Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Arsenal'e karşı dik duramadı

Fenerbahçe'nin Arsenal'e yenilmesini değil, maç içindeki aciz ve yetersiz oyununu tartışıyoruz.
Çünkü bu kuranın favorisi zaten İngilizler.
Fenerbahçe'nin bir "dik duruş" sergilemesi, onlara işlerinin zor olacağını göstermesi gerekiyordu. Geçen yılın getirdiği alışkanlık veya yarı finale kadar olan gövde gösterisinin devamında bu gerekirdi. Olmadı. "Neden?" sorusunun cevabını bulduğunda, Ersun Yanal'ın önünde zaten engel kalmayacak. Takımıyla ve oyuncularıyla birlikte her maçı domine edecek.
Doğru kararların, doğru analizlerden geçmesi gerekiyor. Fenerbahçe'de anlaşılan o ki; "dengeler" üzerine kararlar veriliyor. Eski hikayedir. İş hayatında çok başarılı olan usta kişiye sorarlar; "Bunu neye borçlunuz?" "Verdiğim doğru kararlara" der tecrübe abidesi... "O zaman derler, doğru kararları neye borçlusunuz...", "Aldığım yanlış kararlara" cevabı gelir.

OYUNCULARA GÜVENMEK GİBİ...

Ersun Yanal, tıpkı selefi Aykut Kocaman gibi... Oyunculara güvenmek gibi bir hata işlediler. Sandılar ki hepsi Euro milyoneri olan bu grubun üyeleri, profesyoneller ve amaç için gerekeni yapmaktan sakınmazlar.
Ve Arsenal maçı sonrasındaki basın toplantısında Ersun Hoca'nın yorumu, bizi üç yıl öncesine götürdü. "Fizik gücümüz yeterli değil" dedi, kurt teknik adam. Çalıştırdığı takımlara verdiği kondisyon ve antrenman bilimindeki ustalığı ile ön plana çıkmasına rağmen, bu itirafı yapmak zorunda kaldı.

Topuk'un şifresi !

Temmuz'un başında Topuk'ta toplandılar. UEFA 2 yıl men cezasını açıkladıktan sonra yine devam ettiler. Bir aya yakın süren kamp ortamından çıkacak takımın, sahada topu yemesi lazımdı. Ama bugün tempolu oynayacak fizik gücün eksikliğini açıklıyor teknik adam. Ersun Hoca veya programında bir yanlışlık olmayacağına göre, bunun tek açıklaması oyuncu grubunun antrenmanları istenen verimlilikte yapmamasıdır. Moussa Sow'un oruç ile geçen bir ayı, Kuyt, Webo, Meireles veya Alves gibi oyuncuların milli takımlardan gelip, kampa geç katılmaları bir tarafa...

AYNI FİLM AYNI SENARYO

Takımın genelinde "kaçaklık" yaşanıyor. Benzer tabloyu Aykut Kocaman'ın ilk senesinde de gördük. Başta Alex olmak üzere futbolcu grubu, teknik direktöre inanmadı ve kendi bildiğini yaptı. Çünkü dengelerin kendi lehlerine olduğunu biliyorlardı. Muhtaç olunan kısım olmanın avantajı ile ipleri ellerine geçirmek istediler. Üç yıl sonra bu hükümler geçersiz kalabilmişti. Şimdi aynı film, senaryonun farklı aktörleri tarafından uygulanmış gibi sanki. Yanal bu ayrıntıyı mutlaka fark etti. Arsenal karşısına gelene kadar da iyi niyetli bir şekilde ilişkilerini geliştirmeye çalıştı. Sonuca ve oyuna baktığımızda başarılı olamadı.

Hükmün sahibi değişmeli

Bugün Eskişehirspor karşısında farklı bir kadro çıkabilir. Sahadakilerin de öncekilerden daha farklı istekte ve agresiflikte olmaları muhtemeldir. Ama sorunlar bu maç kazanılsa bile çözüldü denilemez. Çünkü gerçek problem Samandıra'daki hükmün sahibinin kesinleşmesinde. Aykut Hoca'nın, "Bıktım artık" diyerek Aziz Yıldırım'ın karşısındaki koltuktan boşuna kalkmadığını bilsin herkes. Samandıra ziyaretleri, kaptanlar toplantısı, sürekli "kulak çekme" haberleri, Ersun Hoca'yı "tartışılır" hale getirir. Futbolcu kendisini kimin oynattığından emin olamazsa, kaos başlar ve daha kötü olur. Bunların tekrar yaşanacağı hayali bile Aykut Kocaman'a evinin yolunu tutturdu. Kırmızı çizgilerin aşılma hevesinin önüne geçmekten sıkıldı. Bir yıllık bir anlaşma ile koltuğuna oturan, yılların hayaline kavuşan Ersun Yanal için, bu baskıya "hayır" demek çok mümkün değil.

KALIN ÇİZGİLER ÇİZMELİ

Bir yandan Başkan'ı idare et, öte taraftan takımın tecrübeli ve kariyerli oyuncularını etrafına toplamaya çalış. Sürekli bir denge politikası, ortada takım disiplini ve hiyerarşi adına ne varsa sildi-süpürdü. Başa dönersek tekrar... Başarıyı getiren doğru kararların kaynağı olan yanlışlardır. Buradan çıkan dersleri kavramaktır. Aziz Yıldırım, çalıştığı tüm hocaları ile benzer sorunları yaşadığından, başarılı olanların tamamı gönderildiğinden, böyle bir ayrıcalığa sahip değil demek ki... Ama Ersun Yanal "cin" gibidir. Fenerbahçe'ye gerekli olan "kalın kırmızı çizgiler" çizilmeli... Yoksa gün kurtulur ama gelecek karanlıkta kalır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA