Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

ABD'nin İran politikası sertleşecek

WASHINGTON

Ortadoğu'da bütün dikkatler doğal olarak Mısır ve Suriye'ye odaklanmış durumda. Ama Washington kulislerinde son haftalarda gündeme girmeye başlayan bildik başka bir konu daha var: İran'ın nükleer programı ve ABD'nin aske- ri bir operasyona geçme ihtimali. Obama yönetimi seçimler sonrasında İran'a zeytin dalı uzatarak ikili görüşme talebi yaptı. Ancak İran'dan bu konuda olumlu cevap gelmedi. Rejim belli ki bu konuda kararsız kaldı. Dini lider Hameney ile siyasi gücü gittikçe zayıflayan Ahmedinecad arasında bu konuda uzlaşma sağlanamadı.
Sonuç olarak ABD yakında İstanbul'da yapılacak P 5 +1 (BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa artı Almanya grubu) kapsamında İran ile endirekt yoldan tekrar masaya oturacak. Bu İstanbul toplantısında ABD İran'dan son derece net şekilde somut adımlar atmasını isteyecek. İran hazirandaki seçimler öncesinde adım atmak istemeyecek ve her zaman olduğu gibi oyalama taktiği izleyecek. İşte burada İsrail'in İran'ın nükleer tesislerini vurma ihtimali devreye giriyor.
İsrail ve ABD artık İran'ın uranyum zenginleştirme konusunda kritik bir noktada olduğu konusunda hemfikir. İsrail'de önümüzdeki ay seçimler var. Kim kazanırsa kazansın İran'a operasyon ve kırmızı çizgi gündemde kalacak. Netanyahu 2013 Bahar aylarını kırmızı çizgi olarak BM'de yaptığı konuşmada ilan etmişti. ABD açısından İsrail'in İran'ı vurması son derece ciddi bir risk. Böyle bir durumda ABD inisiyatifi bütünüyle kaybedecek ve Ortadoğu'da daha da derin bir kaos yaşanacak. ABD'nin prestiji ve bölgedeki dinamikleri kontrol etme ihtimali sıfıra inecek. Obama bu riski göze almadan ABD'nin kendisinin İran'a karşı başarılı bir askeri operasyonu gerçekleştirmesi bu nedenle ciddi bir ihtimal. Sonuç olarak İstanbul'daki zirve sonrasında Tahran'dan ciddi adımlar gelmediği takdirde 6 ay içinde İran'ın nükleer tesislerine karşı bir ABD hava saldırısı olasılığını ciddiye almak gerekiyor. Bu durum "karar verildi ve tek mesele zamanlama" anlamına gelmiyor tabii ki. Kanımca ortada halen devam eden ciddi bir psikolojik savaş var. İşin özü şu: İsrail Washington üzerinde ciddi bir baskı kurmuş durumda.
Netanyahu'nun İran politikası "her an saldırabiliriz" tehdidi üzerine kurulu. Bu bir blöf olsa bile ABD'yi baskı altında tutan akıllıca bir strateji. Zira İsrail'in saldırı ihtimali ve bunun doğuracağı kaos Obama'nın İran politikasında bir rehavet oluşmasını engelliyor. Rehavet bir yana, Obama yönetimi iki yıldır İran'a karşı gittikçe artan ekonomik, finansal ve diplomatik yaptırımlar uygulanması için tam saha küresel pres yapıyor. Washington bu yaptırımların İran'ı zayıflattığını biliyor. Ama temel sorun İran'ın uranyum konusunda geri adım atmıyor ve nükleer güç konusunda kritik noktaya her ay daha fazla yaklaşıyor oluşu. Eskiden bu konuda ABD ve İsrail zamanlama açısından anlaşamıyordu. Ama şimdi önümüzdeki 6 ayın son derece kritik bir dönem olduğu iki ülke tarafından kabul ediliyor. İran'ın yakında "dokunulmazlık" kazanmasından korkuluyor. Washington'daki İran kaygısını bu nedenle ciddiye almakta yarar var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA