Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜRCAN BİLGİÇ

Zaferin rengi sarı-lacivert

Sahada kariyer önderleri olmasına rağmen Fenerbahçe'yi sırtına alıp taşıyan gencecik İsmail Yüksek oldu. Sert ve zor bir maç olmasını bekliyorduk. Kendi sahasında alışkanlıklarını ve enerjilerini de sonuna kadar ortaya koydular. Sonuç: sadece duran toplarla pozisyon aradılar, gol kaçırmadılar.
Fenerbahçe ve İsmail Kartal farkı burada devreye giriyor. Çokça bahsettiğimiz "oyun gücü", taktik disiplin ile birleştiğinde, Belçika'nın "prensleri" sürekli duvara çarpıp geri döndüler. Bu kurguyu yöneten ve üreten de İsmail Yüksek oldu. Cengiz, Szymanski, hatta Tadic göze batmadı maç boyunca. Çünkü maçın karakteri ofansif değil, defansif ve sonraki maç üzerine kuruldu. Elemeli maçların "ruhu" burada… Cengiz Ünder'in tek ortası, Çağlar'ın hücumdaki tek kafa vuruşu, Batshuayi'nin kaleye attığı ilk şut… 1-0 geldiğinde, Belçikalıların rüyası sona erdi aslında. Fenerbahçe sahadakilerle ve kenardakilerle bir "akıl maçı" oynuyordu ve "şah" çekmişti. Çeyrek final öncesinde, yardımlaşarak, birlikte direnerek, birbirlerinin hatasını örterek, mücadeleyi üst düzeyde tutarak, Avrupa'daki tek Türk Bayrağını gönderde de bıraktılar. Dzeko girdikten sonra takımın topu tutması, baskıyı sonlandırması, Batshuayi ile arasındaki fark. Ferdi'nin oyuna girişi, Jayden'ın attığı ikinci gol futbolun cilvesinden çıkan piyango. Yıllar sonra, yine Fenerbahçe ile Avrupa'da çeyrek finalin kapısındayız. Belçika Ligi'ni muhtemelen şampiyon bitirecek takıma, "hop bakalım" diyerek oradayız. Boşuna "zaferin rengini" taşımıyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA