Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SALİH TUNA

Sakallı bebek muhalefeti

En "gevşek" halka olarak gördükleri "sanatçılardan" başlayarak herkese mahalle baskısı uyguladılar.
Bundan da istedikleri randımanı tastamam aldılar.
İktidardan kendileri kadar nefret etmeyen herkesi itibarsızlaştırmak için her yolu mübah gördüler.
AK Parti ve Erdoğan'dan en az kendileri kadar nefret etmekle birlikte, yeri geldiğinde muhalefeti de eleştirenleri dışladılar.
Kendileri gibi düşünmeyenlere mavi gökyüzünü dar etmek için "yaşam tarzı" gibi hassasiyetleri araçsallaştırdılar.
Mesela, "kadın haklarını" araçsallaştırarak Tamer Karadağlı'yı az pislik yapmadılar.
Oysa asıl dertleri Karadağlı'nın milliyetçi olması, PKK'ya karşı tavrını yüksek sesle ortaya koyması ve kendileri gibi AK Parti ve Erdoğan'a karşı laga luga etmemesiydi.
Kıraç'ı da sırf merhum Oktay Sinanoğlu gibi Türkçe duyarlığını dile getirdiği için linç etmişlerdi.
Demem o ki akıl almaz bir yobazlıkla malul hale geldiler.
Mehmet Ali Çelebi'den Metin Fevzioğlu'na kadar neler yaptıklarını gördük!
Atatürk üzerinden piyasa yapıyorlar ya, gerçekte Atatürkçülük diye bir kıstasları yok.
HDP ile mesafesini koruyan hiçbir Atatürkçü'yü hoş karşılamıyor, dahası "akredite" etmiyorlar.
Kendi yazarçizerlerinin de aykırı tek cümlelerine artık tahammülleri yok.
Gerçi onlara iyi oluyor!.. Nefretle malul bu sosyolojinin oluşmasında büyük veballeri var. Bedelini de mahut sosyolojinin "kapatması" haline gelmekle ödüyorlar. Daha beter olsunlar.
Son zamanlarda iyice tozuttular!
İktidarın işine yarar endişesiyle, Türkiye'nin lehine her gelişmeye panik içinde öyle karşı çıkmaya başladılar ki, ister istemez "Türkiye düşmanı" konumuna savruluyorlar!
Doğal gaz tedarikinde Türkiye'nin Avrupa'dan çok daha güvenli güzergâh haline geldiğine dair Putin'in açıklamalarından rahatsızlıklarını utanmadan sıkılmadan dermeyan etmelerinin başka bir izahı yok.
Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne gaz sağlamanın en güvenilir güzergahı olmasının AK Parti'ye yarayacağı endişesiyle akıllarını öyle yele veriyorlar ki kamuoyu nezdindeki meşruiyet alanlarını da gitgide daraltıyorlar, haberleri yok!
Bakmayın siz "tahıl koridoru" anlaşmasında "hisli - duygularını" bu denli açığa vurmamalarına.
Bütün dünya alkışladığı için susmak zorunda kaldılar. Yoksa en az "doğalgaz güzergahı" kadar rahatsız olmuşlardı.
Daha ne kadar düşecekler?
Sırada ne var?
ABD'nin silahlandırdığı Yunanistan İstanbul'u bombalasa, "Oh be, iktidar kesin düşecek!" diye sevinecekler mi?
John Boorman'ın "Umut ve Zafer" filminde unutulmaz bir sahne vardı. İkinci Dünya Savaşı'nda Alman uçaklarının bombardımanıyla yıkılan bir ilkokulda okuyan çocuk sevinç içinde gökyüzüne bakıp haykırmıştı: "Teşekkürler Adolf."
Bunlar da "Teşekkürler Miçotakis" mi diyecekler?
Merhum Şemseddin Yeşil (k.s) bir konuşmasında bedensel olarak buluğ çağına geldiği halde ruhi- ahlaki olgunluğa erişemeyenler için "Sakallı bebek" ifadesini kullanmıştı.
Biz bunlara ne desek bilmem ki?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA