Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

İki sütun

Ankara Büromuz'un haberine göre, Başbakan Erdoğan nice zamandır gündemde olan Mısır ziyaretini önümüzdeki 9-10 gün içinde yapmayı planlıyor. Yani, BM Genel Kurul toplantıları için gideceği New York gezisinin arifesinde.
Ankara Büromuz'un haberinde, Erdoğan'ın yine nice zamandır arzuladığı Gazze ziyaretini de Mısır gezisi çerçevesinde gerçekleştirmek için, Kahire'deki yeni yönetim nezdinde nabız yoklamaları yaptırdığı belirtiliyor. (Not: Cümledeki "Yeni" sözcüğünün altını çiziyorum. Zaten yazının konusu da ağırlıklı olarak Hüsnü Mübarek sonrası dönemin Mısır'ı.)
Mısır'dan bir itiraz gelmezse, Erdoğan, Refah Kapısı'ndan Gazze'ye geçecek. Ve hiç kuşkunuz olmasın, bir "Kahraman" olarak karşılanacak. Çünkü gerek İsrail ambargosu, gerek Hamas-El Fetih krizi, gerekse Hamas yönetiminin uluslararası diplomasinin kara listesinde bulunması gibi nedenlerle Gazze en az 5 yıldır karantina altında tutuluyor. Erdoğan işte o karantinayı delen ilk lider olarak Gazze'ye gidecek ve -kimbilir kaçıncı kez- tarihe geçecek.

***
Gelelim Mısır'a. Daha doğrusu, "Yeni" Mısır'a... Türkiye nasıl "Mavi Marmara" baskınından 15 ay sonra bile 9 şehidinin yasını tutuyorsa, Mısır da geçenlerde (Not: 19 Ağustos'ta) Sina yarımadasındaki sınırda İsrail askerlerinin kurşunlarıyla can veren 5 polisine gözyaşı döküyor.
Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın 17 Kasım 1977'deki Kudüs ziyaretiyle (Not: Hatırlarım; Knesset'te, yani İsrail parlamentosunda, gerek Enver Sedat'ın, gerekse İsrail Başbakanı Menahim Begin'in kutsal kitaplardan referanslarla yüklü konuşmalarını tek kanallı TRT'den izlerken dünya barışı adına ne kadar umutlanmıştım yarabbi...) ilk ilmikleri atılan, sonra 17 Eylül 1978'deki Camp David Anlaşması'yla son düğümleri bağlanan iki ülke arasındaki barış ipliği, Mısırlı 5 polisin ölümüne yol açan olaydan sonra inceldi.
O kadar inceldi ki, şimdi yüzbinler İsrail'le barış anlaşmasının yırtılması isteğiyle Tahrir Meydanı'nda gösteri yapıyor.
O kadar inceldi ki, Mısır Başbakanı İssam Şerif, İsrail'e 35 yıldır duymadığı ağır mı ağır cümlelerle yükleniyor:
"Mısırlı'nın kanı boş yere akıtılamayacak kadar değerlidir. Bedeli mutlaka ödetilecektir..."
"Biz bu şanlı devrimi hem içerde, hem dışarıda Mısır halkının onurunu yükseltmek için yaptık..."
"Devrim öncesi Mısır'da bu tür olaylar belki geçiştiriliyordu ama devrim sonrası Mısır'da kesinlikle gereken biçimde cevap verilecektir..."
***
İşte Erdoğan -son anda bir değişiklik olmazsa- önümüzdeki günlerde, üzerindeki ölü toprağını atmış, İsrail karşısında yeniden masaya yumruğunu vurmaktan çekinmeyen bir Mısır'la karşılaşacak.
Ve hiç kuşkunuz olmasın, Gazze ayağı olsa da, olmasa da; Erdoğan'ın Mısır gezisi Ortadoğu'nun jeopolitik dengelerini yeniden kuracak.
İsrail bugüne kadar bölgede sırtını iki sütuna dayıyordu: Güvenlik için Mısır'a, dostluk ve işbirliği için de Türkiye'ye. Şimdi bu iki sütun da yıkıldı, yıkılacak...
Sorunun bir de Mahmut Abbas yönetiminin Filistin'in 1967 sınırları içinde ve başkenti Doğu Kudüs olan Filistin devletinin resmen tanınması için iki hafta sonra BM'ye yapacağı başvurunun harekete geçireceği diplomatik fay hatları boyutu var ki, dağlara taşlara. Ama o önümüzdeki günlerde başlıbaşına birkaç yazı konusu olmaya değer.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA