Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Arap dünyası ve demokrasi

KAHİRE

"Türkiye Modeli ve Arap Toplumları" konulu bir konferans için hafta sonu Kahire'ye geldiğimde aklımda hep aynı soru vardı: Arap ülkelerinde neden demokrasi gelişmiyor? Türkiye modeli konusuna bu açıdan bakmak belki de Türkiye ve Arap ülkeleri arasındaki en önemli farkı ortaya koyacaktı. Türkiye'nin hem Batı hem de Müslüman dünyasına ait olan kültürel kimliği, laik devlet yapısı, Batılılaşma serüvenine 170 yıl önce başlaması gibi birçok faktör aslında Arap dünyası ile Türkiye'yi farklı kılan unsurlar. Öte yandan, Türkiye'nin Özal döneminde serbest ticaret ve finans sistemine geçmesi sonrasında, kapitalizmle bütünleşmesi de çok önemli. Son derece yaratıcı, üretken ve esnek bir özel sektöre sahip olması ülkemizin en büyük şansı. Arap dünyasına baktığınızda bizdeki Anadolu kaplanları seviyesinde bütün dünyaya ihracat yapan bir yapıya rastlamak imkânsız. Bütün bunlar Türkiye'de gittikçe güçlenen bir burjuvazi ve orta sınıf yaratıyor. Demokrasinin gelişmesi için bu tür bir kapitalist gelişme de gerekiyor aynı zamanda. Eğer Türk ekonomisi bir Suudi Arabistan, Körfez ülkeleri, Cezayir, Libya gibi petrolden gelen paraya bağımlı olsaydı bambaşka bir siyasi yapı da beraberinde gelirdi.
O nedenle konuşmamda Türkiye'nin kurumsal geçmişine, kökleri Osmanlı'ya giden güçlü devlet geleneğine, Cumhuriyet'in ülkeye kazandırdığı ulusdevlet, laiklik ve eğitim reformlarına ve de tabii ki kapitalizmin sağladığı girişimcilik ruhuna özellikle değindim. Bu unsurlar sayesinde Türkiye'nin gittikçe güçlenen bir demokrasi kültürü kazandığını ve durumun Arap dünyası ile arasında ciddi bir fark yarattığını vurguladım. Sonuç olarak Türkiye'nin eğer Arap dünyasına örnek olabileceği bir alan varsa bunun demokrasi olduğu konusunda bir uzlaşma doğdu.
Benim açımdan bu konferansın en ilginç tarafı Mısırlı katılımcıların kendi aralarında yaptıkları tartışmaydı. Kahire'de ve Arap dünyası genelinde ciddi bir siyasi boşluk ve kötümserlik var. Arap dünyası hem ekonomik, hem demokratik, hem de sosyo-kültürel açıdan dünya geneline oranla maalesef çok geri kalmış durumda. BM beşeri kalkınma raporlarına göre Arap dünyasında okuryazarlık oranı kadınlar arasında yüzde 50 civarında.
Arap ligini oluşturan toplam 22 ülkenin ihracat oranı ile sadece İsveç'in toplam ihracat oranı aynı. 270 milyonluk Arap dünyasında 10 milyonluk Yunanistan'da basılan kitap kadar kitap basılıyor her yıl.
Bütün bu rakamlar içler açısı bir durumu bütün çıplaklığıyla sergiliyor. Ve tabii ki Arap dünyasında, Lübnan hariç, iktidarın düzenli olarak serbest seçimlerle değiştiği bir tek demokrasi yok.
Peki, neden Arap dünyasında serbest seçimler yapılmıyor? Neden demokrasi yok? Aslında tabii ki Arap dünyası yekpare, monolitik bir yapı değil. Mesela petrol geliri yüksek olan ülkelerde halk zaten devletin doğru dürüst vergi toplamaması ve bütün sosyal hizmetleri neredeyse ücretsiz sunması sayesinde halinden nispeten memnun.
Ama bir Mısır, Ürdün, Suriye gibi petrole dayanmayan ülkelerde durum çok farklı. Halk ilk fırsatta rejimden kurtulmak istiyor gibi. Ama bu rejimlerin alternatifi İslamcı Müslüman Kardeşler hareketi. Yani siyasi İslam projesi.
Bu durumda Mısır ve Ürdün'de Batı yanlısı gözüken Hüsnü Mübarek ve Kral Abdullah ancak iki faktör sayesinde iktidarda kalabiliyor: polis devleti ve Batı'dan destek. ABD açısından korkulu rüya İsrail'le barış yapmış bu "ılımlı" rejimlerin Müslüman Kardeşler gibi siyasi İslamcı ve İsrail'le savaşma tarafı yapıların eline geçmesi. Mısır'da veya Ürdün'de serbest seçimler yapılsa Müslüman Kardeşler rahatça kazanır. Tıpkı Filistin'de Hamas'ın kazanması gibi. O nedenle demokrasi ve serbest seçimler Mısır gibi Arap dünyasının geleneksel lideri kabul edilen bir ülkede uzak bir hayalden ibaret. Tıpkı Türkiye modelinin Kahire'den çok uzak oluşu gibi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA