nin "Doğal halefi" olarak oğlu Seyfülislam gösteriliyordu.
"Modern", "Aydınlık", "Batı'ya açık", "Demokrat" sıfatları eşliğinde... Seyfülislam şimdi "İnsanlığa karşı suç işlemek" ten La Haye'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne hesap verecek. Sağ ele geçirilirse, babası da onunla birlikte!
Saddam Hüseyin'in yerine de oğlu Uday aday gösterilmiyor muydu?
Diktatörler devrilmek için vardır!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA