YAZIMIN başında şunu net söyleyebilirim ki dün akşam bu sezonun en kötü Beşiktaş'ı vardı. Her iki yarıda da tempo yapamadan hiçbir şey üretmeden koskoca bir 90 dakika oynadı Beşiktaş. Sahadaki takıma baktığımızda Egemen ve İbrahim Toraman geriden oyun kurmaya çalışıyor. Orta sahadan bu topları alacak ve hücuma şekil verecek oyuncular ise Ernst, Necip ve Veli... Sakatlıklar sonrası iki kenar bekinin de Tanju ve Ekrem olarak düşündüğümüzde buradan yaratıcı bir pozisyon üretmek adeta imkansız gibi bence.
Topu en öne kadar etkili olacak şekilde getiremezseniz gol pozisyonu bulmak hayal olur o takım için. Beşiktaş'ın dün akşam yaşadığı aynen bu oydu. Orta sahayı böylesine pasla geçemiyorsanız. Topu ilere taşımak için diğer yöntem direk atak ve yüksek toplardır. Beşiktaş dün akşam bunu bile yapamadı. Bu kötü oyunun sebebini tabi sadece savunma ve orta sahadaki oyunculara keserken öndeki Almeida, Simao ve Edu'yu da unutmamak gerek. Bu 3'lünün mağlubiyetin altından kalkmak için beklenen direnci gösterdiklerini söyleyemeyiz. Düşünün ki, Beşiktaş olarak 1-0 soyunma odasına mağlup gidiyorsunuz. Ve ikinci yarı sahaya döndüğünüzde koskoca 45 dakikada tek bir gol pozisyonu bile üretemiyorsunuz. Gerçekten Beşiktaş dün akşam bütünüyle beceri ve kalite yoksunuydu. Bazen çok istemek yetmez, kazanmak için futbol doğruları ve futbol gereklerini yapmalısınız.

Kendini kontrol edebilmeli
Gelelim Quaresma'ya... Geçen seneden süregelen ve bu seneki karnesini de göze aldığınızda, bu karnenin yetersiz olmasına rağmen tribünler tarafından halen bu kadar sevilip, halan bu kadar kredisi var. Tabi ki zaman zaman kötü oynayabilirsin ama hiçbir profesyonel futbolcunun böyle sorumsuzca davranamaya hakkı olamaz. Quaresma'nın her ikili mücadelesinde yere düşüp kalktığında rakibine sarıladabilir, tekme de atabilir havası veriyor dışarıdan. Böyle bir psikolojiyle futbol oynayıp sahada kalmak çok zor. Kesinlikle tepkilerini kontrol edip dengelemesi lazım. Bu, Quaresma'nın olmazsa olmazıdır, başka türlü sahada kalması çok zor.