Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

İş hayatı

Onunla iki yıl önce, tam tarih vermem gerekirse, 23 Ekim 2009 akşamı İstanbul'da tanışıp sohbet ettim. TÜSİAD'ın Fransız toplumundaki Türkiye önyargısını kırmak için kurduğu "Institut du Bosphore"un ilk etkinliğinde. İleri yaşına rağmen (O tarihte 79 yaşındaydı) sağlıklıydı ve bulunduğumuz mekanın balkonunda Boğaz'ı seyrederek sigarasını tüttürüyordu.
O? Fransa'nın eski başbakanlarından ve Sosyalist Parti'nin akil adamlarından Michel Rocard.
Cumhurbaşkanı François Mitterrand döneminde 1988- 1991 arasında, kendi çetelesine göre "3 yıl 5 gün" başbakanlık yapan Rocard, ayrıca çok üretken bir yazar. Bugüne kadar, aralarında Türkiye'nin AB sürecine destek vermek için kaleme aldığı "Türkiye'ye Evet" adlı araştırmasının da bulunduğu
18 kitap yayınladı. 18'incisi daha yeni çıktı. Adı: "Mes points sur les i". Yani, "İ'lerin üstündeki noktalarım". Fransızca bir deyim bu. "İ'lerin üstüne noktalarını koymak" (Not: Fransızca'da bazı sözcüklerde "İ"lerin üstüne çift nokta da konuluyor) deyimini "Bir şeyin adını koymak", "Açık-seçik vurgulamak" diye çevirebiliriz.
Siyasetçilerin öngörüsüzlüğüne, gündemlerinin sığlığına öfkesini dile getirmek için bu kitabı yazdığını söyleyen Rocard ile "Le Monde" gazetesi dün bir söyleşi yaptı. Mülakatta Rocard'ın bir tespitinden etkilendim:
"Yarının dünyasında toplumlar daha az tüccar, daha az rekabetçi ve daha az paragöz olacaklar. Hayat, serbest zaman ekseninde düzenlenecek. Ben bir insanın hayatının en güzel anlarını şöyle sayarım: Aşık olmak, çocuk sahibi olmak, iyi bir artistik veya mesleki performans sergilemek, bir sportif başarıya imza atmak, güzel bir seyahat yapmak... Yani paraya bağlı olmayan mutluluklar. Hem sonra yarının dünyasında iş hayatının da sonu gelecek."
Rocard, "İş hayatının sonu"nu ilan ederken birçok iktisatçının, sosyologun ve eğitimcinin savunduğu, "Üretimde artık insan faktörüne ihtiyaç kalmayacağı" gerekçesine sarılıyor.
Bu, artık insanların artık hayatlarını yaşayacakları, gezip tozacakları, vur patlasın çal oynasın bir ömür sürecekleri anlamına mı geliyor? Herkese babadan milyonlar kalmayacağına göre, kesinlikle hayır!
Seri, yani küresel üretim sürecinde insan faktörüne artık pek ihtiyaç duyulmayacak olması, aslında bugünkü eğitim sistemlerine göre kazanılacak diplomaların işe yaramaması sonucunu doğuruyor. Zaten bu "Tehlike" tüm gelişmiş ülkelerde kendini hissettirmeye başladı. Cebi birbirinden saygın, ünlü, prestijli üniversitelerden alınmış diplomalarla dolu yığınla genç işsiz dolaşıyor. Ve bu trend hızlanarak sürecek. Toplumlarımızın yarınlarını hayatlarını iş aramakla tüketmiş bir kuşağa devredeceğiz.
Çözüm? Eğitim sistemini yeniden düzenlemek değil, yeniden düşünmek, yeniden tasarlamak.
Gençleri bir işyerinde çalışmasını sağlayacak bilgilerle donatıp yıldızlı diplomalar vermek yerine kendi işlerini kurmalarını sağlayacak bir eğitimden geçirmek. Sadece kendilerinin çalışacakları işyerleri açabilmelerine, bunun için bir "İş"lerinin olmasına imkan verecek bir eğitim sistemi oluşturmak.
Bu, kısacası, becerilerin değerlendirilmesini, bileyi taşıyla keskinleştirilmesini sağlayacak bir eğitim anlamına geliyor.
Böyle bir -reformu değil- devrimi ilk gerçekleştiren toplumlar ve ülkeler, yarınlara birkaç adım önde girecekler.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA