Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

Obama tabana oynuyor

WASHINGTON

ABD başkanlık seçimlerine daha bir yıl var. Ama ülke şimdiden seçim havasına girmiş durumda. Cumhuriyetçi cephede adaylar üç aşağı beş yukarı belli. Massachusetts eski valisi Mitt Romney ve şu anda Texas valisi olan Rick Perry en güçlü adaylar. Romney merkez sağa yakın, ılımlı bir politikacı. Ancak Mormon oluşu Evanjelist kesimin gözünde durumunu zorlaştırıyor. Perry ise daha karizmatik olmakla beraber aynı zamanda radikal bir sağcı ve sürekli gaf yapıyor. "Bush bile ondan daha zeki" esprisi Washington'da Demokratlar arasında şu aralar pek revaçta. Sonuç olarak ne Romney, ne de Perry, entelektüel kapasite, siyasi vizyon ve hitabet yeteneği açısından Obama kalibresinde bir politikacı değil. Kaliforniya'da geçen hafta yaptığı bir konuşmada "Beni Tanrı ile değil, rakiplerimle kıyaslayın" diyen Obama haliyle bu durumdan pek memnun.
Öte yandan Obama açısından en büyük sorun kendi partisindeki heyecan kaybı. Özellikle tabandaki toplumsal kesimlerde hayal kırıklığı var. 2008 seçimlerinde Obama'ya oluk oluk oy veren üniversiteli gençler, siyahlar, Latinolar, şehirli alt ve orta sınıf moral bozukluğu içinde. Son 3 yıldır Obama'nın Beyaz Saray'da sergilediği performansından hiç mi hiç memnun değiller. Demokrat Parti'nin tabanı olan bu kesimler acaba 2012'de sandığa gidecek mi? Yoksa Obama'ya olan kızgınlıkları nedeniyle oy vermeyip evde mi oturacaklar? Durum böyle olunca Obama'nın 2012 seçim stratejisini ne yönde yürüteceği konusunda ipuçlarını görmek mümkün. Merkeze oynamak yerine Obama kendi partisinin tabanını sağlam tutmaya çalışacak.
Peki, taban neden kızgın ve ne istiyor? Tabanın gözünde Obama'nın en büyük hatası pasif kalması oldu. Çay Partisi gibi aşırı sağcı oluşumlara yeterince yüksek sesle cevap vermedi Obama. Kendisine yapılan sosyalist, zengin düşmanı, Müslüman, Amerikan vatandaşı değil gibi suçlamalara belki de bu kesimleri fazla marjinal bulduğundan cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Ama ekonomi kötüye gittikçe bu marjinal ve radikal cephe güçlendi.
Aslında bu durumu doğal karşılamak gerekiyor. Her şeyin başı ekonomi. Ekonomik sorunlar ve artan işsizlik nedeniyle Amerikan halkı ciddi bir tedirginlik içine girince toplumsal dengeler sağa kaymaya başladı. Kontrolü kaybeden Obama gündemi belirlemekte zorlandı.
Yapı olarak uzlaşmacı ve hep ortak payda arayan bir siyasetçi olan Obama yeterince kararlı ve savaşçı gözükmekte zorlandı. Klişelerden uzak durması ve son derece gelişmiş sorumluluk duygusu "enkaz devraldım" edebiyatı yapmasına da engel oldu. Oysa gerçekten de Bush yönetiminden hem dış politika, hem de ekonomi alanında büyük bir enkaz devralmıştı Obama. Ama bugün Cumhuriyetçilere sorsanız bütün sorunlar Obama ile başladı zannedersiniz. Sürekli bir orta yol arayışı içinde olan Obama'nın izlediği politikaları halka yeterince basit bir dille anlatamamış olmasının bunda büyük payı var. Ama şimdi son iki haftadır yeni bir Obama var sanki. Seçimlere bir yıl kala nihayet daha sert bir şekilde siyasi kampanya yapmaya başladı. Merkez oylar yerine tabanı hedefleyen bir strateji izliyor. Washington'da oturmak yerine sürekli ülkeyi gezerek altyapı projeleri için destek istiyor.
İstihdam yaratmak için neler yapmak gerekiyor anlatıyor. Ülkenin içine girdiği borç sarmalından Bush dönemindeki düşük vergi, yüksek harcama politikasını sorumlu tutuyor.
Kendi döneminde artan kamu harcamaları yapılmasaydı işsizlik neden bugün yüzde 9 değil yüzde 20 olurdu anlatıyor Obama. Tek sorun bütün bunları yapmakta gecikmiş olması. Ama şansı karşı cephedeki alternatifsizlik. "Beni Tanrı ile değil rakiplerimle kıyaslayın" derken haklı Obama.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA