Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

AB binası çatlıyor

Bir daha asla: Avrupa Birliği'nin temelleri bu sloganla atıldı. "Asla"dan kasıt, Avrupa'yı yıkan, milyonlarca kişinin ölümüne yol açan iki Dünya Savaşı'ydı.
Dün o iki yıkımdan ilkinin, Birinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinin yıldönümüydü. 11 Kasım 1918 saat 11'de batı cephesinde silahlar susmuştu. Yani 11'inci ayın 11'inci günü saat 11'de!
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy dün bu tarihi günün yıldönümünde yaptığı konuşmada, Avrupa'nın Fransa- Almanya dostluğu ve barışı temelinde inşa edildiğini anlattı, "Fransa ve Almanya için iki çözüm var: Ya uyum ve barış, ya uyumsuzluk ve savaş" dedi, sonra ekledi: "Şu sıralar Avrupa için çok kaygılıyım, Birliğimizi kurtarmak için tüm gücümle mücadele edeceğim..."
Sarkozy kaygılarında haklı. Çünkü kartopu gibi büyüyen kriz, tıpkı uyanmış bir fay hattı gibi AB'de çatlaklara yol açıyor.
Giderek daha da derinleşen ve giderek daha geniş kesimleri korkutan çatlaklar...
Korkuları anlamak için Avrupa medyasındaki yorumlara göz gezdirmek yeterli:
"Avrupa'nın parçalanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu" söyleyen var, "Gidişatın iki vitesli Avrupa'ya doğru olduğunu" yazan var, daha da iddialı senaryolar üretip "AB'nin sonunun Sovyetler Birliği gibi olacağını" öne sürenler bile var.

***

Avrupa'nın parçalanması ya da Sovyetler Birliği gibi dağılması olasılığı en azından şimdilik zayıf olabilir ama "İki vitesli AB" tablosu ucundan kenarından ortaya çıkmaya başladı bile.
Bir tarafta 17 üyeli "Euro Bölgesi". (Not: Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, Lüksemburg, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Avusturya, Slovakya, Kıbrıs Rum Yönetimi, Malta, Slovenya, İrlanda, Estonya, Finlandiya) Öbür tarafta AB'nin "Euro Bölgesi" dışındaki 10 üyesi. (Not: İngiltere, Danimarka, Polonya, İsveç, Çek Cumhuriyeti, Letonya, Litvanya, Macaristan, Bulgaristan, Romanya)
"Le Monde" dün bu konuya ayırdığı yorum haberinde, AB'nin "Euro Bölgesi"ndeki 17 üyesinin ekonomik krizin etkisiyle aralarındaki dayanışmayı güçlendirdiklerini yazdı. Gazeteye göre, 17'ler son 16 aydır peş peşe yaptıkları zirvelerle "Daha kaynaşmış, daha entegre bir kulüp" durumuna gelmeye başladı.
Ya 10'lar? İngiltere'nin girişimiyle onlar da bu hafta içinde iki kez zirve düzenlediler. Sessiz sedasız. Gözlerden uzak.
İki zirvenin gündemine ilişkin herhangi bir sızma olmadı ama tahmin etmek güç değil: AB'de iplerin Fransa-Almanya ikilisine geçmekte olması. AB Komisyonu'nun ve dönem başkanlığının giderek daha da belirgin biçimde figüranlığa indirgenmeleri. Buna da en iyi, halen dönem başkanlığını yürütmekte olan 10'lar grubundan Polonya tanıklık eder herhalde.
***

AB'nin iplerinin Almanya-Fransa ikilisinin eline geçtiği iddiası biraz abartılı bulunabilir ama bir "Gölge güç"ün doğmakta olduğu kesin. Bu güce "Frankfurt hükümeti" adı veriliyor. 8 üyeli bir kabine: Nicolas Sarkozy, Angela Merkel, Jean-Claude Juncker ("Euro Grubu" Başkanı), Christine Lagarde (IMF Başkanı), Jose Manuel Barroso (AB Komisyonu Başkanı), Herman Van Rumpey (AB Konseyi Başkanı), Mario Draghi (Avrupa Merkez Bankası Başkanı), Olli Rehn (AB Komisyonu'nun Ekonomik ve Parasal İşler Komiseri).
Avrupa Merkez Bankası'nın eski Başkanı Jean-Claude Trichet'nin 19 Ekim'de Frankfurt eski opera sarayındaki veda töreninde doğan bu gruba "Politbüro" yakıştırması yapanlar da var. Daha ileri gidenler de: "Yorgo Papandreu'nun düşürülmesine ve Silvio Berlusconi'nin sırtından hançerlenmesine bu Gölge Hükümet karar verdi!" (İspanyol "El Mundo" gazetesinin iddiası)
***

Türkiye bir gün kazara AB'ye katılırsa (Not: "Genişleme" konusu uzunca bir süre için AB'nin gündeminden düştü) bu iki gruptan ya da cepheden hangisinde yer alır dersiniz? 17'lerde mi, 10'larda mı? Tabii o zamana kadar AB kalırsa...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA